Reha Arar

Reha Arar

reha.arar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye’nin turizmde aldığı payın bir bölümü, şüphesiz ki gastronomi turizminden gelmektedir. Bu konuda başta Turizm Bakanlığı olmak üzere, valilikler, mahalli yönetimler ve de dernekler, büyük uğraş veriyor. Gece gündüz, varıyla yoğuyla dar imkanlarıyla tüm dünyada çaba harcayan bir dernek de, Gastronomi Turizmi Derneği...
Gastroköy projesi
Geçtiğimiz haftalarda bu derneğin önderliğinde Belgrad Ormanı’nın girişinde bir arazide kurulması tasarlanan ve amaç olarak Türkiye’nin çeşitli bölgelerinin yiyecek-içecekleriyle yörelere özgü el yapımı eşyalarının sergilenip, tanıtılacağı ve satılacağı bir köy kurulacak. Gördüğüm şu ki; hem devlet hem de mahalli idare, önemli meslek kuruluşları, dernekler, meslek odaları ve en önemlisi gastronomiye önem veren profesyoneller, bu projeyi destekliyor.
Köye, yurt dışından gelen gruplardaki yabancı misafirler, buradan mutlu ayrıldıkları takdirde birer elçi olarak, bu tatları ülkelerinde anlatacaklar ve en güzel tanıtım da böyle olacak.
Bu köyün kuruluşunu üstlenen Life Park Turizm İşletmesi Kurucu Ortağı Erdem İpekçi, kuruluşun planlamasını ve bungalovlarla ilgili bilgileri verdiği konuşmasında, özellikle gruplara çeşitli yörelerin öne çıkmış yemeklerini,
o bölgelerin ünlü markalarının tanıtacağını söyledi. Bu nokta aslında çok önem arz ediyor, zira şu anda İstanbul’da birçok farklı yöresel mutfak var ve maalesef ki sundukları gıdalar, asıllarından çok uzak... Gerçek tadı yaratanlar ise azınlıkta kalıyor.
Sunumda önemli bir detay da, projenin lokomotifi durumundaki Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe’den geldi. Bu projeyle, ortalama 700 dolar seviyesinde olan turist başına harcama, bir üst noktaya taşınacak.

TÜRKİYE’NİN GASTRONOMİ SERÜVENİ…



Turizm Bakanı’ndan bir rica...
Dünya gastronomisinin önemli merkezlerinden Paris’in en ünlü caddelerinden Champs-Elysees’nin merkezi noktasında bulunan Turizm ve Kültür Bakanlığı Paris tanıtım ofisinin alt katı veya o caddedeki herhangi bir noktada, aynı İran ve Norveç lokantaları gibi bir Türk lokantası olamaz mı? Bu lokanta, bu işi ülkemizde layığıyla yapan bir markaya verilemez mi?
Böylece, Paris gibi bir dünya şehrinde ciddi bir temsil de olmuş olur. Bu konuya büyük hassasiyet gösteren sayın bakanımız Mehmet Nuri Ersoy’dan müspet bir cevap bekliyorum.

TÜRKİYE’NİN GASTRONOMİ SERÜVENİ…




Malum pazar günü, Kurban Bayramı’nın ilk günü, bu vesileyle siz değerli okuyucularıma sevdiklerinizle geçireceğiniz, sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir bayram diliyorum.