Meclis’te Bülent Arınç’la vajina tartışması yaşayan CHP’li Nazlıaka, Bu Başbakan Yardımcısı’nın kadınlarla ilgili zihniyetinin ve bilinçaltının bir dışavurumu” dedi
TBMM’de, bütçe görüşmeleri sırasında, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’ya “Ben mahçup bir insanım. Zarif bir hanımefendinin dönüp bana bakmasından sıkılabilirim” sözleriyle başlayan tartışmanın yankıları sürüyor.
Nazlıaka, aylar önce kürtaj tartışması sırasında sarfettiği, “Sayın Başbakan vajina bekçiliğini bıraksın” sözlerini ima ederek “Evli, çocuğu olan bir bayan milletvekili, kendisiyle ilgili organını nasıl böyle açıkça konuşabilir, nasıl yüzü kızarmaz, benim yüzüm kızardı” diyen Arınç’a haftaya dava açıyor. Dün Nazlıaka ile bu tartışmanın kendisi ve ailesi üzerindeki etkileri, Arınç’ın yaklaşımının nedenleri ve Türkiye’nin kadın meselesinde hangi değirmenlere karşı savaş verdiğini konuştuk.
Sözde değil özde utanacaksın
* Her şey kürtaja yasak girişimiyle başladı değil mi?
6 ay önce konu gündeme geldiğinde bir demeç verdim. ‘Sayın Başbakan vajina bekçiliğini bıraksın’ dedim. Bu açıklama karşılık buldu. Daha sonra kadın örgütlenmesiyle sahalara indik ve kürtaj yasası geri çekildi. O dönemde benim Sayın Arınç ile hiçbir tartışmam olmamıştı. Hatta seçimlerden hemen sonra bir uçak yolculuğunda yan yana, gayet medeni şekilde sohbet etmiştik.
* Sayın Arınç deneyimli bir politikacı. Bu sözleri sizi şaşırttı mı?
Bu çıkışı aslında şahsıma yönelik değil. Kendisinin genel olarak kadınlarla ilgili zihniyetinin ve bilinçaltınının dışa vurumu. ‘Ben mahçup bir insanım. Utanırım’ dedi. Utanmak güzel bir duygudur. İnsanı insan yapan, kendini düzeltmesi adına yüzleştiren bir duygudur ama bu sözde değil özdeyse anlamlıdır.
İltifat edildiğinde bile utanırım
*Siz utangaç mısınızdır?
Yapı olarak çok sosyal ve girişken birisi gibi görünmekle birlikte utangaç birisiyimdir. Mesela iltifat edidiğinde utanırım. Her anlamda utanırım. Örneğin gençliğimde spor yaptım. Başkalarının yanında giyinip soyunmak beni rahatsız ederdi. Kendime göre bir mahrem alanım vardır. Ben Sayın Arınç’ın yaklaşımının gerçek bir utanma olduğunu düşünmüyorum. Eğer bir şeyden utanacaksa cinsiyetimden değil, kendisinin söylediklerinden olmalıdır. Benim buradaki derdim, üslup değil. Kendisinin maalesef içinde bulunduğu karanlık zihniyet ve toplumsal cinsiyet eşitliği anlamındaki oluşmamış yaklaşımı.
Onlar yatak odalarımıza giriyor
* Sayın Arınç, sizi eleştirirken, örf ve adetlerine bağlı olduğunu, aileye değer verdiğini vurguluyor. Siz kendinizi nasıl tarif ediyorsunuz?
Benim örf ve adetlerime bağlı olmadığımı kanıtlasın. Bizim aile bağlarımız çok kuvvetlidir. Bayramlarımızı, özel günlerimizi hep anne babalarımızla kutlarız. Ben de son derece bağlı birisiyim. Çocuklarımı da öyle yetiştiriyorum. Kendisinin zihin haritası; anne olan, evli-barklı bir kadının susması, etliye sütlüye dokunmaması, itaatkar olması anlamına geliyor. Vajina kelimesini durup duruken kullanmadım. Siz eğer kadının mahrem hayatı üzerinden siyaset yapacak olursanız, o zaman mahremiyetin bilimsel karşılığını kullanmak gerekir. Vajina da bu organın bilimsel ismidir. Benim ağzımdan çok sık çıkan bir kelime de değildir. Jinekolog değilim. Ama eğer onlar bizim yatak odamıza giriyorlarsa, doğal olarak benim de bu konu üzerinden görüşlerimi başka türlü açıklama alanım kalmıyor.
Fatma Şahin’e çok kırgınım
* AKP’li kadın milletvekillerinden mesaj aldınız mı?
