Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye’nin El Bab’dan sonraki hedefinin Münbiç olduğunu tekrarlayan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, “Münbiç’e gittiğimiz zaman karşılaşırsak YPG’yi vuracağımızı ifade ettik... Hassas noktamız YPG’dir” dedi

Münbiç’te  karşılaşırsak YPG’yi vururuz


Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, kritik Almanya temaslarının ardından dün Ankara’da medya kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi. Çavuşoğlu’nun açıklamaları şöyle:
İŞİN MERKEZİNDEYİZ: (ABD-Rusya ve Türkiye Genelkurmay başkanlarının buluşması... Türkiye yaptığı hamlelerle Suriye konusunda işin tam merkezinde olmuştur artık. Bu süreci Rusya ile gerçekleştirdik. Biz Körfez ülkelerini de temsil etmiş olduk. BM’nin Astana’ya katılmasını biz sağladık. AB’yi de bilgilendirdik. Kapsayıcı tutumuzu da herkes gördü. Biz AB’ye sizi dışlamıyoruz, sizi de adam yerine koyuyoruz. İran’ı da bu sürece dahil ettik. ABD’yi de işin içinde tuttuk. Başta DEAŞ olmak üzere terörle mücadelede herkesle işbirliği yapacağımızı söyledik. Eski kutuplaşmalara gidip o olsun bu olsun demeye gerek yok. 65 ülke var, bazıları sadece olmak için var. Genelkurmay başkanlarının da bir araya gelmesi semboliktir, anlamlıdır. Kazaların, çatışmaların olmaması için tedbirler gerekiyor. Anlık bilgi paylaşımı şarttır.
İNCİRLİK, RADİKAL SORU: (ABD, YPG ile hareket ederse, İncirlik’i kullanabilecek mi?) Rus ve Türk askerleri birlikte çalışıyorlar. Ortak adımlar atıldı bir daha kaza olmasın diye. Münbiç’teki yol sınır olarak belirlendi. Ortak koordinasyon mekanizması ve bilgilendirme mekanizması kuruldu. İncirlik sorusu radikal bir soru, cevabı da radikal kararlar gerektirir. Dışişleri Bakanı olarak buna ben karar veremem.
ABD’NİN KAFASI KARIŞIK: (ABD’nin Rakka kararı) Henüz verilmiş bir karar yok, ABD’nin kafası karışık, değişik gruplar var. Farklı görüşler oluyor. Askerler içinde de bazen farklı görüşler oluyor. İki cumhurbaşkanı, başkan görüştüler, telefonda. Daha sonra Dunford geldi. Pence ile Sayın Başbakan’ın görüşmesi oldu. Ara ara YPG katılsa ya da geri çekilse gibi sorular da oldu. Biz YPG’nin oralara giderse kalmaya çalışacağını ve büyük bir risk olduğunu muhataplarımıza anlatmaya çalıştık.
MESELE ABD-TÜRKİYE ARASINDA: (Münbiç üzerinden verdiğimiz net mesajlara ABD ve Rusya’nın yanıtını nasıl değerlendirmek lazım?) Bu mesele Türkiye ile ABD arasındadır. Rusya ile ABD arasında bir mesele değil. YPG’nin Fırat’ın batısına geçmesinin ne kadar riskli olduğunu, karşı olduğumuzu söyledik. Obama, ‘immediately’ (hemen) kelimesini kullanarak operasyon biter bitmez Fırat’ın doğusuna geçeceğini söyledi. ABD bugüne kadar sözünde durmadı, duramadı. ABD’nin orada kuvvetleri var. Yeni değil.
