Kanal 7nin sahibi Yeni Dünya İletişim AŞnin, 1993 - 1997 yıllarında yönetim kurulu üyeleri arasında, Saadet Partisi (SP) Genel Başkan Yardımcısı Recai Kutan da bulunuyordu. Siyasi dönemde hissesini "emanete" bırakmıştı. Kutanın avukatı Ünal Somuncuoğlunun, "Kanal 7deki hisseler hukuki ve ahlaki temele dayanmadan buharlaştı" gerekçesiyle açtığı dava, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüyor.SP uzun bir süre, Kutanın hisseleri üzerinden yürütülen pazarlıkla Kanal 7ye sahip olacağını düşündü. Fiyatta anlaşamadılar. Bunun üzerine SP, ulusal yayın frekansına sahip Yozgattaki Bayrak TVnin bağlı olduğu Anadolu İletişim şirketini 200 bin dolara satın aldı. SP Genel İdare Kurulu üyesi ve FP eski Trabzon milletvekili Şeref Malkoç, şirketin aynı zamanda yönetim kurulu başkanı. Bayrak TVnin adı, TV 5 olarak değişti. Bundan yaklaşık bir buçuk ay önce Ayazağadaki ANS Stüdyolarının yerinde yayına başladı. Türksat 2Adan yayın yapan TV 5, henüz 49 ilde sınırlı bir alanda izleniyor, kabloya geçmedi. Televizyonda 160 kişi çalışıyor.TV 5, 12 milyon dolar yatırım kararı aldı. Yayın yönetmeni, Yeni Şafak gazatesi köşe yazarlarından ve Bilgi Üniversitesi öğretim üyelerinden Yusuf Kaplan. 12 yıl
Davetlileri ağırlayan bu villa, AKPnin adım adım iktadara gelmesinin belki de baş kahramanı!1994 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri. Recep Tayyip Erdoğan yeni bir yüz. İmam Hatipli, çocuk yaşta başında takkesi ile alnı secdeye varmış bir Kasımpaşalı. Türkiye siyasi İslam korkusu içinde.Zapsu, TÜSİADda bir genç işadamı. Almanyada yüksek öğrenimini tamamlamış, köklü bir aileden, TÜSİAD toplantılarında, kimi üyelerin saçlarını dikleştiren demokrasi çıkışları yapıyor.Zapsu, daha o günlerde Erdoğanı evinde iş dünyası ile tanıştırıyor. 10 yıl önce, geçtiğimiz akşamın konukları kadar kalabalık olmuyor ev. Halit Narin, İshak Alaton, merhum Üzeyir Garih, Bülent Çorapcı gibi yakın dostlarını ikna edebiliyor.Zaman geçiyor, Tayyip Erdoğan hapse girip çıkıyor, bu kez de İstanbula başkan olacak Ali Müfit Gürtuna için destek isteme zamanı geliyor. Yine Zapsunun evi Erdoğanın hizmetine açılıyor. Erdoğan ile daha sonraki kritik dönemeçlerde aile dostu ve avukat Münci İncinin, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Bülent Eczacıbaşının evlerinde biraraya geliyor büyük patronlar.Bütün bu geçmişi hatırlatırcasına Zapsu gibi, AKP İstanbul İl Başkanı Mehmet Müezzenioğlu da, İstanbul
Paker bu röportajda, "Sosyetik fişlenme" olarak kamuoyuna yansıyan ve daha sonra Genelkurmay Başkanlığından yapılan açıklama ile "personel hatası" olarak yorumlanan olaylara tepki veriyor, "10 yıldır fişleniyorum" diyordu.Pakerin Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik eleştirilerinde kullandığı "öfkeli" üslup, TESEVin karnını ağrıttı! Bu tepkilerin somut ifadesi; TESEV kurucularından Eczacıbaşının, aynı kurumun Yönetim Kurulu Başkanı İshak Alatona yazdığı mektupta dile getirildi.Eczacıbaşının mektubuna önceki gün Alatondan, dün de Pakerden yanıt gitti.Eczacıbaşına bir yönlendirme olup olmadığını sordum..."Olmadı, üyelerden bazı eleştiriler ve tepkiler bana da geldi tabii" dedi.Eczacıbaşı söz konusu mektubunda şu ifadelere yer verdi: TESEV sözcüleri, bir araştırma sonucu olmayan görüşler ortaya atmamak konusunda azami dikkat göstermeli.TESEV eleştirilerinde yapıcı olmak zorunda. TESEVin eleştirileri; fikirleri ve politikaları hedef alır, kişileri ve kurumları hedef almaz.Hükümetin, TSKnın veya herhangi başka kurumumuzun politikaları konusunda saptanmış yanlışlıklar varsa, bunlar TESEV tarafından cesaretle ve yapıcı bir diyalog arayışı içinde dile getirilmelidir. Sözcünün Türkiyenin
