Ak Parti bugün 5. Olağan Büyük Kongresi’ni yapacak.
Olağan olmasına karşın hem Ak Parti’nin kendi evindeki tartışmalar hem de Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu çetin dönem nedeniyle olağanüstü bir kongreye tanıklık edeceğiz.
Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun işi zor.
Kongrede son viraja girilirken kamuoyuna yansıyan haberler malum.
Merkezinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın en güvendiği isimlerin başında yer alan, başdanışmanı Binali Yıldırım’ın bulunduğu bir iç sarsıntının yaşandığı ortaya çıktı.
Bir genel başkanlık mücadelesine varmayan, şimdilik sadece parti üst yönetiminin şekillenmesiyle sınırlı kalacak olan krizin 1 Kasım seçiminden çıkacak sonuca göre çok daha ciddi gelişmelere gebe olduğunu söylemek kehanet olmaz.
Bu noktada Davutoğlu açısından görünen manzaraya dikkat çekmek gerekiyor.
Tayyip Erdoğan gibi güçlü bir liderin ardından koltuğu devralmanın yarattığı baskıyı taşırken, genel başkan olduktan 10 ay sonra genel seçimle yüzleşen, ardından koalisyon süreçlerini yöneten ve şu dönemde tek önceliği Başbakan olarak terörle mücadele stratejisini yürütmek olması gereken bir Davutoğlu var.
Böyle bir konjonktürde bugün toplanacak kongreden güçlenerek çıkmayı ve 1 Kasım seçimlerine çok iddialı gitmeyi hedefleyen bir genel başkan için son 72 saatte yaşananlar hiç de kolaylaştırıcı değil.
Mevcut tablo, Beştepe ve Ak Parti cephesinde bugünkü kongre için neredeyse slogan haline gelen, “fabrika ayarlarına dönme” meselesinin farklı pencerelerden okunduğunu gösteriyor.
Makineyi iki ayrı ayarla çalıştırabilmek mümkün olmadığına göre ya bu krizden mükemmel bir sentez çıkarmak gerekiyor ya da bazı dişliler kırılacak ve yeni bir makine gerekecek.
1 Kasım seçimlerinin sonuçları bu açıdan hayati önemde.
Davuoğlu’nun bugün kongrede yapacağı, merakla beklenen konuşmanın da kaçınılmaz olarak önüne geçen son gelişmenin Ak Parti’yi 1 Kasım seçimlerine hazırlayacak üst yönetimi nasıl şekillendireceğine hep birlikte tanık olacağız.
Ak Parti öyle ya da böyle fabrika ayarlarına dönmeye çalışırken CHP cephesinden yansıyan strateji değişikliği de önemli.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 7 Haziran seçimlerinin ardından izlediği tutumun farklı versiyonlarla devam edegeldiği bir süreçten geçiyoruz.
Uzlaşma kültürünün yerleşmesi ve bunun bir koalisyon hükümetiyle sonuçlanması için açık destek veren, bu süreçte hiçbir partiye sırtını dönmeyen Kılıçdaroğlu’nun 30 Ağustos törenlerinde Davutoğlu ile birlikte yansıttığı görüntü hafızalarda.
Dağlıca saldırısının ardından başta Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar olmak üzere devlet mekanizmasının bütün noktalarıyla temas kuran Kılıçdaroğlu, Başbakan Davutoğlu’nu ziyaret ederek önemli bir çıkış yaptı.
Bölgeye heyetler gönderen CHP yönetiminden ve sözcülerinden olayları tahrik edecek ya da kaşıyacak açıklama duymadık.
Parti genel merkez binası saldırıya uğradığında HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı da arayan Kılıçdaroğlu’nun son olarak sokağı karıştırmaya çalışanlara dönük sağduyu çağrıları dikkatle not edildi.
Uzunca bir süredir devam eden bu politikanın 1 Kasım seçimlerinde CHP’nin oy hanesine çentikler atmasını beklemek yanlış olmaz.
Özetle, Ak Parti bugünkü kongresiyle fabrika ayarlarına dönmeye çalışırken, CHP ise sıfırdan fabrika ayarı yapıyor.