Ali Sirmen
SEVGİLİ,
Son zamanlarda bana bir haller oldu. Bütün ömrüm boyunca, önümde koskoca bir gelecek dururken, hiç istikbalini düşünmeyen ben, artık yaşayacak zamanım azalınca, fena halde geleceğimi düşünmeye başladım.
Bu yaştan sonra, çalıştıklarımdan biriktirerek, bir kenara koyacaklarım, doğrusu ya zamanın da kısalığı yüzünden fazla bir kıymet ifade etmiyor.
Serdar Turgut gibi, Genel Yayın Müdürü'ne mektup yazarak, meşru mazeretlerimi sıralayıp, okkalı bir zam da isteyemediğimden, iş biraz raslantıya kalıyor.
Ben aslında volontarist, yani iradeciyim. İnsanların, hatta toplulukların kendi iradelerini kullanarak, koşulları tümden değilse bile, belirli sınırlarda, hatta tarihin belirli zamanlarında önemli ölçüde, değiştirebileceklerine inananlardanım.
O zaman haklı olarak sorabilirsin,
"peki bu durumda nasıl oluyor da, `istikbalini!' rastlantıya bırakıyorsun?" diye.
Bu soru, aslında sanıldığı kadar haklı değil.
Unutma ki! Büyük bilgin
Albert Einstein, "tesadüflerin de, kimi zaman yardıma ihtiyacı vardır" diyordu.
Ben de öyle yapıyorum,
sayısal loto oynuyorum. Ama öyle herkes gibi değil. Önce beynimin bütün hücrelerini (ne yazık ki, eskiye oranla onlar da azaldılar) seferber ederek, talihi manevi bir baskı altında tutuyor ve büyük ikramiyenin bana çıkmasını diliyorum. Dileğim öylesine güçlü ki, bir gün bu irade ile rastlantının bana boyun eğeceğine eminim.
Geçen gün Sevgili, bir yerde oturuyordum. Arka masadaki delikanlı, yanındaki kıza,
"bu hafta sayısal loto bana çıkacak" demez mi?
Hışımla arkama döndüm. Önce kızdım, sonra gafilin haline acıdım. Ben dururken ona çıkacaktı ha? Neyse gençtir, o da bir hafta oyalansın.
Bu sayısal lotonun en uğraştırıcı yanı, bütün bir hafta boyunca, insanı kazandığı parayı nasıl değerlendireceği konusunda meşgul etmesi. Şimdi ben de hep bunu düşünüyorum ve artık, milyarderliğin ne denli insanı yoran bir şey olduğunu anlıyorum.
Sevgili,
Şimdi benim bu tavrıma gülümsediğini görür gibi oluyorum.
Ama hata ediyorsun; gördüğün gibi, benim davranışımın bilimsel bir yanı var.
Haaa, diyeceksin ki,
"sana büyük ikramiyenin çıkacağına nasıl böyle emin oluyorsun?"
Vallahi, çıkmaz ise çıkmasın. Ben tesadüfe yardım edip, kuponu doldurayım, insanlığımı yapayım da, olmazsa kader utansın.
Kader de, haftalardır bana karşı utanç içinde, ama bir gün eminim bu utancı bitecek.
Zaman zaman, ben de kendime gülmüyor değilim. Eski alaycı yanım depreşince, bir yandan kupon doldururken, bir yandan da,
Neyzen Tevfik'in bir şiirini değiştirerek mırıldanıyorum,
"Tuhaftır şu insanoğlu her lafı kaldırmaz.
Hayalci budala dersin kızar da, sayısal loto oynatırsın aldırmaz."
Herneyse Sevgili, ben bugün kısa keseyim de asli işime döneyim. Önce kupon dolduracağım, sonra da sıraya gireceğim. Cumartesi akşamüstleri, bayiin önünde çok kuyruk oluyor. Orada öyle dikilmeyi sevmiyorum. Ya okurlar arasından bir gören olsa da,
"Oooo Ali Bey, siz de mi sayısal loto oynuyorsunuz?" diye sorsa, ayak üstü ona sana bu açıkladığım gerçekleri nasıl anlatabilirim?
Aman unutmayayım, bugün birde piyango bileti alayım. Bu hafta da 19 Mayıs, dolayısıyla 100 milyar veriyor.
Bir kazanırsam, ikide bir "Atatürk 19 Mayıs'ta Samsun'a çıktı da ne oldu? Şu halimize baksana" diye soran Hamdullah'a bir 19 Mayıs milyarderi olarak, "Sen onları bırak da, benim haline bak" diye öyle bir yanıt vereceğim ki..
Hadi bana müsaade...
Sevgili, sen de istikbalini düşünüyor musun?
Yazara Emaila.sirmen@milliyet.com.tr