Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasındaki ilişkinin, 2014 yolunda, kardeşlik hukukunu zedeleyen bir seyir izlediği yolundaki tartışmalar sürüyor.
Bunda, Erdoğan’ın, “devlette çift başlılık olmaz” açıklaması ile, Gül’ün, bu açıklamanın dumanı tüterken yaptığı, üslup farkı değerlendirmesinin rolü büyük.
Erdoğan’ın Türk tipi ilk başkan olmayı hedeflediği 2014’e giderken bu tartışmanın ateşi zaman zaman yükselecek.
Ancak, “Gül ile Erdoğan arasında açıktan çatışmaya giden bir süreç var” iddiasını güçlendirmek için her gündem maddesinden buna uygun bir malzeme çıkarma çabasına da dikkati çekmek gerekiyor.
Konu malum.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dün İstanbul’a geldi. Temaslarının tamamını İstanbul’da gerçekleştirdi. Masanın bir yanında Putin, diğer yanında Başbakan Erdoğan vardı.
Tartışma Putin Türkiye’ye ayak basmadan başladı.
Program neden Cumhurbaşkanı Gül’ün ağırlamasına dönük hazırlanmamıştı? Putin, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı ile neden görüşmeyecekti? Bunun böyle olmasını Başbakan Erdoğan mı istemişti?
Rusya kaynaklı kimi haberler, Erdoğan’ın, toplantının İstanbul’da olmasını özellikle istediği yönündeydi. Bu nedenle Putin’in, Ankara’daki Gül ile sadece telefon görüşmesi yapacağı basına yansımıştı.
Kısacası Putin’in, ziyaretini Erdoğan’la sınırlı tutmasının altında aranan neden belli.

Aliyev örneği
Peki bu soruların Ankara’dan, Çankaya Köşkü cephesinden yanıtları neler?
Her şeyden önce Putin’in ziyareti, resmi bir devlet ziyareti değil. Hükümetler arası bir çalışma ziyareti. Putin, Türkiye ile Rusya arasında Üst Düzey İşbirliği Konseyi toplantısına, Erdoğan’la birlikte başkanlık etmek için İstanbul’a geldi.
Resmi bir ziyaret olmadığı için Cumhurbaşkanı ile görüşme bir zorunluluk değil. Ayrıca, aldığımız bilgilere göre aylar öncesinden başlayan programlamalar da bu çerçevede yapıldı. Yani, Gül ile yüz yüze bir görüşme planlanmadı.
Köşk kaynakları, buna benzer ziyaretlerin geçmişte yapıldığını da vurguluyor. Örneğin, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, iki ülke arasında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısı için İzmir’e gelmiş ve yine masanın diğer tarafında Erdoğan oturmuştu. O ziyaret de tıpkı Putin’in ziyareti gibi bir ziyaretti.
Kaynaklar, Putin’in ziyaret çerçevesinin devletin yerleşik kuralları ve protokollerine aykırı bir unsur taşımadığını belirtiyor.

Köşk rahatsız değil
Türkiye ile Rusya arasındaki Üst Düzey İşbirliği Konseyi toplantısının temeli Gül’ün 2009’da, Moskova’ya ziyareti sırasında imzalanan protokollere dayanıyor. Yapılan anlaşmaya göre, toplantılara başkanlık edecek isimler belli. Türk tarafında Başbakan, Rusya tarafında Devlet Başkanı.
Kaynaklar, ziyaretin niteliğinin, çerçevesinin ve programının baştan belli olduğunu vurguluyor.
Bu çerçevede, Çankaya Köşkü’nün bir “rahatsızlık” duymadığı belirtiliyor.
Putin’in belindeki ciddi rahatsızlık da, Türkiye ziyaretini tek merkezli ve kısa tutmasının gerekçelerinden biri olarak dile getiriliyor.
15 Ekim olarak planlanan ancak Suriye konusunda art arda patlak veren krizler nedeniyle dün gerçekleşen gezinin önemi ortada.
Türkiye-Suriye sınırına Patriotların yerleştirilmesine sayılı günler var.
Üstelik Türkiye ile Rusya’nın işbirliği alanları, sırt sırta dönülemeyecek kadar geniş.
Bu ortamda, Erdoğan’ın, Putin-Gül görüşmesini protokol oyunları ile engellemeye çalıştığını mı düşüneceğiz? Ya da Cumhurbaşkanı Gül’ün, bu kadar kritik bir ziyareti, “kiminle görüştü” noktasına hapsedeceğini mi?
Yoksa Putin’in, Suriye konusunda “dünyayla hareket etmeyi” telkin eden Cumhurbaşkanı Gül’le yüz yüze görüşmesini özellikle engelleyecek bir programa olur verdiğini mi?