Cumartesi günü Kazlıçeşmede İstanbula seslenecek olan Başbakan Tayyip Erdoğan, adayı Kadir Topbaşa oy isteyecek. Pazar akşamı ise AKP Veri Koordinatörü Cüneyt Zapsunun Alsit villalarındaki evi, patronlar kulübü TÜSİAD üyelerine açılacak. Ancak bu durum biraz şüpheli. Davetlilere evin krokileri gitti, davet mektubu henüz askıda!Nedenlerini anlatayım...Topbaş adaylığının açıklanmasıyla birlikte kurumsal kampanya yürüttü. Topbaş, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), İMKB, TÜROB, İTO ve İSO yöneticilerinin davetlisi olarak projelerini anlattı.Topbaş bunların dışında siyaset ile paranın birlikte şekillendiği "prestij mekânlardan" Büyük Kulüp, Moda Deniz Kulübü ve akademik çevrelerden ODTÜ mezunlarının da konuğu oldu.TÜSİAD ne yaptı? Hiçbir adayı dinlemedi, evde buluşuyor. O da Başbakanlık katının iradesiyle seçilmiş Zapsunun evinde... Zapsuyu siyasi kimliği, diğer TÜSİAD üyelerinden "ayrıcalıklı" bir yere koysa da, ev toplantısı Topbaş için cazip değil.Artık Başbakan Erdoğan mı, Zapsu mu, yoksa TÜSİAD mı bu tercihi kullandı bilemiyorum. Bildiğim, halen davet yerinin tartışılıyor olması...Topbaş; Ömer Sabancı, Mustafa Koç, Bülent Eczacıbaşı, Ferit Şahenk, Can Paker gibi büyük
Siemens A.G, dünyanın 5 kıtasında 417 bin çalışanı ile 95 milyar dolar ciro gerçekleştiriyor.Türkiyeye bu pastadan ne düşüyor?Son iki gündür "Yatırımcı Danışma Konseyi" toplantısı için Türkiyede bulunan 20 çokuluslu şirketin CEOsuna da benzer bir soru yöneltebiliriz:"Bugüne kadar Türkiyeye parmağınızın ucunu gösterdiniz, gövdenizi hareket ettirir misiniz?"Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Zafer İncecik, AKPnin "Türkiyenin partisi" olma başarısını sağladığını söylüyor.Yabancı sermayenin, siyasal İslam motifinin yüksek perdeden seslendirildiği "parti" algılamasından sıyrılması güç olmadı. Sistemin aktörleri ile AKPnin yan yana gelebilmesi onları tatmin etmeye yetti. Bu ne küçük bir adım, ne de yeterli bir uzlaşı...İncecik "sürdürülebilir istikrar" kavramı üzerinde duruyor. Görünenden öte gelecek vaat eden siyasal irade ile uyumlu toplumsal mutabakat.Tarihsel bir benzetme yapıyor:Osmanlı toplumunda kullar ve padişah vardı. Kullar padişahın malını koruyordu. Demokratik yönetimlerde devlet milletin malını korur. Türkiye işte bu geçişte sancı çekiyor.Yabancı sermayeye umut veren ise Meclisin ABye uyum yasalarını çıkarması...Türkiye Siemensi global şirketler ligine taşınmak
