Şebnem Burcuoğlu

Şebnem Burcuoğlu

sebnem.burcuoglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Önyargılı davrandığımızda hatamızı anlayıp özür dilemesini bildiğimiz sürece hiçbir şey için geç değil aslında. O zaman bu özür benden sana gelsin. Affet beni Bodrum!

En son on yıl önce gitmiştim Bodrum’a. Bir otelde konaklayıp birkaç mekana gidip iki gün içinde seyahatimi sonlandırmıştım. Çok kalabalık, çok yüksek volümlü ve çok yorucu gelmişti. Oysaki bir gün kalabalığa girdiysem üç gün kendi kabuğuma çekilmek isterim ben. Olmadı. Bodrum’la elektriğimiz bir türlü tutmadı.

He, tabii!

Orada ailesiyle yaşayan bir arkadaşımın davetiyle on yıl sonra yeniden adım attım Bodrum’a. Belki iki güne sıkılıp da dönmek isterim diye tek yön gidiş bileti aldığımı itiraf ediyorum. Bendeki gerginliği hisseden arkadaşımın babası “Bodrum’un birçok yüzü vardır. Sana ne iyi gelecekse burada bulabilirsin” dediğinde içimden “He, tabii” diye söylendiğim de doğrudur. Çünkü bir şeyi çok seviyorsanız karşınızdakine de sevdirmek için elinizden geleni yaparsınız bazen.

Haberin Devamı

Dakika bir, gol bir. Ne zaman ki berrak mavi suları ve sakinliğiyle Mazı Koyu’na adım attım o zaman bir durdum. Çünkü zaman dahil olmak üzere etrafımdaki her şey durmuştu. İnce belli bardaktaki çayımı içtim. Bir balıkçı teknesinden ayaklarımı suya sarkıtıp çıkarttığı pata pata pata sesiyle etrafı gezdim. Bilgisayarımı açıp çalıştım. Ve bir de baktım ki güneşi batırmışım.

Akşam uğradığım Off Gümüşlük’te Melis Sökmen, Güvenç Dağüstün ve aralarına katılan Jehan Barbur tek kelimeyle nefes kesen bir konser verdi. Onlar, “Bu yıldızlı gökler ne zaman başladı dönmeye? Kimse bilmez, kimse bilmez...” derken ben de başımı gökyüzüne çevirip kayan yıldızdan bir dilek diledim.

Sanat Güneşimiz Zeki Müren’in Bodrum’un içinde müzeye dönüştürülen evini gezdim bir gün. Hep diyorum biri Zeki Müren’imizin de filmini yapsın diye. Sanat Akademisi mezunu olan Müren’in tasarlayıp kendi elleriyle diktiği sahne kostümlerini, çizdiği tabloları saatlerce hayranlıkla inceledim.

Bir sabah Yalıkavak’taki Tenel Kahvaltı Evi’ne gittim. Hayatımda yediğim en lezzetli su böreğini tattım. Ardından uğradığım Bitez’deki Sabriye’nin yerindeyse en lezzetli profiterolü... Bir akşam balıkçı Memedof’ta yedim. Ardından harika sesiyle Bodrum Marina’yı çınlattı Duygu Soylu. Başka bir akşam Yalıkavak’taki salaş kebapçıda fasıl dinledim. Yok böyle şahane Adana! “Denize girmek için hep Mazı, ille de Mazı” dedim. Öğlenleri oradaki mütevazı işletme sahibinin eşinin pişirdikleriyle tencere yemeğine doydum.

Haberin Devamı

Sonra, bir akşamüstü Gümüşlük’teki Limon’a gittim güneşi batırmak için. Güneş tupturuncu batarken fonda hoş bir caz parçası çalıyordu.

Bekle beni Bodrum

“Şurada olmalıyım, şunu kaçırmamalıyım” demeden, paşa gönlüme göre yaşadım Bodrum’u. Havam değişti. Zihnim açıldı. Dinlendim. Güneşten kaçamayıp bir parça yandığım için çillerim çıktı. Evlerine misafir olduğum o cana yakın ailenin sofrasında şarkılar söyledim.

Bekle beni Bodrum. Temmuz ortasında yine geleceğim.