Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

ADIYAMAN
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Gaziantep, Adıyaman ve Nizip’i kapsayan seçim gezisi sırasında uçakta sohbet olanağı bulduk. Ana gündem maddesi doğal olarak twitter’a erişimin engellenmesiydi. CHP lideri, hem bu konuda hem de Ankara gezisi sırasında yaptığı “bozkurt” işareti konusunda önemli mesajlar verdi. Kılıçdaroğlu’nun değerlendirmeleri şöyle:
Twitter’a erişim engellendi. Bu kararı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Eğer siz yurttaşların haber alma hakkını kısıtlarsanız anayasayı çiğnemiş olursunuz. ‘Twitter’i mvitırı dinlemem, bunların kökünü kazıyacağız’ mesajı bir diktatörün mesajıdır. Toplumu hiçe sayan, dediğim dedik, kendisinin iki dudağı arasından çıkan her sözün ülkenin hukuku olduğunu zanneden bir diktatörün mesajıdır. Böyle bir tablo ile Türkiye’nin karşı karşıya kalması çok üzücüdür, Türkiye bir üçüncü dünya ülkesi değildir. 1071’den beri yönünü çağdaş uygarlığa çevirmiş bir ülkedir. Biz demokrasi ve özgürlükler gelişsin derken tam tersine baskıcı bir anlayışla karşı karşıyayız. Bütün yasaklar sadece yasağı getiren kişiyi ve toplumu zedeler. Hiçbir darbe döneminde olmadı ama halkın oyuyla seçilip iktidara gelen bir diktatör döneminde bu oldu.
Bu Twitter kararının yeni kayıtların engellenmesi amacıyla alındığı yönündeki iddiaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
İddialara bir şey demiyorum, görmediğimiz konuda yorum yapmayı doğru bulmam. Erdoğan’ın bir şeylerden korktuğu çok açık. Halkın bunları öğrenmesini istemiyor. Kendi yolsuzluklarını kapatmak istiyor. Oysa, mücadelesi adaleti arama, aklanma mücadelesi olmalıydı. Geniş kitlelerin zihninde onun yolsuzluk yaptığına yönelik algı çok güçlendi. Arkadan yeni şeyler gelecek onu da biliyor. Büyük ihtimalle böyle bir istihbarat da geliyor kendisine ve dolayısıyla “ben yasaklarla bu işi nasıl örterim” diye, arayış içinde.
Twitter yasağına AB ve ABD’den gelen tepkileri nasıl yorumluyorsunuz?
Bir ülkede insan hakları ihlalleri varsa bütün dünyanın ortak sorunudur. AB’den, ABD’den tepkilerin gelmesi gayet doğaldır ama Erdoğan “ben bu tepkilere kulaklarımı tıkayacağım” diyor. Bunlara kulaklarını tıkayan kişi artık bütün dünyayla ilişkisini kesmiş demektir. “AB üyesi olacağız” diyorlar, bunu yapıyorlar. Aklın alacağı iş değil. Taksim Meydanı’nı halka kapatmanın başka bir şeklidir bu. Halka meydanları kapatıyorsunuz, Twitter yasağı ile şimdi de evinden haberleşecek, odasına yasak getiriyorsunuz. Hangi akılla, hangi mantıkla? Dolayısıyla dünya sorgulayacak. Göreceksiniz önümüzdeki süreçte herhangi bir Batılı ülkede muhatabı şunu düşünecek: Şaibeli bir adamdır, bu diktatördür, bu Twitter’i yasaklayan adam diyecektir. Onun yanında olmanın sıkıntısını yaşayacaktır. Tayyip Erdoğan ülkeyi bu noktaya getirdi. Yeni bir ismi var artık, Twitter’i yasaklayan adam.
Cumhurbaşkanı’nın tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz? İnternet yasasını onaylamıştı ama twitter yasağını delerek mesaj verdi.
Hükümetle ilişkilerinin bozulmasını istemiyor. Kendi geleceği açısından güvence olarak AKP’yi görüyor. O nedenle yasaları geri göndermeden imzalayıp işin içinden sıyrılmak istiyor, ama bu sıradan bir yasak değil. Çünkü onun da muhatapları olacak. Başka ülkelerin başkanları, cumhurbaşkanları olacak. Bu durumda yasakları destekleyen cumhurbaşkanı imajını herhalde hiçbir zaman kabul edemez. Dolayısıyla kendisine göre geniş kitlelere bir özgürlük mesajı vermek istiyor. Böyle bir yasak olmaz, olmamalı diye düşünce ifade ediyor. Olumlu bir gelişme.

