Samed Karagöz

Samed Karagöz

samedkaragoz@gmail.com

Tüm Yazıları

Bugünlerin bir avantajı evde geçirilen saatleri iyi değerlendirmeye fırsat tanımasıydı belki de! Bunlardan biri benim için, Beşir Ayvazoğlu’nun “Ateş Denizi” isimli kitabını yeniden okumak oldu.

Geçtiğimiz günlerde, yayımlandığı dönem hemen okuduğum bir kitabı tekrar okumaya başladım. Beşir Ayvazoğlu’nun “Ateş Denizi” isimli romanıydı bu kitap. İlk okuduğum zamandan daha büyük bir keyifle ve iştahla okuduğumu belirtmem gerek. Birçok kişi Beşir Ayvazoğlu’nu daha çok yazdığı mükellef biyografi kitaplarından tanır. Yahya Kemal, Tarık Buğra, Ahmet Haşim, Asaf Halet Çelebi, Florinalı Nazım, Şeyh Galip ilk etapta aklıma gelenler. Ve son olarak kaleme aldığı Tevfik Fikret biyografisiyle bu alandaki tartışmasız en yetkin isim olduğunu bir kez daha gösterdi. Beşir Ayvazoğlu sadece biyografi yazarı değil. “Aşk Estetiği” isimli kitabı hâlâ son derece önemli bir başvuru kaynağıdır. Malik Aksel gibi önemli bir ressamın düşünce dünyasına dair bir fikrimiz varsa bu Beşir Ayvazoğlu’nun Aksel’in daha önce yayımlanan kitaplarını ve yazılarını yayına hazırladığı içindir. Ayrıca “Evimizin Ressamı” başlıklı biyografiyle Malik Aksel’in hayatını da kaleme almıştır.

Haberin Devamı

Belge niteliğinde

“Ateş Denizi” isimli roman ise 1930’lu yıllarda geçen, dönemin çalkantılarını, kültür hayatının nasıl allak bullak olduğunu gözler önüne seren belge niteliğinde bir eser. Belge niteliğinde diyorum, çünkü romandaki göndermelerin gerçek hayattaki karşılıkları dipnotlarla okura sunulmuş. Ayrıca romandaki ekler bölümüyle de atıf yapılan bazı metinler de eksiksiz olarak sunuluyor. Gözlemleyebildiğim kadarıyla da maalesef Beşir Ayvazoğlu’nun diğer kitapları kadar okurda ilgi uyandırmadı. Hâlbuki bu romanda Ayvazoğlu’nun yazdığı birçok biyografiye dair göndermeler muazzam bir üslupla kaleme alınmış. İnşallah ilerleyen dönemlerde daha fazla ilgi görür. Kitabın arka kapağındaki şu alıntı romana dair önemli ipuçları barındırıyor: “Gazetelerin birinci sayfaları bir aydır öztürkçe, öztürkçe soyadı, radyolarda alaturkanın yasaklanması, öz Türk musikisinin yaratılması, millî opera, Ayasofya Camii’nin müze yapılması, iki gündür de ağa, hacı, hâfız, hoca, efendi, bey, beyefendi, paşa, hanım, hanımefendi, molla, hazretleri gibi lâkap ve unvanların kaldırılması hakkındaki haberlerle dolup taşıyordu. Ama mesela Muş’taki zelzele felâketi kısacık bir haberle geçiştirilmişti.”

Haberin Devamı

Ateş Denizi

Gazeteden tarihe bakış

Bu kitabı tekrar okurken kaç zamandır aklımda olan İstanbul Üniversitesi’nin “Gazeteden Tarihe Bakış Projesi”ni de inceledim. İstanbul Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı arşivinde bulunan 1928-1942 yılları arasında yayımlanmış 688 cilt, 55 başlıklı ulusal ve yerel gazeteyi tam 581 bin 106 sayfalık bir tarama sonucu internet üzerinden erişime açtı. Muazzam bir çalışma. Adeta zaman tünelinde seyahat! Bir internet arama motoruna “Gazeteden tarihe bakış” yazdığınızda site hemen karşınıza çıkıyor. Ayvazoğlu’nun “Ateş Denizi” romanındaki atmosferi rahatlıkla görebiliyorsunuz. Siteyle alakalı küçük bir tavsiye vermek isterim. Bu sayfalarda gezinirken Tanburi Cemil Bey’i dinleyebilirsiniz.

Haberin Devamı

Normalleşme süreci

Hayat, sosyal mesafe, hijyen ve maskenin ihmal edilmeyeceği bir şekilde normalleşmeye başlıyor. Amsterdam’da yer alan Van Gogh Müzesi 1 Haziran’da kapılarını açacak. Sosyal mesafe gözetileceği için her gün belirli sayıda bilet satılacak ve aynı anda sınırlı ziyaretçi müzede bulunabilecek.

Salgın nedeniyle ara verilen Yusuf Aygeç’in “Genius Loci” isimli sergisi, 27 Mayıs tarihinden itibaren randevuyla C.A.M Gallery’de tekrar açıldı. Ziyaret detaylarını galerinin sosyal medya hesaplarından bakabilirsiniz. Yakın zamanda birçok galerinin önemler alarak sergilerine devam edeceğini bekliyorum.