Hayat yemek yapmaya benzer. Kimi zaman malzemeler bol olsa bile yemeği çok iyi yapamayabiliriz. Önemli olan ne yapmak istediğimizi bilip bilmememizdir
Astroloji bir işaret okuma sanatıdır. Medyada gördüğümüz astroloji ise tıpkı bir buzdağının uç kısmı gibi genel değerlendirmeler üzerine kuruludur. Temel bilgiler üzerinden yapılır. Ancak astrolojiden yararlanmak için her konuda olduğu gibi aslında önce kendimize karşı dürüst olmamız, güçlü ve zayıf yönlerimizi anlamamız gerekir.
Kişinin esas düşmanı kendi hırslarıdır
Bu söylemesi kolay ama gerçekleştirmesi oldukça zor bir durum. Kimi zaman o kadar kişisel bir körlük içinde oluruz ki bırakın yıldızların konumunu, önümüzdeki gerçekleri bile doğru dürüst göremeyebiliriz.
Kendine yararı olmayan kişi bir astroloğun ona söylediklerindende pek yararlanamaz. Çoğu zaman karşımızdaki kişi kendi inşa ettiği gerçeklik içinde neler yapabileceğini fark edemez. Dolayısıyla, öncelikle kendimizle ilgili varsayımlarımızdan hareket etmemiz, konu astroloji oluncada büyük resimde kendimizi görmemiz lazım.
Kendimizi yalın şekilde görmemiz olgunluk gerektirir. Örneğin astrolojik haritada Mars’ın ışık dışında olması, yani gündüz haritasında ufkun üstünde eril bir burçta yer alıyor olması sıklıkla erken yaşlardan itibaren öfkenin, aile içinde yıpratıcı koşulların, rekabetin öne çıktığını gösterir. Erken yaşlarda bu konum kardeşlerle sürtüşmelere, çatışmalara, kıskançlıklara işaret eder.
Yetişkinlik döneminde ise iyice temellenen bu öfke bu kez ilişkilere, evlilik ve iş hayatında mücadelelere yansır. Düşünmeden, tartmadan konuşmak, acelecilik, huzursuzluk kişinin kendi hayatına, kapasitesine ket vurmaya başlar. Çoğu zaman bu kişilerin hayatında sürekli düşmanlar ve ona kötülük yapmak isteyenler var gibidir ama aslında kişinin esas düşmanı kendi hırsları, yönetemediği, sakinleştiremediği öfkesidir.
Astrologlar hazır reçeteden uzak durmalı
Astrolojik haritasında su elementi eksik olduğu ve Ay’ın çok rahat konumlanmadığı durumlarda, erken yaşlarda değişik nedenlerle anneyle ilişkinin zorlandığını, eksik kaldığını hatta kayıplar içinde olduğunu görebiliriz. Anne ya çocuktan uzaktadır ya çalışıyor ve çocuğa zaman ayıramıyordur (örneğin Ay Oğlak’ta) ya da güvensiz ve mutsuzdur (Ay Akrep’te). Yetişkinlik yıllarında, özellikle kadınlarda bu durum sıklıkla annelik yapmakla ilgili sıkıntılara işaret eder. Gerçekte kişi kendi duygularını anlayamamakta, kendi kendisiyle huzurlu bir ilişki içine girememektedir.
Mutlu olmak için astrolojiden hareket etmek yararsız ve boş bir uğraştır. Astroloji bize ancak yol haritamızı, güçlü ve zayıf yönlerimizi anlatır, geri kalan kendi elimizdedir.
Görüşmelerimin başında, astrolojinin yemek yapmaya benzediğini söylerim. Mutfakta hepimize değişik malzemelerden farklı oranlarda verilir. Bazı malzemeler eksiktir, bazıları ise fazla. Kişi bu bağlamda elindeki malzemelerden istediği yemeği yapmak durumundadır. Ancak kimi zaman malzemeler bol olsa bile yemeği çok iyi yapamayabiliriz. Burada önemli olan ne yapmak istediğimizi bilip bilmememizdir. Kimi zaman eksik malzemeyle çok güzel yemekler yapabiliriz.
Astrologların görevi kişinin nasıl bir yemek yapabileceğine ışık tutmaktır. Astrologlar hazır reçetelerden uzak durmalı, başkalarına yardımcı olabilmek için önce kendini doğru bilmeli, bu yönde tecrübe kazanmalıdır. Her şeyin başında önce kendimizi bilmemiz gerekir.