DSPden ikinci kez belediye başkanı seçilen Prof. Yılmaz Büyükerşen; Porsuk Çayını temizliyor, üzerindeki köprüleri ve kentin bitki örtüsünü yeniliyor. Hükümet kadro verirse hastaneyi de açacak...Eskişehirin namı, Büyükerşenin Anadolu Üniversitesi (A.Ü.) rektörü olduğu dönemde kurduğu Osman Gazi Üniversitesiyle (O.G.Ü.) ve 40 bin öğrencisiyle yürüyor. A.Ü. Açıköğretim Fakültesinin 600 bin öğrencisi de bu potansiyele eklendiğinde, Anadoluya örnek bir üniversite şehri. Öğrenci ekonomisi kente, her yıl 100 trilyon lira kaynak aktarıyor. Sanayi ne durumda?Anadoluda ilk organize sanayi bölgesini Eskişehirde kuran, ulusal sanayi vizyonunu Anadoluya taşıyan Mümtaz Zeytinoğlu, 1979da trafik kazasında hayatını kaybetti. Zeytinoğlundan önce kent aynı dramı, Kılıçoğlu Kiremitin sahiplerinde yaşamıştı. Kılıçoğlunun kurucusu Sabri Kılıçoğlunun ölümünden sonra işlerin başına geçen oğlu Yalçın Bey de 1970lerin başında 33 yaşında trafik kazasında ölmüştü. Kardeşinin vefatından iki yıl sonra Sabri Beyin kızı Ergin Polatkan da eşi Hüseyin Polatkanla aynı kaderi paylaştı. Zeytinoğlu ailesi son darbeyi bankası TMSFye geçerek aldı. Kılıçoğlu Kiremit ise, hisselerini damatları Savaş Özaydemirin satın
Kamuoyuna "10 milyon dolarlık ihaleyi, 25 milyon dolara yapmışlar" cümleleri ile yansıyan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaşın önceki yönetime ilişkin eleştirisini, hafızanızdan silmeye, yerine yeni bilgiler koymaya talibim.Topbaşın hafta başında bir gazeteye verdiği röportajda, Karaköy-Kabataş raylı sistemin kaynak israfı olduğu kayda geçiyor.Ardından medya konuyu ballandırıyor...Topbaşın selefi Ali Müfit Gürtuna gelişmeler üzerine aynı gazeteye gönderdiği açıklamasında,Topbaşın söylediği projenin 25e değil, 5 milyon dolara mal olduğunu belirtiyor.Oysa işin aslı, Topbaş gazeteciye Kabataş-Karaköy hattını değil, Kabataş- Taksim füniküler sistemini anlatıyor. Yazıda hatlar karışıyor, o nedenle rakamlar yerli yerine oturmuyor.Topbaşın ekibinin yaptığı çalışmaya göre; Kabataş - Taksim hattı, yapımı süren Taksim-Yenikapı metrosunun "uzantısı" olarak düşünülebilirdi. Trafiği, Taksim -Levent arasındaki metronun, Taksim kapısından bir giriş açıp, Kabataşa yönlendirmek mümkündü.Taksim - Unkapanı ve Unkapanı - Yenikapı hattını, Yüksel, Güriş, Reha ve Başyazıcıoğlu inşaat şirketlerinin oluşturduğu Anadolu Metro Ortak Girişim Grubu inşa ediyor. 2 ayrı ihalede yürüyen 7.5
Türk ihracatçıları Japonların Mansıza gösterdiği ilgiyi ürüne tahvil etmenin yolunu arıyor. Ayakkabı Sanayicileri Sektörel Dış Ticaret (ASD), Başbakan Tayyip Erdoğanın 11 Nisanda düzenlediği Japonya gezisini, bu iş için bir fırsat kabul etti. Hepsi o kadar. Çünkü ayakkabıcıların, Japonyada birlikte fotoğraf vermeyi planladıkları Mansız, aynı günlerde İtalyaya ameliyata gitti. İtalyada dört haftasını dolduran Mansız, halen Japonyaya dönmedi. Fındık ihracatçıları da Japonya pazarına açılmak için Mansıza yatırım yapmaktan söz ediyorlardı.Türkiyenin 350 milyon nüfuslu Japonyaya yaptığı ihracat 150 milyon dolar, ithalat ise 1.6 milyar dolar seviyelerinde. Oysa Japonyanın toplam ithalatı 350 milyar dolar. Türkiyenin Japon pazarındaki hedefi 1.5 milyar dolar!Mansızın Japonyada Türk ürünlerini tanıtmasının koşulları var mı?Uluslararası lobi şirketi Sunny Sideup, Mansızın reklam haklarını satın aldı. Öncelikle buradan vize almak gerekiyor. Ayrıca Mansızı satın alan Vissel Kobe futbol kulübünün yapısı da önem taşıyor. Vissel Kobe, Fortune dergisinin bu yıl açıklanan "40 yaşın altında 40 zengin" listesinde 2.2 milyar dolar servet ile 6. sırada yer alan Crimson Group Yönetim Kurulu Başkanı
