Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kürt kardeşim daha ‘le, le, le’ diyecek

Milliyet Gazetesi’nden Serpil Çevikcan ve Şükrü Andaç, Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk ile uzun süre sohbet etti.

Kızıltepe Belediye Başkanlığı toplantı salonunda, tarafımıza yöneltilen, “Biz basını iyi biliriz” tepkisine, “Bizi başka gazetelerle karıştırmayın” cevabını vermek hepimizi epey yormuştu.
Bu yorgunluğu bir yerde atmak gerekiyordu ki zaten Kasrı Kanco’ya doğru yola çıkmıştık.
Oralara çok gittim. Kasrı Kanco deyip geçilemeyeceğini bilenlerdenim.
Cömertlik, konukseverlik, geleneksellik, kayıp, acı, yenilmişlik, tarih, direniş, hesaplaşma ve el sıkışmanın hepsinden biraz vardır Kasrı Kanco’da. Yani soyadı Türk olan Kürt’ün evi.

‘Gerçekçi olmalıyız’
Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk ile yakınları Milliyet yazarlarını çok iyi ağırladı.
Yemekten önce Türk’le biraz sohbet ettik. Süreçten umutlu, ancak çok temkinliydi. Çünkü daha yolun çok başındaydık.
“Rehabilitasyondan tutun, Irak’ta mı kalacaklar, buraya mı gelecekler? Bu işi istemeyen kesimler nasıl ikna edilecek? Daha çok şey tartışılacak” dedi ve fıkrayı patlattı:
“Bir Kürt bir Laz’la yolda gidiyor. Diyor ki, ‘Yahu ikimiz de yürüyoruz, yoruluyoruz. Birbirimizin sırtına binelim’. Önce Kürt, ‘Sen sırtıma bin, ben taşıyayım seni’ diyor. Laz biniyor, Lazca bir türkü söyleyip bitiriyor. Bu sefer Kürt biniyor Laz’ın sırtına, başlıyor ‘lo lo lo’ diye türkü söylemeye. Uzayınca Laz diyor ki, ‘Yahu daha bitmedi mi?’ Kürt cevap veriyor: ‘Bu lo, lo’dur. Bunun daha le le’si var.’”
Türk, “Daha işin başındayız. Bu işin yönetilmesi kolay değildir. Eleştiriyoruz ama hükümetin de ne kadar zorluklarla karşı karşıya olduğunu görüyoruz. Gerçekçi bir yaklaşım sergilemek zorundayız. Bütün hassasiyetleri göz önünde tutmamız lazım. Ama kimseyi de kimsenin hassasiyetine kurban etmemek gerekir” dedi.
Türk’e göre güven duygusu yükseldikçe iniş-çıkışlar azalacak:
“Hükümetin yürüttüğü süreçte de PKK’nın attığı adımlarda da karşılıklı bir ciddiyet görüldü. Bu nedenle üslup da yumuşak. Toplumun büyük bölümü bu işe karşı değil. Meclis’te odama hep bahçe bölümünden gidip gelirim. Karşılaştığım Yozgatlı da Tokatlı da yolumu kesiyor, ‘Başkanım ne olursunuz bu kanı durdurun’ diyor. Çatışmasız süreç görüldükçe destek artacak.”
Türk, umutların kırılmaması gerektiğini ısrarla söylerken, süreçteki tehlikeye dikkati çekti:
“Mazallah ters bir şey olursa ben yeni bir çatışmanın PKK ile askerler arasında olacağını da sanmıyorum. Çok farklı boyutlara çıkabilir. Halklar arasında bir şeye dönüşebilir. Umutlar kırılırsa daha büyük tehlikeler var.”

‘Beklentiler karşılanmalı’
BDP ve DTK, bölge toplantılarına, mitinglere hazırlanıyor. Türk’e, “amaç ne” diye sorduk. Şu yanıtı verdi:
“Sürece destek isteyeceğiz ama farklı mesajlarımızı da vereceğiz. Halkın beklentilerini savunamazsak perişan oluruz. Nasıl hükümet, zaman zaman farklı kesimlere mesaj vermek ihtiyacı duyuyor, halk da bizim gözümüzün içine bakıyor. Bugüne kadar olması gereken hak ve özgürlüklerin artık herkes tarafından kabulü ve Türkiye’nin gerçekten demokrasinin kalesi olabilecek bir noktaya gelmesi gerekiyor. Dikkat ederseniz süreç uçlardan başlamadı. Uçlardan başlarsak toplumda bu işin karşılığı olmaz. Ama beklentiler var. Kürtler eski hayatını yaşayacaksa buna barış denilmez.”
Türk’ün mesajı açık. Kürtlerin beklentilerinin karşılandığı bir barış.
Kızıltepe Belediyesi’nin toplantı salonunda, Öcalan’ın özgürleştirilmesi, Kürdistan eyaleti, PKK çatısı altında partileşme gibi talepler de sıralanıyordu.
Benim Kürt kardeşim “lo, lo, lo”dan sonra daha “le, le, le” diyecek...