Önümüzdeki aylar uluslararası çapta konulara ve Mars’ın getireceği hararete işaret etmekte
Ülkemizin doğum günü yaklaşırken bu yeni dönemin neler vadettiğine kısaca bakalım. 2011-2012 döneminde ülkemizin yıllık haritasında Terazi burcu (diplomasi, denge arayışı, anlaşmalar) yükseliyor ancak içerisinde Satürn vardı. Daha önce de söz ettiğimiz gibi yanan yolda yer alan Satürn özellikle dış ilişkilerde, diplomaside sıkıntılara ve tehlikeli boyutlara ulaşan gerginliklere yol açtı. Bu yılki haritada ise uluslararası konuları gösteren Yay burcu yükselmekte ve Mars da Yay’da görülmekte. Mars orduya ait konuları, mücadeleyi, tartışmaları ve çatışmaları anlatır. Eskiler bu gezegeni savaş gezegeni olarak adlandırırlar. Bu bakımdan önümüzdeki dönemde özellikle uluslararası konularda dikkatli adımlar atmak ve Mars’ın getirebileceği riskleri göz önüne almak gerekiyor. Yıllık haritada Mars özellikle Jüpiter’le partil (aynı derecede) karşıt açıda durduğu için, aşırılıklara, gözü kapalı hareketlere ve aynı zamanda uluslararası konularda farklı görüşlerin, bakış açılarının getirebileceği karşıtlıklara, abartılı dengesizliklere özenle yaklaşmak çok yerinde bir tutum olabilir.
Benzer şekilde yıllık haritanın tepe noktasında Terazi burcu olması yıl boyunca ana eksenin diplomasi ve anlaşmalar yolunca denge bulma arayışı olacağı da görülmekte. Yıllık haritada yükselen burcun (Yay) yöneticisi Jüpiter’in İkizler’de anlaşmaları, karşıtlıkları anlatan 7’inci evde olması ve Jüpiter’in Mars’tan aldığı zorlayıcı açı yüzünden dengesizlikleri yerine koyabilmek, karşıt koşullarla ilgilenmek durumundayız. Dolayısıyla bu dönemde Ortadoğu’nun hassas dengeleri, sınır komşularımızla ilişkiler hararetini fazlasıyla sürdürebilir. Yıllık haritada Ay, Koç burcunda ve 5’inci evde yer alıyor. Ay hem halkın genel tutumunu hem de 5’inci evde olduğu için gençlere ilişkin koşulları da anlattığı için, bu dönemde ister istemez Koç burcunun getirdiği cesareti, mücadeleci tavrı ve tepkiselliği de görmekteyiz. Ay’ın Mars’la açısı da bu savaşkan enerjinin kolayca aktığını anlatmakta.
Zaman boyutu açısından bakarsak orta vadede bu koşullar 2013 Mayıs sonu Haziran’a kadar artan oranda vurgulamakta. Yaz aylarından itibaren ancak 23 Ağustos sonrasında daha iyi kontrol altına alınabilir. Daha kısa vadedeki değişimlere bakacak olursak 29 Ekim’den 9 Kasım’a kadar olan dönemde uluslararası koşulların getirdiği durumlar, içerisinde ABD’nin da yer aldığı gelişmeler, orduya ait koşullar çok hareketli bir ortam yaratmakta. 9 Kasım’dan sonra anlaşmalar, ortaklaşa durumlar, karşıtlıklar ve aynı zamanda ekonominin gidişatını ilgilendiren hassasiyetler gündeme daha sık gelebilir. Bu dönemde, 12-14 Kasım ayrıca daha hareketli gelişmeler getirebilir.
8 Aralık sonrası yeni koşullar gündeme gelmekte. Özellikle de 10-12 Aralık günlerinde yönetimi ve devleti ilgilendiren gelişmeler, sınırdaş komşularla ilişkiler açısından dikkat uyandırmakta. 10-12 Aralık günlerinde stres doğuran, önemli kararlar getiren durumlar içerisinde olabiliriz. Benzer şekilde, 30 Aralık-17 Ocak arasında iç işlerine, toprağa ve güvenliğe ait koşullar yine gündemde ve 1-2 Ocak günlerinde kontrol dışı durumlar, gizli faaliyetler haberleri oldukça meşgul edebilir.
8-10 Ocak yine ilişkiler, anlaşmalar ve politika açısından olaylı ve hareketli günler getirebilir. 17 Ocak-5 Şubat aralığında ise ülkemiz daha girişken, kendine daha fazla güvenen ve ifade eden bir süreçte olabilir.
Öyle gözüküyor ki önümüzdeki zamanlar son derece hararetli ve mücadele içeren koşullar getirmekte. 2012-2013 döneminde diplomasinin zorlandığı zamanlar olduğu gibi ortaklaşa konuları, anlaşmaları da gözden geçirmek durumunda kalabileceğimiz süreçler var. Bu süreçte ani çıkışlara ve çatışma riski taşıyabilecek durumlara soğukkanlı biçimde yaklaşabilmeliyiz. n