Devrimci Kemal
Bozkurt selamınız çok tartışıldı, nasıl tepkiler aldınız?
Birisi yaklaştı, eliyle Bozkurt işareti yaptı, “Ben MHP’liyim oyumu size vereceğim” dedi. (Bozkurt işareti yapıyor) Ben de teşekkür ettim. Mesele bu.
“Devrimci Kemal’e ne oldu” diye gazete başlıkları var.
“Devrimci Kemal” başlıkları atmaya devam etsinler. Ben yine de devrimci birisiyim.
Parti içinde huzursuzluğa yol açtı mı?
Hayır, seçmen nazarında da etkilemez. Biz herkesten meydanlarda zaten oy istiyoruz, MHP’den de AKP’den de, DP’den de herkesin oyunu istiyoruz. Çünkü, bu seçimler bir iktidar mücadelesi seçimi değil, bu seçimler demokrasimizin var oluş seçimleridir. Ya demokrasiyi güçlendireceğiz, kendi sorunumuzu halkın oylarıyla çözeceğiz ya daha karanlık günlere hazır olacağız.

Bahsetmeye hakkı yok
Birisi “size oy vereceğim” deyip, Rabia işareti yapsa, siz de yapar mısınız?
Ben yapıyorum o işareti zaten. (Rabia işareti yapıyor) Dört bakan, bir başçalan. Biz otobüsle giderken bize Rabia işareti yapan vatandaşlarımız var zaten. Onlar bana oyunu verirse hiçbir sorunum yok, ben o işareti yapıyorum.
Bozkurt işareti yapmanızı Başbakan “omurgasızlık”, Bahçeli de “Kimse bizim üzerimizden kurban kesmesin” biçiminde değerlendirdi.
Bahçeli’ye saygı gösteriyorum, sonuçta bir eleştirim yok yani ama adı şaibeliye çıkmış bir adamın omurgadan bahsetmeye hakkı yoktur.
Gençliğinizde Bozkurt işareti yaptınız mı?
Hayır.
Provokasyon uyarıları yapmıştınız, Ulukışla’daki terör saldırısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Erdoğan, bu seçimlerde oy kaybedecek, biliyor, sürekli çıtayı değiştiriyor. İktidardan gitmesinin sonuçlarını biliyor, yargılanacağını biliyor. İktidarda kalmak için de her türlü provokasyona başvuracaktır. Burak Can’ın öldürülmesi bir provokasyondur. Erdoğan onu kullandı. Berkin’i başka Burak Can’ı başka kullandı. İnşallah başka bir provokasyon olmaz. Seçim bürolarımız taşlanabilir, karşılık vermeyin diye talimat verdim. Niğde olayı Suriye konusunda izlenen yanlış politikanın Türkiye’ye yansımasıdır. Reyhanlı’da, Cilvegözü’nde ne olduysa Ulukışla’da da aynısı olmuştur.

Her an yapabilirler
Seçimlere kadar El Kaide bağlantılı başka olaylar bekliyor musunuz?
En büyük endişem ordunun Suriye’ye girmesiydi, Süleyman Şah Türbesi nedeniyle. Orduyu Suriye’ye sokup siyasi nemasını almak amacı olabilir. Enerji Bakanı “Gerekirse gireriz” diyor, niye giriyorsun? Bir provokasyon yapılabilir.
Hükümetin elinde bir tezkere var, seçimden önce bir ihtimal görüyor musunuz?
Her an yapabilirler.

Haberin Devamı

Bir şeylerden korktuğu çok açık

Milliyet gazetesi Ankara Temsilcisi Serpil Çevikcan, seçim gezisi sırasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile uçakta görüştü.

