Rıza Türmen

Rıza Türmen

rturmen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Erzincan’da Cumhuriyet Başsavcısı iki dinsel cemaatle ilgili iki ayrı soruşturma başlatıyor. 16 kişiyi gözaltına alıyor. Gazete haberlerine göre, bir Başbakan Yardımcısı, başsavcıya telefon ederek bu kişilerin serbest bırakılmasını istiyor. Başsavcı bunu kabul etmeyip 16 kişiyi tutuklatınca başı derde giriyor. Önce soruşturma dosyası Erzurum Özel Yetkili Savcısı’na gönderiliyor. Sonra, Adalet Bakanlığı Müfettişleri Erzincan Savcısı için soruşturma başlatıyor ve başsavcı hakkında 26 yıla kadar hapis istemiyle dava açılıyor.
İddianamede adliye lojmanları bahçesine yapı izni almadan kameriye yaptırarak “yargı camiasının saygınlığına ve tarafsızlığına gölge düşürmek”, yıllık izinden döndükten sonra 22 Eylül Pazartesi günü yerine 20 Eylül Cumartesi günü işe başlamış gibi göstermek gibi vahim(!) suçlamalar var. İddianamenin ihbar edenler bölümünde ihbarcıların gerçek adları ve adresleri yok. Oysa yasa, yargıç ve savcılar hakkındaki şikâyetlerde, başvuru sahibinin adı, soyadı, iş ve ikamet adresleri, TC kimlik numarası bulunmazsa işleme konulmamasını öngörüyor.

Yargı bağımsızlığı
Yargı üzerindeki baskıyı gösteren tek olay bu değil. Adalet Bakanlığı müfettişleri aracılığıyla yargı üzerinde baskı yapıldığının pek çok örneği var. Bunun yanında yargıçların telefonlarının yasaya aykırı bir biçimde dinlenmesi, Adalet Bakanlığı’nın HSYK’nın dizginlerini elde tutmak için gösterdiği çabalar yargı üzerindeki baskıların değişik görüntüleri.
Yargı bağımsızlığı demokrasinin temel taşı. Yargı bağımsızlığı sağlanmadan demokrasinin dayandığı temel değerler korunamaz. Bağımsız bir yargı aynı zamanda kuvvetler ayrılığı, hukuk devleti, insan haklarının güvencesi... Hukuk devletinin amacı, kamu gücünü tekelinde bulunduran devletin yetkilerinin bireyi koruyan bir hukukla sınırlandırılması... Hukuk devletinin üzerinde durduğu temel de yargı bağımsızlığı.
Bağımsızlık ve tarafsızlık, yargıya güveni sağlamak bakımından önemli. Yargının görevini etkili bir biçimde yerine getirmesi, kamuoyunun yargının bağımsız ve tarafsızlığından kuşku duymaması, yargıya güvenmesine bağlı. Yargı bazen yanlış kararlar da verebilir. Ancak, kararın yanlış olduğunu düşünenler dahi, kararın bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından verildiğine inanmalı.
Türkiye’de hem yargıcın hem de yargı erkinin kurumsal bağımsızlığı üzerinde tehditler var. Yargıcın üzerindeki siyasal baskıların en etkili aracı Adalet Bakanlığı Müfettişleri. Adalet Bakanlığı’nın talimatıyla hareket eden müfettişlerin yargıçlarla ilgili soruşturma yapmaları, telefonlarının dinlenmesi için üzerlerinde geniş yetkileri bulunan yargıçlardan izin isteminde bulunmaları, sonra da yargıçlara sicil vermeleri yargı bağımsızlığıyla bağdaşmıyor. Yargıcın bağımsızlığının güvenceye bağlanması isteniyorsa, yapılması gereken ilk şey, müfettişlerin Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) bağlanması.

Yapılması gerekenler
Yargının kurumsal bağımsızlığının sağlanması ise, HSYK’nın bağımsızlığından geçiyor. Bunun için yapılması gerekenler çok söylendi, yazıldı. Adalet Bakanı ve müsteşarının HSYK üyeliğinden çekilmesi, yargıç olmayan üyelerin siyasal kurumlarca atanmaması, HSYK’nın kendi sekretaryası, binası, bütçesi olması, kendi kendini yönetmesi, toplantı gündemini kendisinin yapması, yargıçların disiplin konularının sadece yargıçlardan oluşan kurulda görüşülmesi HSYK’nın bağımsızlığının koşulları. Bu reformlar Hükümet’in yargı bağımsızlığı konusundaki samimiyetinin de bir göstergesi olacak.
Yargı bağımsızlığı, Türkiye’de demokrasi ve hukuk devletinin korunması bakımından önemli. Bir ülkede demokrasinin niteliğini belirleyen en önemli ölçütün yargı bağımsızlığı olduğunu unutmamak gerekir.