Bu bilgi beni hiç şaşırtmadı; hatta hazırlıklıydım diyebilirim. Ön sezilerim ve araştırmalarım sonucunda, Üzeyir Garih cinayetinden bugüne Yahudi cemaatine yönelik şiddet eylemlerinin üzerinin örtüldüğü görüşündeyim.Musevi cemaatinin üye olduğu İhtiyarlar Yardım Derneği üyesi Yasef Yahya cinayeti dosyasını, "bağlantılı gelişmeler olabilir" düşüncesiyle tutuyordum; açalım! Yakacıktaki Mason locasına yapılan baskında teröristlerin kullandığı silah, bundan 7 ay önce diş doktoru Yasef Yahya cinayetinde de kullanılmış! "İhtiyarlar Yardım Derneği" Başkanı Yaşar Natanın eceliyle ölümünden habersiz kişi veya kişiler, Yahyayı kendilerinin öldürdüğünü ileri sürerek, dernek üyelerinden 500 bin dolar ile 1 milyon euro arasında haraç pazarlığına girişiyorlar.Yahya cinayetinden sonra, (Soruşturmaları gözönüne alarak açık isimlerini yazmayacağım) Y.N, M.M.A, Z.T, Z.Ö ve J.K isimli Musevilik dinine mensup Türk vatandaşları, emniyete tehdit edildikleri yönünde ifade veriyorlar. Şahıslar polise verdikleri ifadelerinde, haraç vermedikleri takdirde Yahya gibi öldürülecekleri yönünde "0555.... 65 nolu telefondan" tehdit aldıklarını belirtiyorlar.Emniyet telefon kayıtlarından H.K isimli kadına
Belki nedenlerinden biri, TMB Yönetim Kurulu üyelerinden Adnan Çebinin bundan bir buçuk yıl önce açılan oteli Levent Mövenpickte basın toplantısı yapma isteğidir.Otelin Sudi Özkana satılmasıyla Mövenpick Maslaktan gitmişti, Levent ile Türkiyeye yeniden döndü.Çebi, 200 odalı Mövenpickin İstanbulda en fazla doluluk oranına ulaşan otel olduğunu söylüyor. Çebi, "Müşterilerimizin çoğu iş kadınları" diyor. Bu nedenle otelin odalarında kadınların can simidi naylon çorap bulunuyor.TMB Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemirden bir de özelleştirmesi öyküsü... İş dünyasının, sermayenin kalbi İstanbulda atar ve bu nedenle Türkiye İş Bankası bile Ankaradaki merkezini İstanbula taşıdı. Nedendir bilinmez, Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Ankara merkezlidir. Bir farklılık yaptılar, medya ile salı akşamı İstanbulda bir araya geldiler. Özdemirin şirketi Limak; Nurol ve Özaltının yüzde 29ar, 280 bin Tekel bayisinin yüzde 13 oranında ortak olduğu ortak girişim grubu, özelleştirmeden 292 milyon dolara Tekelin alkollü içecekler bölümünü almıştı.Özdemir, aynı özelleştirmeye Sabancı Grubunun 142 milyon dolar, Kent Grubunun ise 130 milyon dolar teklif verdiğini söylüyor. Tekelin depolarındaki stokların
Milliyet ekibi olarak geçen hafta; Trabzon, Rize, Giresun, Gümüşhane, Erzurum illerinde CNN - Türkün "seçim aracıhdaydık." Kimi yerde MHPnin, kiminde DYPnin, kimisinde ise CHPnin adayı parlıyor gibi gözükse de, halk da AKP ile aynı söylemi paylaşıyor:"İktidar partisine oy verelim ki, hizmetlerden yararlanalım..."AKP hükümeti Meclise Yerel Yönetimler Reform Tasarısını getiriyor.Yetkilerin merkezi idareden, yerel yönetimlere devrini öngören ve sivil toplum örgütlerinin de katılım ile ortaya bir çalışma çıkarıyor.Tasarı yasalaşırsa; İl Genel Meclisi ilin yönetiminde en yetkili karar organı olacak.ANAPın güçlü olduğu dönemde, kendisine oy vermediği için cezalandırdığı yollar, şehirler hatırlatılıyor adeta...Seçmene iktidar "nimetlerini" rüşvet gibi sunan AKP adayları, halktan yerel yönetimler reform tasarısını saklıyorlar. Hep yapılır, yine yapılıyor. "İktidar partisi adayına oy verin!" AKP adayları da halkın oyunu isterken aynı noktaya işaret ediyor. Yerel seçimlerin büyük bir kitle için korkulu rüyası, iki partinin Meclise girebildiği ortamda "muhalefetin etkisiz kalması."Muhalefet etme yetisi açısından siyasiler, halkın gerisinde kalıyor. Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın oğlunun