O akşam Meclis’te, konuşan, güçlü bir insanı susturmayı hedefleyen bir tavır sergilendi. Bir kadını adeta itibarsızlaştırmayı hedefleyen bir tavır. Ama ben Sayın Arınç’ın oturduğu koltuğu itibarsızlaştırdığı görüşündeyim. AKP’li kadın milletvekilerinin özellikle desteğini beklerdim ama onlar bakanı alkışladılar. Asıl bir konuda çok kırgınım; o da Bakan Fatma Şahin’le ilgili. Kendisi kabinedeki tek kadın bakan ve çok sevdiğim birisidir. ‘Ben kadın erkek eşitliğine inanmıyorum’ diyen bir Başbakan ile çalışmak zorunda. İşi zor olduğu için her zaman destek olmamız gerektiğine inanmışımdır. Annesi vefat ettiğinde, ameliyat olduğunda hep duygudaşlık yaptım, aradım. Meclis’te, kameraların önünde birşey söylemesi zor olabilirdi ama en azından bir telefon açabilir, bir mesaj yollayabilirdi. Bu açıdan kırgınım. Mesela bir diğer isim Fatma Salman. Ben kendisini aradım, sahip çıktım. Kendisinden de beklerdim. Durgun suda herkes kaptan. Asıl fırtınalı suda samimiyet ölçülür.
* 4 ve 12 yaşında iki oğlunuz var. Özellikle 12 yaşındaki oğlunuz bu tartışmaların farkında mı?
Benim oğlum vajinanın ne olduğunu tabii ki biliyor. Okullarda cinsellik eğitimi dersi var. Ama kaç gündür televizyonu özellikle kapalı tutuyoruz.
Eşim kelimelere takılmadı
* Ne kadar aydın, eğitimli bir aile de olsanız, eşiniz böyle bir konuya özne olmanızdan huzursuz olmadı mı?
Eşim hakikaten bana çok destek olan birisidir. Kendisi sanatçı. Devlet Konservatuvarı’nda öğretim üyesi. Çellist. Doç. Dr. İzzet Nazlıaka. Elbette üzüldü. ‘Daha çok bu ülkenin kadınları adına üzüldüm’ dedi. Sayın Arınç’ın organ vs. kelimelerine hiç takılmadı. ‘Biz bu zihniyeti nasıl değiştireceğiz?’ dedi.
Sadece organa hapsedilemez
* Türkiye’de kadın olmakla ilgili önemli çalışmalar yapıyorsunuz. Ama bu konudaki gündem değişmiyor.
Eşimle o akşam pek uyuyamadık. ‘Bu ülkede terör sorunu var, işsizlik, yoksulluk var, bin tane sorun varken, bu mu gündem olmalıydı’ diye konuştu. Kadın konusu elbette çok önemli, ancak kadının cinsel organına hapsetmemeliyiz.
* Türkiye’de kadın hakları için mücadele edenler hala değirmenlere karşı mı savaşıyor?Başörtülüsü, başı açığı hep beraber batıya doğru koşuyoruz. Fakat üzerinde olduğumuz gemi doğuya doğru gidiyor. Üstelik kaptanı da erkek. Zaten 4+4+4 sistemi ile birlikte ‘Haydi kızlar kocaya, haydi kızlar hocaya’ denilmiş oldu. Çocuk evliliklerinde Avrupa’da ikinci sıradayız. Kadınlarımızın ekonomik hayata katılımında çok ciddi sorunlarımız var. Ve en önemlisi karar mekanizmalarında kadınlarımız çok sınırlı.
Çemberde dönen hemstırlar gibiyiz
* Kürtaj yeniden gündeme getirilir mi?
Onu rezervde tutuyorlar. Ama benim içimi en çok acıtan, ‘Her kürtaj bir Uludere’dir’ açıklaması olmuştu. O zaman devlet istenmeyen çocuklarını bombalıyor mu? Parlamentodaki bir kadın milletvekili fiziksel şiddete uğruyor (AK Parti Milletvekili Fatma Salman) diğeri psikolojik şiddete maruz kalıyor. Düşünebiliyor musunuz bir de bunlar karar mekanizmalarındaki güçlü kadınlar. Bir de Anadolu’daki kadınları düşünün. Bizler, aynı çemberin içinde dönen hemstırlar gibiyiz.
* Sayın Arınç’la yeniden, sık sık karşılayacaksınız. Tavrınız ne olacak?
Ben yaramdan utanmam. Bana o yarayı açanlar utansın.
Davadan kazandığımı kadınlara vereceğim
* Siz de karar mekanizmasındaki bir kadınsınız ve böyle bir olay yaşadınız.
Ben aslında böyle bir amaç olduğunu da düşünüyorum. Çünkü kadın hakları konusunda en çok konuşanlardan biriyim. Ama daha da güçlendim. Çünkü kadının ‘Sen annesin, eşsin, otur oturduğun yerde” gibi bir mesajla sindirmeye çalışılmasını kabul etmiyorum. Bu nedenle Sayın Arınç’a dava açıyorum. Biri erkek biri kadın iki avukatım olacak. Davanın gelirini de kadın hakları için kullanacağım.