Gezi Parkı’nda kendini gösteren genç hareketi anlamamız açısından 1989-1996 arasında doğanların getirdiği yeni vizyon ve bilinci farketmemiz büyük bir önem taşıyor
Astrolojik olarak kuşaklar yaşayan tarih gibidirler. Tarih de içimizde yaşayan bir bilinç gibidir. Canlıdır. Takvimler 9 Kasım 1989’u gösterdiğinde Berlin Duvarı yıkılıyor, Sovyetler Birliği sona doğru hızla ilerliyordu. Sanki büyük bir kule devrilmekteydi. Kuşkusuz Uranüs’ün Oğlak burcuna ilerlemesi ile büyük yapıların yıkılması arasında astrolojik açıklama bakımından çok güçlü bir sembolizm söz konusu. Zira Uranüs aydınlanmayı, çıplak gerçeği, uykudan uyanışı, tıpkı Arşimet’in “evreka”, “buldum” diyerek hamamdan fırlaması gibi bilinçte yüksek bir sıçramayı, devrim ve reformları anlatır. Uranüs hangi burçta ilerliyorsa, o burcun içerdiği temalara, arketiplere, konulara önce sarsılma, değiştirme, sonra yenilenme ve reform getirir.
2015’e kadar sürecek
Bu gözle bakıldığında, Gezi Parkı’nda kendini gösteren genç hareketi anlamamız kolaylaşacaktır. Özellikle 1989-1996 arasında doğanlar bu yeni bilinç ve vizyon içerisinde önemli bir yer tutuyorlar. Astrolojik açıdan da bu yıllarda dünyaya gelmiş olanlar, şimdi gençlik yıllarının en dinamik zamanlarını yaşarlarken, bir yandan da topluma katılmaya başlıyorlar. 21 yaş ve civarında hepimiz astrolojik haritamızda dikkat çekici bir transit yaşarız. Bu dönemde, transit Uranüs, doğum haritamızdaki Uranüs’e kare açı yapar. İşte şimdi bu yıllarda, Uranüs Koç’ta ilerlerken, 1989-1996 yılları arasında doğanlar Uranüs-kare-Uranüs açısı yaşamaktalar. Bu açı Koç’tan Oğlak burcuna yaşanmakta. İşin ilginç yanı şu anda içinde bulunduğumuz dönemde de Uranüs (Koç)-Pluton (Oğlak) arasında art arda gelen kareler yaşamaktayız ve bu kareler 2015 yılına kadar sürecek. 21 yaş civarında yaşanan bu kollektif transit aslında topluma katılma, birey olma ve farklılıkları vurgulama yönünde dikkat çekicidir. Uranüs’ü Oğlak burcunda olan bu kuşağın kare açısı 2018’e kadar sürecek ve en keskin halini şu anda gökyüzünde süregelen Uranüs-Pluton karesi yüzünden özellikle 2015’e kadar devam ettirecektir.
Yeni bir anlayışın uzun vadeli temelleri
İşin ilginç yönü bu kuşak o kadar yüklü hayaller ve vizyonlarla geliyorlar ki yönetsel konularda bir değişimin, güçlü bir görünümün somutlaşmış halini meydana getiriyorlar. Zira
aynı dönemde Neptün’ün de Oğlak burcunda olduğunu görüyoruz. Neptün 1984’te Oğlak burcuna girmişti. Uranüs Oğlak burcuna girmeden
1989 öncesinde, bu jenerasyon daha çok McDonalds kuşağı olarak adlandırılıyordu. Zira Neptün, içinde olduğu burcun konularına idealler, romantik eğilimler ve körü körüne kabul edişler taşır. Ancak 1989 sonrasında, Uranüs’ün Oğlak burcuna girmesi ile bu pasif hayaller yerini daha heyecanlı, devingen ve cesur, prometheusvari bir yönelime bıraktı. Sözünü ettiğimiz 1989-1996 dönemi çocukları içlerinde Uranüs-Neptün birleşiminin vizyonunu ve hayallerini taşımaktalar. Dünya astrolojisinde bu iki gezegen özellikle kültürel, sosyal ve teknolojik alanda yeni filizlenen oluşumları, reformları ve adeta Rönesans’ı vurgulayan etkileşimleri açıklarlar. Bu iki yavaş hareket eden gezegen yan yana geldiklerinde yeni
bir bilincin, anlayışın uzun vadeli temellerini atarlar. En son birleşme Oğlak burcunda yan yana geldiği için söz konusu reformların tüm dünyada hiyerarşik yapıları değiştirdiğini, Sovyetler gibi katı yapıların, duvarların yıkılmış olduğunu görüyoruz.
1989-1996 yılları arasında yaşanan bu birleşmeye sahip olan kuşak şimdi topluma katılma ve bu yönde kendi bireyselliklerini öne çıkarma süreci içerisindeler. Bu süreçte, içinden geçtiğimiz Uranüs (Koç)-Pluton (Oğlak) karesi ise birey (Koç) ve devlet (Oğlak) arasındaki dinamik ilişkiyi, mücadeleyi ve yeni bir sentez üretme çabasını anlatıyor.