HAYALLERE FIRSAT VERMEYECEĞİZ: Bizim için önemli unsur YPG’nin temizlenmesi, YPG Afrin’den doğuya doğru bir terör kantonu oluşturmak için geldi. YPG bir terör örgütü olarak daha fazla toprak elde etmek, genişlemek istiyor. Rakka’ya da o nedenle gitmek istiyor. YPG’nin DEAŞ diye bir problemi de yok. Fırsat olarak kullanıyor ve kendisine alan yaratıyor. Bu bölge tamamen YPG’den temizlenmelidir, o kanton oluşturma idealleri de sonlandırılmalıdır. Biz o hayallere de fırsat vermeyeceğimizi başından beri söyledik.
VURACAĞIMIZI İFADE ETTİK: (YPG Münbiç’ten çıkmama konusunda direnirse bizim politikamız ne olacak?) Bizim hedefimiz El Bab’dan sonra Münbiç’tir. Münbiç’e gittiğimiz zaman karşılaşırsak YPG’yi vuracağımızı ifade ettik. Rusya’nın iddiaları var. ABD reddediyor, mutabakatımız yok diyor. Ruslar, Münbiç’te veya başka bir yerde YPG’yi koruma, kollama faaliyetinde bulunursa bu bizim için sorun. Ama gittiği yerde YPG’yi temizlerse biz bunu destekleriz. Bu bizim için DEAŞ kadar hassas bir meseledir. Hassas noktamız YPG’dir. El Bab operasyonundan o anki ABD yönetimi rahatsız oldu. Şu anki farklı görüşlerin sebebi de Obama döneminde faaliyet gösteren ve YPG ile içli dışlı olan kişiler.
İRANLILARIN YÜZÜNE SÖYLÜYORUZ: İran’la da ikili ilişkilerimiz her zaman olduğu gibi. Kolay değil. İran’la ticaret yapmak da zor. Siyaset yapmak da zor. 8 saat müzakereden sonra gelen metin, vardığın mutabakattan çok farklı. İlişkilerimizi hep iyi götürmek istiyoruz. İlkeli pozisyonlar sergiliyoruz. Ortadoğu politikalarını desteklemediğimizi İranlıların yüzüne söylüyoruz. Suriye’deki rolünü küçümsemiyoruz, ateşkese riayet edilmesi için İran’ın daha kararlı davranmsaı gerekiyor. İran neyi garanti ediyor?
HER ŞARTTA KARŞI OLURUZ: (Münbiç, YPG’den alınıp Esad rejimine devredilirse, Suriye’de federal yapı öngörülürse Türkiye’nin tavrı ne olur?) Varsayımlar üzerine senaryolar yazamayız. YPG ve PKK’ya karşıyız. Şu anda Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi ile iyi ilişkilerimiz var ama Irak’ın toprak bütünlüğünü de savunuyoruz. Suriye topraklarının tamamının işbaşına gelecek yönetime ait olması lazım. Biz her şartta bir yerin PKK ve YPG’ye ait olmasına karşı oluruz.
ABD’NİN BİZE KARŞI GÜÇ OLUŞUMUNA GİRMEMESİ LAZIM: (ABD’li deniz piyadelerinin Suriye’ye sıcak bölgeye aktarıldığına dair haberler geldi.) Benim şu anda haberim yok. Şunu söylemeye çalışıyorsanız, Amerikalılar bize karşı mı diye Amerikalıların bize karşı bir güç oluşumu çabası içine girmesi zaten mümkün değil.
Olmaması lazım. İki müttefik herhalde terör örgütlerini değil, birbirini tercih edecektir.

