AŞKIM Bİ FOTOMU ÇEKER MİSİN?

Hep böyle başlar. Sonra da “Aşkım bi foto daha”, “Aşkım ne biçim çekmişsin?”, “Aşkım kafam karpuz gibi çıkmış!” şeklinde devam eder. Diyeceğim o ki, foto konusunda erkeklerin biz kadınlardan çok çekeceği var.

Ne biçim çekmişsin, kafam karpuz gibi çıkmış!”, “Bu mudur yani, benim burnum patlıcan gibi mi?”, “Çektiğin açıya bak, varil gibi çıkmışım!” Dur kız, hemen celallenme. Belki kafan gerçekten karpuz, burnun patlıcan gibi, göbeğin de almış başını Kadıköy’e gidiyor belki de hepsi kameranın suçu. Aşkın ne yapsın? Kabul edelim hanımlar bu sosyal medyada poz paylaşma durumu en çok yanımızdaki karşı cinslerimize yaramadı. Biz adamlara “Öyle de çek!”, “Böyle de çek!” derken bir gün gerçekten çekip gidecekler!

Son poz tamam mı?

“Bak bu son poz tamam mı?” Genelde benimkinin en sık kurduğu cümle bu. Bakın soru cümlesi demiyorum çünkü cümlenin içinde aslında bir soru moru yok. İsyan, afakan, bıkkınlık, tükenmişlik ve cinnet var. Şair bu cümlede şunu demek istiyor: “Nalet olsun, ne çekeceksek çekelim ve şuradan defolup gidelim!” Geçen gün Kadıköy’de dolanırken yanımızdan geçen çiftin erkeği de sevgilisine aynen böyle çemkiriyordu. Ayıptır söylemesi çocuk bir saattir kızın fotosunu çekiyormuş (ki en güzel kareyi yakalamak için bence az bir süre) ve bir saatlik emeğinin karşılığında kız hiçbir pozu beğenmemiş. E n’apalım kuşum, sen de fotoğraf becerilerini bir tık geliştir, değil mi ama?

Selfie bizi kesmez

Hadi bizimki çok beğeneceğimiz bir kare çekti diyelim. Bitiyor mu olay o güzel kareyi çekmekle? Bitmiyor anacım. Bunun daha filtresi var. Elli kareyi yirmiye, yirmi kareyi ona, onu beşe, beşi ikiye düşürmesi ve en en en güzel kareyi seçmesi var. Tüm bu süreçlerde de bizimkinin fikrini almak elzem tabii. Çok yakın zamanda sırf bu “Aşkım bi fotomu çeker misin?” sorusu yüzünden yüzlerce kişinin ocağına incir ağacı dikilecek, benden söylemesi. Ya arka kameradan vaz geçeceğiz ya da sevdiceğimizi fotoğraf kursuna göndereceğiz. Ortası yok.

Haftanın güzellikleri

BLEND 16.01: Haftanın güzelliği Armağan Portakal’ın Alper Ulus ile çıktığı kahve yolculuğunu dinlemekti. Sade Arnavutköy’de bu ikiliyle bir araya geldik ve Blend 16.01 isimli kahvelerini deneyimledik. Sonra kahve ekipmanının başına Cenk Girginol geçti, bir de üzerine bardak bardak kahve içtik mi? Nefisti. Tabii gece sıfır uyku, orası ayrı. Portakal’ın Seferihisar’daki Torlak Çiftliği’ni ise mercek altına aldım, yolum düşerse mutlaka gitmek istiyorum.

FİRUZE BEYOĞLU: Son birkaç haftadır “Neredesin Firuze?” diye caption koyup duruyorum Instagram fotoğraflarıma çünkü yolum hep Şişhane’deki Firuze’ye düşüyor. Özellikle en yakın arkadaşımın sürpriz doğum günü partisinde pek bir eğlendik burada. Yemekleri de on numara, şiddetle tavsiye edilir.