Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Meclis, dün siyasi partilerin grup toplantılarının havası açısından özel bir gün yaşadı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, grup toplantısında, Soma faciasında kriz yönetiminin başında yer alan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’a teşekkür etmesi önemliydi.
Ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında, madende can veren 301 işçinin isimlerini tek tek okudu ve başka hiçbir konuya girmeden, “Hakkınızı aramak namus borcumuzdur” cümlesiyle toplantıyı bitirdi.
CHP lideri ile bu toplantının ardından sohbet olanağı bulduk.
“Gerçekten böyle bir olayın üzerine bugün bir şey söylenmezdi. Çünkü sözün bittiği yerdeyiz. 301 kişi hayatını kaybetmiş, ne söyleyeceksiniz? Birilerinin çıkıp bu ülkenin insanlarından özür dilemesi lazım. Özrü bile fazla görüyorlar. Gerek görmüyorlar. Çünkü insanı insan olarak görmüyorlar” dedi.

‘Ortada mizansen var’
CHP’nin özel bir ekiple yerinde olayı takip ettiğini, ailelerle görüşmelerin sürdüğünü, davanın yakından izlendiğini belirten Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Ortada bir mizansen var. 300’ü aşkın işçinin öldüğü bir olayı taksirli suç kapsamına sokamazsınız. Ortaya her gün yeni deliller çıkıyor. 301 kişinin kanı, bu soruşturmayı yürüten savcının önündedir. Bunu sıradan bir trafik kazası gibi algılayıp bu kapsamda bir soruşturma yürütülüyorsa bu 301 kişinin anısına hakarettir her şeyden önce. Dava sürecini sonuna kadar izleyeceğiz. Bizim orada ayrıca hukukçu milletvekillerimiz de var. Her türlü hukuk desteğini de sağlayacağız ailelere.”

‘Önce özür dilemeli’
CHP liderine, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in Cumhuriyet gazetesine yaptığı açıklamaları sorduk. Maden ocakları, ruhsatları ve işleyişinin Enerji Bakanlığı’na bağlı olduğunu vurgulayan Çelik, “Ben, kömür madenleri kapatılmalı diyorum” ifadesini kullanmıştı. Kılıçdaroğlu, bu sözleri şöyle değerlendirdi:
“O açıklama yetmez. Kapatma kararını verecek olan O. Veya Enerji Bakanı. ‘Kapatılması gerekir’ deyip hâlâ o madenler açıksa o zaman o görevden ayrılması lazım. Şimdi karşılıklı topu birbirlerine atmaya başladılar. ‘Enerji Bakanı sorumlu’ diyor. Enerji Bakanı da, ‘Çalışma Bakanı sorumlu’ diyor. İki bakanın da sorumluluğu var. Ve şu ana kadar Recep Tayyip Erdoğan, Türk halkından özür dilememiştir. Bizim tarihimizde ilk kez bir Başbakan’ın vatandaşını tokatlaması. Arkadaşlara söyledim, Genel Kurul’da dile getirecekler. Eğer Başbakan gelip rahatlıkla Genel Kurul’da Bakanlar Kurulu sırasında oturmak istiyorsa önce vatandaştan özür dileyecek, sonra oraya gelecek.”
‘Kuzu partisi verdiler’
Kılıçdaroğlu, Faruk Çelik’in, “Orası taşeron olmuş, biz taşerona karşıyız, bize, ‘taşeron yok’ diyorlar, her galeriyi ayrı taşeron yapmışlar, buraya dozer girmiş” sözlerine ise şöyle tepki gösterdi:
“İyi de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın düzenlediği denetim tutanakları yayınlandı. ‘Gittik, hiçbir şey yok, her şey düzgündür’ diye. Orada işçiler bize şunu söylediler: ‘Buraya denetime gelenler karşı binayı, tepedeki binayı gösteriyorlardı. Orada oturup kuzu partisi verip, tutanakları tutuyorlardı’ diye. Kaç müfettiş acaba madene indi? Madene inselerdi bu tablo çıkmazdı ortaya. Ve biz oraya birinci gün gittiğimizde Enerji Bakanı, gazetecilerin önünde firmanın lehine konuştu. ‘Çok iyi bir firmadır, eksiklikleri giderilmiştir’ dedi. Dönüp sormak gerekiyor. Bu açıklamayı hangi gerekçeye dayandırdınız siz? Bir de şu var. Bu işin bir siyasi sorumlusu vardır. Kimdir siyasi sorumlu? Siyasi sorumlu, ülkeyi yönetenlerdir. Siyasi sorumluluktan hiç kimse kaçamaz. Burası üçüncü sınıf demokrasinin olduğu bir ülke olmamalıdır. Dünyayı örnek alsınlar. O ülkelerde böyle bir olay yaşandığında bakanlar başbakanlar ne yapıyor diye. Güney Kore örneği gibi.”
Kılıçdaroğlu, iki bakanın istifasıyla da sorumluluğun ortadan kalkmayacağını belirterek, Başbakan Erdoğan’ı işaret etti.