Haberin Devamı

Türkiye’ye huzur gelecek
Nevruz’da Öcalan’ın mesajı okundu, çözüm sürecinin kimsenin tekelinde olmadığını söylediniz, CHP’nin yol haritası nedir?
17 maddelik bildirge yayımladık. İktidar olduğumuzda hayata geçireceğiz. Göreceksiniz ki çatışmalar olmayacak, Türkiye’ye huzur gelecek. Yüzde 10 seçim barajı nedeniyle siyasi partiler parlamentoya giremiyorlar, gelemedikleri için de ya marjinal kalıyorlar veya şiddetin içinde yer alıyorlar. Biz toplumsal destek alarak bu sorunu çözmek istiyoruz. AKP kapalı kapılar ardında çözmek istiyor. ‘Senin kredine ihtiyacım yok’ dedi. Çözüyorsa meselemiz yok.
30 Mart’tan sonra özerklik ilanı bekliyor musunuz?
Öyle bir söylem var, bölge bağlantılı bir özerkliği doğru bulmuyoruz. Sorunlarımızı ülke bütünlüğü içerisinde çözebiliriz, ayrışarak derinleştiririz.

Özerklik Şartı’ndaki çekince kalkmalı
Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’ndan çekincelerin kaldırılması...
Onu söylüyoruz. Ecevit’in Başbakan olduğu dönemde kabul edilmiş, yetki Bakanlar Kurulu’na bırakılmış, biz çekincenin kaldırılmasını sadece Diyarbakır için istemiyoruz ki, İzmir için de geçerli. Yerel yönetimler daha özgür olmalı.

Haberin Devamı

Nereye kadar kapatacaklar
Başbakan’ın fezlekesini hazırlayacak cesur bir savcı aradığınızı söylüyorsunuz, bu çağrıyı neden yapıyorsunuz?
Böyle bir savcı çıkacak, umudum var. Bu ülkede 1-2-3 savcı yok. Mahkeme kararı ile saptanan tapeler var, resmi deliller. Sen emlakçı mısın Başbakan mısın? Herhalde bir yürekli savcının çıkması, fezlekeleri getirmesi lazım. Gelen fezlekeler için AKP, parlamentodaki çoğunluğunu kullanarak hukuk dışı bir işlem yaptı ama üstünü kapatamazlar. AKP’nin içinde dürüst insanlar olduğunu biliyorum, AKP seçmenindeki rahatsızlığı biliyorum. Seçim sırasında yolsuzluk olayları ortaya çıkmasın kaygısını taşıyorlar ama arkasından başka seçimler var. Nereye kadar kapatacaklar?

Daha da sertleşecekler
30 Mart sonrasını nasıl görüyorsunuz?
Hükümetin halka karşı daha sertleşeceğini biliyorum, Twitter yasakları bunun başlangıcını gösteriyor.
Ali Fuat Yılmazer’in açıklamaları çok tartışıldı...
O açıklamalar önemli. İftira diyerek geçiştiremezsiniz. Adalet Bakanlığı Müsteşarı gece saat 10.32’de telefon edip, “Gidip savcıyı görevden alacaksın, dosyayı kapatacaksın” diyorsa İlker Başbuğ için de doğrudur, Fenerbahçe için de söyledikleri doğrudur.
Bu süreçte Diyanet’in tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz, bazı ilahiyatçılar da bildiri yayımlamışlar.
Bu süreç bunların inançlara saygısının göstermelik olduğunu gösterdi. Siz Allah’ın kelamı ile dalga geçiyorsunuz, olacak iş değil. Egemen Bağış ile ilgili bir şey söylemek istemiyorum, rüşvet alan, inanca saygı duymayan biri. Benim merak ettiğim onun AKP’de kalıp kalmayacağı konusunda AKP’nin vereceği tepki. “Her cuma Google’dan indiriyorum, bir ayet sallıyorum” diyen birine Erdoğan ne diyecek? Bir CHP’li söyleseydi ortalık ayağa kalkardı.