Balkanların gözde tatil destinasyonları arasında yer alan Hırvatistan’da başta Dubrovnik olmak üzere pek çok yer tarih, deniz ve eğlenceyi bir arada sunuyor.
Hırvatistan’ın Adriyatik Denizi sahilinde bulunan Dubrovnik şehrinin (eski adıyla Ragusa’nın), merkezine ayak basmadan önce, şehre tepeden bakan Panorama isimli restoranda soluklanıp Orta Çağ’dan kalma bu güzelliği bir parça izlemenizi tavsiye ederim. Bu avuç içi kadarcık kalenin etrafına serpiştirilen evlerin hepsinin çatısı terakota, yani kiremit rengi. Panorama ise son derece turistik bir restoran, azıcık da pahalı ama servisi ve yemekleri güzel. Güvenin bana, Panoroma’dan sonra teleferikle Dubrovnik’e inmek çok daha eğlenceli olacak.
“Game of Thrones” etkisi
Dubrovnik’i Floransa’nın sepya filtreli hali gibi düşünün. Her yanından tarih fışkırıyor ama şehre nötr renkler hakim. UNESCO tarafından korumaya alınmış bir tarih kitabının içinde dolaşır gibi oluyorsunuz burayı gezerken. Çılgın bir turist kalabalığı var. “Game of Thrones”daki Cercei’nin kalesi, “Walk of Shame” hep burada çekilmiş. Şehrin içinde de güzel oteller var ama ben tercihimi merkeze arabayla on dakika mesafede bulunan Lapad Koyu’ndan yana kullandım. Dedim madem üç gün buradayım, o zaman denizden de faydalanayım. Hotel More’de konakladım. Otelin kendisinden çok memnun kaldığımı söyleyemeyeceğim ama deniz iyiydi.
Dubrovnik’te yeme-içme-eğlence
En iyi Boşnak: Taj Mahal
En iyi suşi: Şizuku ve Takenoko
En iyi manzara: Panorama
En iyi pizza: Tabasco
En havalı yemek: Nautika, Arsenal ve 360
En iyi kulüp/bar: Revelin Night Club ve Skybar
Ada havası
Hvar Adası, özellikle son dönemin popüler destinasyonu oldu. Öncelikle söyleyeyim, gidiş hiç de öyle kolay değil. Mesela İstanbul’dan Dubrovnik’e uçakla gelip dört saat kadar Hvar feribotunu bekliyorsunuz. Dubrovnik-Hvar arası da feribotla iki buçuk saat kadar sürüyor. Hvar’ı, Yunanistan’ın Hydra Adası’na benzettim ben. Adeta küçük bir Dubrovnik. Tertemiz, çok sevimli. Orada konakladığım Amfora, cidden büyük ve hoş bir oteldi. Önünde kendi plajı da vardı.
Hvar’da yeme-içme-eğlence
En iyi pastane: Nonica. Özellikle Hvar’s Cake’i deneyin.
En iyi restoran: Giaxa, Gariful gibi adanın meşhur restoranlarını deneyimledim ama benim favorim, konakladığım Amfora Hotel’in restoranı oldu.
En iyi kulüp/bar: Hula Hula ve Kiva Bar
Nasıldır Hırvat kızları?
Split: Hırvatistan’ın en havalı kızları burada. Giyimlerine ve makyajlarına özellikle dikkat ediyorlar. Bizim İzmir’in kızlarına rakip gibi düşünün.
Konavle: Son derece uysal ve tatlı kızlar. Kime sorsam Konavle’nin kızlarını tek geçiyor.
Zagreb: Başkent. Kozmopolit bir şehir olduğundan açık fikirli kızlar. Farklılıkları kolayca kabullenip benimsiyor.
Dubrovnik: Sabit fikirli kızlar. Zaten küçücük bir şehir olduğundan biz çalarız biz oynarız diyorlar. Dışarıya pek de açık değiller.
Günübirlikçi
Hazır adadayken, bir günümü Split’e ayırdım. Fakat Hvar’dan feribotla bir saat on dakikalık mesafede olan Split’e ne yalan söyleyeyim, çok da bayılmadım. Birazcık da sıcak bir gün olduğundan belki, fazlasıyla sıkışmış hissettim kendimi Split’te. Bakın, Bajamonti isimli restoran çok hoşuma gitti, o ayrı.