Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ankara Tuzluçayır’daki cami-cemevi projesine dönük olaylar, Türkiye’de Alevilik üzerinden bir dalgalanma yaratmanın ne kadar kolay olduğunu yeniden hatırlattı.
Devlet, Gezi olaylarının teşhisini koymaya çalışırken, istihbarat birimlerinin seçim sürecinde “kaşınabilecek” en rahat konulardan birinin bu mesele olduğu yolundaki tespiti de kamuoyuna yansımıştı.
Milliyet’i konuk eden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’le sohbetimiz bu konu ile başladı.
Malum, Bakan Çelik, kısa süre öncesine kadar hükümetin Alevi açılımından sorumlu kabine üyesiydi.
Çelik, “Ben bu olayların, masumane anlayışla olanların yanında, seçimlere dönük bir hesap olduğu inancındayım. 2014’te İstanbul merkezli yerel seçimler ve daha güçlü bir Cumhurbaşkanı sürecine gireceğimiz için, o süreçlere dönük bir hazırlığın, iyi niyetli bazı gençler bayraktar yapılarak daha sonra illegal unsurların caddeye çıkması olarak değerlendiriyorum” dedi.

‘İkisini de bilmiyorlar’
Cami-cemevi ortak projesini değerlendirirken, “İki önemli bilim insanı da, dini açıdan değer arzeden iki insan da diyebilirsiniz; Fethullah Gülen ve İzzettin Doğan Hoca bir araya gelmişler konuşmuşlar” diyen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ankara’da şu kadar cemevi ve cami varken bir cami ve cemevinin yan yana olmasının ne mahsuru var? İsyan edenler, ‘Alevilik devletin Aleviliği olmayacak’ diye pankart açıyor. Devletin Aleviliği değil, sivil bir girişim bu. İki insan, ‘1000 yıldır ayrı ayrı kalıp, aslında iç içe yaşayan fakat bu konuları konuşmayan insanlar bir merkezde konuşabilsinler’ diyor. İster inan, ister ateist ol, ister Müslüman ol, ister Budist ol. Bizim amacımız bu özgürlüğü daraltmamaktır. İtiraz eden vatandaşlar ne camiyi ne cemevini ne projeyi biliyor. Ne de yapılmak isteneni irdelemiş.”

‘Ne yapmış Hoca?’
Çelik’in, projenin bir ayağında Gülen’in olmasının hassasiyeti artırıp artırmadığı yolundaki değerlendirmesi ise şöyle:
“Yapılmak istenenin ne olduğunu konuşmamız gerekiyor. Yapılmak istenen doğru mu yanlış mı? Ne yapmış Fethullah Hoca? Geçen hafta Batum’da Türk okuluna gittim binlerce Türk var. Bangladeş’e gittim, en mükemmel bina onların. Yüzlerce ülkede bunu yapıyor. Beğenmediğin, beğendiğin yönleri olabilir Fethullah Hoca’nın; burada ne yapmak istiyor ona bakın.”
Bakan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘Açık söylesinler’
“İzzettin Hoca, ‘Alevilik İslam’ın içinde bir yorumdur’ diyor. Aynen katılıyorum. ‘Alevilik İslam’ın dışında’ diyenlerin bir sorunu varsa bizim ona diyecek bir şeyimiz yok. Bir adam, ‘benim derdim ateizm’ diyorsa Alevilik falan konuşmamıza gerek yok. Orada bulunan 3-4 bin kişinin bir derdi yoktu. Eylemi yapanların konuşması gerekiyor. Banketten taş söküp atanlar değil. Benim bildiğim Alevi incinse de incitmez. Bu eylemlerin hiçbirini Alevilik geçmişiyle, kültürüyle bağdaştıramazsınız. Anadolu’daki Aleviler İslam’ın içinde. ‘İslam’ın özü biziz’ diyorlar. Konu; Aleviliği de dini de İslam’ı da kullanarak ateizm adına bir mesafe almaksa açık söylemeleri gerekiyor” dedi.
Önümüzdeki günlerde açıklanacak demokratikleşme paketi çerçevesinde, cemevlerinin statüsü ve dedelere maaş bağlanmasına ilişkin bir çalışma da yürütüldüğünü kaydeden Çelik, “İslam’ın değişik yorumları diyebileceğimiz tüm bu taleplerin orada dikkate alındığı kanaatindeyim” diye konuştu.

‘Statünün zararı yok’
Çelik, “Cemevine ibadet yeri statüsü verecek bir düzenleme yapmanın ne zararı olabilir” sorumuzu, “Hiçbir zararı olmaz. Meclis’te partilerin oturup anlaşması gerekiyor. Ben, bireysel haklar yönünden ele alınmasından yanayım. Bu, siyasi iradelerin ve diğer tüm demokratik unsurların birlikte konuşabileceği bir şeydir” dedi.

‘Büyük tartışma çıkar’
Devletin bir Alevilik tanımı yapmadığını belirten Çelik, şunları söyledi: “Aleviliğin tanımının içeriğiyle meşgul değiliz. Hak-Muhammed-Ali, Aleviliği değil yolu tanımlamaktır. Bize o çizgiyi Aleviler verdi. Devrim kanunları ortada. ‘Dede’ diyoruz. O mevzuat ‘dede diyemezsiniz’ diyor. İbadet yeri olarak cami tanımlanmış tüzüklerde. Devrim kanunları anayasayla bağlantılı. Onlar da değiştirilemez ilk 3 maddeyle irtibatlı. ‘Bunları komple değiştirelim’ dersek daha büyük bir tartışma konusu açılacak. Bu konuları teolojik, hukuki tartışmaya kurban ederseniz işin içinden çıkamazsınız.”
Çelik’in Alevilik tartışmasına ilişkin sözlerini böyle özetleyebilirim. Başbakan tarafından açıklanacak demokratikleşme paketinin bu tartışmayı nereye götüreceğini hep birlikte göreceğiz.