Liderlerle görüşme
CHP lideri bugün, cumhurbaşkanı adayını belirlemek üzere STK’larla istişare turlarına başlıyor. İlk durağı TESK.
“Ne mesaj vereceksiniz” sorusunu, şöyle yanıtladı:
“Onlara şunu soracağım? Nasıl bir cumhurbaşkanı istiyorsunuz? Bekledikleri cumhurbaşkanının nitelikleri ne olmalı? Eğer isim bazında seslendirme yaparlarsa onu da saygıyla karşılayacağız.”
Kılıçdaroğlu’nun istişare turunun sivil toplum ve meslek kuruluşlarıyla sınırlı kalmayacağını da öğrendik. Siyasi partilerin liderleriyle de görüşeceğini belirten Kılıçdaroğlu, “Meclis’te grubu olan ve olmayan siyasi partilerin liderleri ile görüşeceğim. AKP’nin genel başkanının kendisi aday zaten. Ne görüşeceğiz ki onunla? Ama Saadet Partisi’yle de MHP’yle de BBP, HDP hepsiyle görüşeceğim. Sonuçta bu ülkenin insanları cumhurbaşkanı için oy kullanacaklar” dedi.
CHP lideri, “Bu görüşmelerde neyi belirlemeye çalışacaksınız? Kendi adayınızı mı, yoksa ortak bir zemin oluşturmaya mı çalışacaksınız” sorumuza ise, “İkisi de olacak. Hem, ‘Cumhurbaşkanlığı seçimindeki ortak değerlerde bir uzlaşma sağlayabilir miyiz’i anlamaya çalışacağız. Nasıl bir cumhurbaşkanı istiyor STK’lar, bunu anlayacağız. Biz, bu nitelikleri alabilirsek ona uygun cumhurbaşkanı adayımızı kamuoyunun önüne çıkarabiliriz” yanıtını verdi.

3 isim isteyecek
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 9. ve 10. cumhurbaşkanlarıyla görüşmesini, “Saygı duymak lazım” diye değerlendiren Kılıçdaroğlu, “Bizim o isimlerle görüşme planımız yok” dedi.
CHP lideri, “Görüşmelerimizde biz, ‘illa bir isim verin’ demeyeceğiz. Çerçeveyi ortaya net koymamız lazım. Nasıl bir cumhurbaşkanı seçmeliyiz? Bu görüşmelerden sonra oturup kararımızı vereceğiz. Yarın (bugün) milletvekilleriyle konuşacağım, kapalı grup toplantısında. Onların görüşlerini alacağım” ifadelerini kullandı. “Milletvekillerine, ‘Kendi adayınızı belirten 3 isim yazın’ mı diyeceksiniz” sorusuna, “Olabilir” yanıtını verdi.