Papyonu protokol davetlerinde bile takmakta zorlanan siyaset arenasından, Antakya'daki mütevazı bir otel eğlencesine gidip gidip geliyorum. Sünni, Alevi, Katolik, Ortodoks "Antakyalı Türk aileleri" eşleri ve dostlarıyla sözlerin unutulmadığı bir saz akşamındalar.Nasıl ki Beyrut'u görmeden Ortadoğu meselesini anlamak zorsa, "Antakya'yı görmeden de Anadolu resminin bütünü algılanamaz" diyorum şimdi. Antakya'da Savon Oteli'nin "fasıl gecesine" davetliyiz, masalara göz gezdiriyorum, orta yaşın sonlarında papyonlu bir bey dikkatimi çekiyor. Rotary Kulüp üyesi olduğunu öğrendiğim işadamının adı Reşit Kuseyri'ymiş. DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar'ın Adana'dan başlayıp Kayseri, Muğla, Antalya'dan sonra Hatay'da pazar günü yapılacak "Kırat Geliyor Hasret Bitiyor" mitingi için buradayız. Miting öncesi DYP'nin parti üst yönetimiyle Antakya'yı geziyoruz. Hıristiyanlığın doğum yeri St. Pierre Kilisesi'nden başladık, Habib-i Neccar Camii'nde bitiriyoruz turumuzu. Balkonların neredeyse birbirine değdiği, sokaklarda yürürken, siyasete yeni katılan, DYP Kadın ve Aileden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Timur Gürgan ile ekipten kopuyoruz. Evlerden birinin kapısında, kırlaşmış saçlarının ışıkları, gözlerini aydınlatan bir hanım bizi "buyur" ediyor. Beyaz boyalı evin avlusunun tam ortada turunç ağacı. Şahlanma mitingi Avluda sohbet uzuyor, içeriden bir genç hanım çıkıyor; elinde ceviz ve turunç reçeli olan küçük cam tabaklarla. İnanılmaz bir lezzet; içimizi ferahlatan karanfil tadı mı, neydi anlayamıyoruz. Genç hanım adını söylüyor: İzabel... Hatay'ın en büyük tekstil kuruluşlarından Hateks'te çalışıyormuş. Aslında biyokimya okumuş. Hateks, turizm yatırımı da olan, 2 bin kişinin istihdam edildiği, yılda 25 milyon dolar ihracat gerçekleştiren ve uluslararası ünlü mağaza zincirlerine havlu-bornoz üreten bir grup. Firmanın sahibi Abud Toni Abdo'ymuş.Sıcacık bir sohbette Antakya'da karşılaşabileceğimiz "Türk Hıristiyanlar" sayfasını devirip ayrılıyoruz. Sıcacık bir sohbet Antakya'da yaşayan bin 300 kadar Hıristiyan'ın ibadet yerlerinden Ortodoks Kilisesi'nde ekibe karışıyoruz. Peder Dimitri Doğum karşılıyor. Kilisenin avlusu hareketli, cenazeleri var. Avluda siyah uzun çizmeleri üzerinde uçuşan ince, zarif bir hanım dikkatimi çekiyor, Milya. Ağabeyi Antakya'daki Katolik cemaatinin başkanı olan eşi Rasim Naseheva ile gelmiş kiliseye. Taziyeye gelenler içinde gençten bir bey, tanışıyoruz, İzabel'in patronu Toni Abdo'ymuş. 1960'larda babasının kurduğu şirketi 1974'te büyütmüş, geçen yıl da İtalyan Filver SRL şirketi ile ortak tekstil şirketi Hatfil'i kurmuş."Amik Ovası'nı suya boğmak bizim işimiz" diye meydanı inleten Ağar'ı dinlemeye gidiyoruz, "çiftçiler" gözüme çarpıyor; ayakkabıları delik, üstü toprak kaplı elbiseleriyle. Yaşlı bir çiftçi, duvara yaslanmış tespih çekiyor, "Erdoğan'a oy vermiştim, öldük; bir daha vermem" diyor. Yarın seçim olmamasına karşın, "tepki" meydana inmiş. Ağar Antakya'dan çıkana kadar evlerin, sokakların selamını alıyor, sokakların coşkusu sandığa işaret ediyor gibi. syilmaz@milliyet.com.tr Amik Ovası susuz