İrlandanın başkenti Duplinde düzenlenen görkemli törenlerle AB ailesine, Kıbrıs Rum kesimi ve Maltanın yanı sıra, 10 yıl öncesinin demir perde ülkeleri katılınca yüzümüz düştü.AB, 10 yeni üyenin katılımıyla 25 ülkeli bir entegrasyon haline geldi.Türkiye, 1963 yılında tam üyelik başvurusunda bulunduğu ABden müzakere tarihi bile alamamanın burukluğu içinde. 1999da yapılan Helsinki Zirvesinde ABden aday statüsü alan Türkiyenin henüz, siyasi çoğrafyada kıta Avrupasının neresine düştüğüne bile karar verilebilmiş değil. Bu yıl Türkiye en buruk 1 Mayısı kutladı. 1995 yılında Avusturya, İsveç ve Finlandiyanın Avrupa Birliğine üyeliğini izlerken, bu kadar hüzünlenmemiştik. Yeni üye ülkelerden Kıbrıs Rum kesimi ve Malta 1990da, Polonya ve Macaristan 1994te, Litvanya, Slovakya, Letonya ve Estonya 1995te; Çek Cumhuriyeti ve Solvenya ise 1996da ABye üyelik başvurusunda bulunmuşlardı.Aday ülkeler içinde AB ile "Gümrük Birliği" anlaşması imzalayarak, özel statü elde eden Türkiye neden Dublinde yer alamadı?Bu soruya bir başka soruyla yanıt aramaya devam edelim.İşçiler, emekçiler 1977 yılında 33 göstericiyle birlikte kaybettiği Taksim Meydanına neden kavuşamadı? 8 - 14 yıl beklediler Tüm
Finans krizinin devre dışında bıraktığı Demirbank ve Kentbank, hukuk mücadelesini kazandı. Demirbank Fon tarafından İngiliz kökenli uluslararası finans kuruluşu HCBS banka satılmış, Kentbank da Bayındırbank bünyesine dahil edilmişti.Fiziki varlıklarının tümü TMSFye geçen Demirbank ve Kentbank için yeni bir süreç başlıyor. Bunun başında da Demirbankın sahibi Halit Cıngıllıoğlu ile Kentbankın sahibi Musafa Süzere yeniden bankacılık yapmanın yanı sıra, tabelalarını asma yetkisi geliyor.Cıngıllıoğlu, Demirbank üzerindeki tüm intifa haklarından vazgeçerek, tazminat yolunu kapıyor. Devlet ile alacak - verecek kavgasından kaçınıyor. Cıngıllıoğlu en son HSBCnin kiracı olarak kullandığı ve bombalanan Demirbank binasını almaya razıydı, ondan da feragat etti. Cıngıllıoğlunun kızı adına kurduğu yatırım bankası D Banka, mevduat toplama izni verilmesi belki de aileyi Türkiye içinde en kısa sürede sektöre döndürecek karar olacak. Türkiyenin en büyük 5. özel bankası Demirbank 6 Aralık 2000 tarihinde, 11. büyük bankası Kentbank ise 9 Temmuz 2001 tarihinde TMSFye alındı, her iki banka da dün itibariyle yeniden bankacılık yaşamına geri dönme özgürlüğünü elde etti. Kentbank süreci ise Süzere çok
Davet kitapçığını elime aldığımda, "600 adamla seyahat edecek kadar zengin miyiz?" diye sorarken buldum kendimi. Etrafımdaki gazeteci arkadaşlarım gibi TOBB üyesi işadamlarından da benzer kaygılar duydum. Günün sonunda benim gibi "İyi ki bugünü paylaştık" diyenlerin sayısı artıyordu. Alman bakanların deyimiyle "Köln, tek bir etkinlikle ilk kez altüst oldu!"Federal Almanya Başbakanı Gerhard Schröderin, Başbakan Tayyip Erdoğanla salona girdiğinde duyduğu alkış, konuşmasının rengini etkileyecek kadar sarsıcıydı. Kölndeki iki başbakanla açılan Türk - Alman Ticaret ve Sanayi Odasının (TD - IHK) toplantısında, salonu dolduran 250 medya mensubuna, 600 işadamına "Elimizden geleni ardımıza koymayız" diye seslendi Schröder."40 yıl boyunca hükümetin rengi ne olursa olsun, ön koşullar yerine gelirse sizi alacağız dediler. Ön koşullar yerine geldiyse, olmaz başka bir şey" sözleriyle Almanya kamuoyuna mesaj vermeyi de ihmal etmedi.Schröder, "Türkiyenin içinde olduğu bölgede istikrarın lafı edilebilir mi? Köktendinci olmayan İslamın Avrupa değerleriyle bağdaşması sağlandığında, bölgenin güvenliği açısından taşıyacağı önemi düşünelim" diyor. Türk - Alman Ticaret ve Sanayi Odasının kuruluş