Şebnem Burcuoğlu

Şebnem Burcuoğlu

sebnem.burcuoglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Boğaz’ın orta yerinde mağrur güzelliğiyle bir başına duran Kız Kulesi içinde yaşanan yüzlerce aşka rağmen kendi aradığı aşkı bir türlü bulamaz. Biliyorsunuz, bir şeyden gerçekten vazgeçip onun peşinde koşmayı bıraktığımız anda o şey zırt diye karşımıza çıkar. Yani hep böyle olmuştur, tecrübeyle sabittir. Kız Kulesi de en sonunda pes eder ve “Amaaan istemiyorum aşk meşk, ben kendime yetiyorum, akışta kalacağım” diyerek konuyu kapatır. İşte tam bu sırada İstanbul’a ayak basan Cenovalılar Galata’nın ortasına 66 metre uzunluğunda yakışıklı bir delikanlı diker, ismini de Galata Kulesi koyarlar.

Haberin Devamı

Kulelerin aşkı büyük olur

İçine kapanan Kız Kulesi denizdeki balıkları dalgın dalgın seyrederken Galata Kulesi çapkınca izlemeye başlar Kız Kulesi’ni. Bir an göz göze gelirler. Ne mi olur? Âşık olurlar. Çünkü aşk bir anda olur.

Tabii o zamanlar cep telefonu yok; Instagram, Facebook hiç yok... Bizim kuleler kara kara nasıl iletişime geçebileceklerini düşünmeye başlarlar. Hele ki Galata Kulesi delirecek aşkından... Sayfa sayfa mektup yazıyor Kız Kulesi’ne. Edebiyat alanında Nobel alması an meselesi. Ama nasıl ulaştırsın yazdıklarını sevdiği kuleye?

Bir gün Galata Kulesi’ne çıkan Hazerfen Ahmet Çelebi kuleye demiş ki “Sevenin halinden anlarım. Sen ver elindeki mektupları, ben ulaştırayım Kız Kulesi’ne”. Bakın ne iyi insanlar var. Bizde olsa kimse kimsenin arasını yapmaz, öyle tribünden maç izler gibi izler. “Tamam” demiş Galata Kulesi, vermiş yazdığı mektupları. Hazerfen Ahmet Çelebi çıkmış yola. Tam her şey normal seyirde giderken, bir rüzgar dört bir yana dağıtmış mektupları. Bu sırada Galata Kulesi’nin bu çırpınışlarını fark edip “Hmm, bu kule beni gerçekten seviyor” diye düşünen Kız Kulesi başlamış şarkı söylemeye. Şarkısı martıları harekete geçirmiş ve dağılan mektupları toplayıp Kız Kulesi’ne ulaştırmış martılar. O an, her iki kule de parıldamaya başlamış çünkü aşkımıza karşılık bulmak kadar hiçbir şey ışıl ışıl edemez bizi.

Yıllar sonra şair Bedri Rahmi Eyüboğlu bu iki kuleye bir şiir yazmış;

“İstanbul deyince aklıma kuleler gelir

Haberin Devamı

Ne zaman birinin resmini yapsam öteki kıskanır

Ama şu Kız Kulesi’nin aklı olsa

Galata Kulesi’ne varır

Bir sürü çocukları olur...”

Mesele simit değil

Kuleler de evlenip çoluk çocuğa karışmak istemiş lakin kolay mı koca kule ayaklanıp yerinden söksün kendi kendini? Aşk mektuplarını martılar taşıyıp durmuş ve uzaktan da olsa birbirlerini sonsuza kadar sevmeye söz vermiş bu iki kule. Bugün vapurda giderken bizimle birlikte seyir halinde olan martılar sanıyor musunuz ki sadece simit yemek için bekleşiyor? Alakası yok. Mektupları teslim ederken onca yol uçtukları için karınları acıkıyor. Böyle işte. Herkes, her şey birbirine âşık olabilir. Aşk sınırsız, sonsuz olduğu için güzel.