Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Her şeyden önce, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, demokratikleşme paketinin maddelerini tek tek saymadan önceki giriş konuşmasına dikkati çekmek gerekiyor.
Başbakan’ın, kimilerinin “yeni balkon konuşması” olarak nitelediği bu bölümdeki sözlerinde, “biz ve onlar” üslubunun unutturmaya başladığı bir tonu yeniden hatırladık. Erdoğan, “aynı gemide olmaktan” söz ederken, bunun zorunlu kıldığı kader birliğine, birbirini dinleme, anlamaya çalışma ve hoşgörüye işaret ediyordu.
Erdoğan, Türkiye’nin demokratikleşmesi için mücadele edenleri sayarken kullandığı dört ismin başına Gazi Mustafa Kemal’i de yerleştirmişti.
Başbakan’ın, giriş konuşmasındaki vurgularının diğer bir hedef kitlesi ise, her ne kadar Kürt kesiminde tatmin edici bulunmasa da, paketin çözüm sürecine hizmet edecek bölümlerine doğal tepki gösterecek kitlelerdi. Bu nedenle Erdoğan, paketin bir pazarlık ve müzakere sonucu ortaya çıkmadığını özellikle vurgulama ihtiyacı duydu. Şehitlere minnetlerini ifade ederken, konuşmasının birçok yerinde ay yıldızlı bayrağı öne çıkardı.
Erdoğan’ın bir diğer mesajı ise BDP-PKK’ya dönüktü. Artık sadece siyasetin konuşması gerektiğini, şiddetten arındırılmış siyasetin esas olacağını vurguladı.
Giriş konuşmasının son bölümünde de paketin, “önyargısız” biçimde ele alınması çağrısında bulundu.

Tartışmalı konular
Erdoğan’ın, bir manifestodan çok, “geçiş süreci metni” olarak duyurduğu demokratikleşme paketinin özellikle seçim sistemine ilişkin üç alternatif, kamuda üniforma giymesi zorunlu olanlar dışındakilere kılık-kıyafet serbestisi getiren düzenlemeler ile toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde mülki amir iznini öne çıkaran düzenlemeye dönük tartışmalar muhalefet tarafından uzun süre gündemde tutulacak.
Paketin, çözüm sürecine ne ölçüde ivme kazandırabileceği, BDP’nin, Kandil’in, İmralı’nın ve öncelikle Kürt vatandaşların taleplerine ne kadar yanıt verdiği meselesine gelince...
Her ne kadar BDP’li yetkililer, paketin demokratik tıkanıklığı aşma noktasında yetersiz kaldığını savunsa da, Erdoğan’ın dün açıkladığı yol haritasının Kürtler açısından kötü bir sürprizi ifade ettiğini söylemek zor.

TMK, TCK ve Yerel Yönetimler
BDP-İmralı-Kandil açısından, bu pakette olmadığı için gerçekten eleştiri konusu yapılabilecek iki temel nokta görünüyor.
Birincisi, Terörle Mücadele Kanunu’na ilişkin herhangi bir düzenleme içermemesi. TCK’nın, örgüt kurma, silahlı örgüt ve suçu ve suçluyu övmeye ilişkin 215, 220 ve 314. maddelerine ilişkin hiçbir değişiklik öngörülmemesi. Ancak, hapisteki KCK’lıların serbest bırakılmasının önünü açacak düzenlemelerin bu pakette olmayacağı zaten biliniyordu. İkincisi ise, İmralı açısından özerklik ve statüye giden yolun en önemli adımlarından biri sayılan idari düzenlemelerin anahtarı durumundaki Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Şartı’na Ankara’nın koyduğu çekincelerin kaldırılması yolunda bir adım atılmaması.
Kürtler açısından bu eksikliklerin yanına Kürtçenin kamu hizmetlerinde kullanımına ilişkin düzenlemeyi de koyabiliriz, ancak tıpkı x, q ve w’ya özgürlükte olduğu gibi fiili bir durumun idari düzenlemeye kavuşturulması anlamına gelir ki anadilde eğitim konusunun yanında teferruat olarak kalacaktır.

Çözüme katkı
Pakette yer alan düzenlemelerin aslında büyük çoğunluğu Kürt siyaseti ve Kürt seçmeni açısından önem taşıyor. Örneğin, üç seçim sisteminden yüzde 5 barajlı daraltılmış bölge sistemi BDP’nin daha çok milletvekili çıkarabilmesi anlamına geliyor. Ancak yüzde 10 barajı kalacaksa, yüzde 7 bandında seyreden ve seçimlere bağımsız adaylarla girmek zorunda kalacak olan BDP’ye Hazine yardımı vaat etmenin de bir anlamı kalmıyor.
Pakette yer alan; siyasi partilere üyelikteki engellerin kaldırılması, seçimlerde ve ön seçimlerde farklı dil ve lehçelerde propaganda olanağı getirilmesi, nefret ve ayrımcılık suçlarında cezaların artırılması Kürtleri yakından ilgilendiriyor.
Klavyelere özgürlük, ilkokullarda öğrenci andının kaldırılması ve nihayet özel okullarda Kürtçe eğitimin olanaklı kılınması ise, doğrudan çözüm sürecinin selametini amaçlıyor. Dün Başbakan tarafından açıklanan demokratikleşme paketi, önümüzdeki günler ve haftalar boyu çok yönlü olarak tartışılacak. En çok da Kürtler arasında.
Kürt siyaseti, demokrasiyi somut bir paket üzerinden tartışmayalı epey olmuştu.
Bu fırsatın nasıl değerlendirileceğini hep beraber göreceğiz.