Almanya Yönetimine ‘nazisiniz’ demiyoruz, uygulamalara diyoruz

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Almanya ile yaşanan gerginliğe
ilişkin olarak da şunları söyledi:
ALMAN POLİSİ VE İSTİHBARATI ENGELLİYOR: (Almanya’daydınız, mevkidaşınız çok zorlu geçtiğini söyledi. Neden zorlu?) Gabriel (Alman Dışişleri Bakanı) benim otelime geldi. Zor konular gündeme geldi anlamında söylüyorlardır. Birincisi Almanya’nın bakanların ben dahil, toplantılarını engellemeye çalışmasının demokratik olmadığını söyledik. Doğrudan Alman istihbaratının ve polisinin organize bir şekilde bunları engellediğini söyledim. Her türlü baskıyı yapıyorlar. Polis yapıyor, istihbarat geliyor yapıyor... Türkiye’deki seçimlerde sizin taraf tutmamanız gerekiyor. Siz bizim referandumumuza karışıyorsunuz. Köln Belediyesi, Türkiye, Cumhurbaşkanımız aleyhine bir toplantıya ev sahipliği yapıyor. Şu andaki baskı organize şekilde devlet kurumları tarafından yapılıyor. Örneklerini de verdim.
YÖNETİM DEĞİL, UYGULAMALAR NAZİ DÖNEMİ UYGULAMASI: Türkiye’nin Almanya’ya yönelik bugüne kadar hasmane bir politikası oldu mu? Ama sizin var. En çok Nazi dönemine benziyor denilmesi çok ağırlarına gitmiş, çok takılmışlar. Şu anki yönetime biz ‘Nazisiniz’ demiyoruz. Dememiz de mümkün değil. Uygulamalara Nazi dönemi uygulaması diyoruz. Onlar ama her gün Cumhurbaşkanımıza diktatör diyor. Nihat Zeybekçi bakanımıza tasmalı köpeği demiş. Bu kabul edilebilir bir şey mi? Bu basın özgürlüğü mü? Nazi dönemine kadar Almanya’da böyle uygulamalar görülmedi. Dolayısıyla bize o dönemi hatırlatıyor. Esasen Avrupa’daki genel durum, tablo, bize İkinci Dünya Savaşı öncesini hatırlatıyor. Mesela Vilders’ın İslama karşı yaptıklarından ne farkı var. Vilders,
bir Nazidir, ondan farkı yok.
30 PROGRAMLIK LİSTE VERDİK: (Sayın Cumhurbaşkanı’na yönelik bir engellemeleri olmayacak herhalde değil mi?) Bundan sonra hangi arkadaşımız, nerede ne toplantı yapacak onun listesini de verdik. 30 programlık. Yani bize mazeret falan söylemeyin, bunlar tekrar edilmesin dedik. Merkel de söyledi. Bize önceden programları verin, sorun çıkmasın dedi. Biz de verdik.
TELEFON AÇSALAR GİTMEZDİM: Hollanda da aynı şekilde Vilders’ın kuyruğuna yapışmış gidiyor. Hollanda şunu yapsaydı, bana telefon açıp; ‘bizim bir seçimimiz var, bu seçimden önce de bu adam tam bizimle başabaş, gelmeniz bu adamın ekmeğine yağ sürer. Seçim sonrasına bırakın’ deseydi ben tereddüt etmeden olur derdim. Biz dostun ricasını kırmayız... Seçimden sonra da benim gelmeme karşıysan beni hiç kimse durduramaz. Gider toplantımı yaparım.
İLGİ ARTTI: Avrupa’nın bu
uygulamalarından sonra yurtdışındaki vatandaşlarımızın referanduma ilgisi arttı. Vatandaşların demokratik hakkını kullanmasını engellemek bu defa yüzde 100 Nazicilik olur. Böyle bir şeyi istemiyoruz. Seçimde oy kullanması engellenirse demokrasinin temeline dinamit koymuş olursun. Olursa da artık her şeyin sonu olur.
KAYBETMEK DE İSTEMİYORLAR, GÜÇLÜ OLMAMIZI DA: Türkiye elindeki gücü Avrupa’nın aleyhine kullanmayacağını dosta düşmana göstermiştir. Esas mesele genel kıskançlık, Türkiye’nin bağımsız politika izlemesi, başka yönlere gitmesi. Şu anda Türkiye’yi kaybetmek de istemiyorlar. Bu kadar özgür ve bağımsız, güçlü olmasını da istemiyorlar. Münih’te böyle bir görüşme yaptık.