Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sakıp Sabancı karşılaştığım bir davette, Piyale markasını satın aldığını açıklayıp, "İlle de Türk markası olmalı. Kendi markamız olursa, istediğimiz yatırım kararını alabiliriz" diyordu.Geçen gün Türk Petrolün eski patronu Aydın Bolaktan Kırlangıç ve Sezai Ömer Madra zeytinyağı markalarını alarak, Anadolu Grubu bünyesine katan Ana Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Genel Müdürü Ergin Savcı, Marka Yöneticisi Yavuz Türsan ile Cheef restoranda yemek yedik.Masamızın ortasına Kırlangıç sızma yağ şişesi konmuştu, ekmeklerimizi banıp banıp sohbetimize katık ettik... Koç Topluluğu seslendirdi önce, nihai tüketiciye yakın olmak ve markalaşmak üzerine yoğunlaştıklarını... Başkan yardımcılarından Mehmet Ali Berkman ile Ramstore Citynin açılışı için gittiğimiz Moskovada tüketiciyi yakalamanın önemini konuşmuştuk... Papandreunun rozeti Acaba 1953 yılında Manisa Akhisarda ürettikleri zeytinyağına Kırlangıç markasını verenler, barışın elçisi "zeytin dalına" bir gönderme mi yapmayı uygun gördüler?Yoksa bu tercih yıllarca Türk zeytinyağı denince akla gelecek 3Knın (Komili - Kristal - Kırlangıç) bir kaderi miydi?Ergin Savcıya "Yabancı ortaklarınızdan çok büyük darbe mi yediniz ki, adeta hep bir ağızdan Türk markası demeye başladınız" diye soruyorum..."Hayır" demiyor Savcı, Türk markasının altını çizmeye devam ediyor. Savaşa bulanmış bir gündemde zeytinyağına yoğunlaşmak güçtü. Kırlangıç şişesine baktıkça, Yunanistan Dışişleri Bakanı Papandreunun Türk meslektaşı Yaşar Yakışa barışın simgesi olarak getirdiği kırlangıç rozeti aklıma geliyor. Bina yerine tanıtım Bir, teşvik sisteminin küçük ambalajı desteklemesi gerekiyor.İki, ihracatçı birlikleri ülke promosyonunu destekleyerek, ürünlerin satışının önünü açmalı. Ataçın bu konuda ilk sözü Ege İhracatçı Birliklerine: "4 - 5 milyon dolara bina yaptırmak yerine, ülke tanıtımına kaynak ayırın..."Zeytinyağı ihracatının henüz yüzde 15i markalı olarak gerçekleşiyor ve bunun içinde İtalyanca isimlerle üretilen özel markalı ürünler de dahil.İtalya ve İspanya gibi zeytinyağı ülkelerinde yılda 20 litre civarında zeytinyağı tüketilirken, Türkiyede bu rakam 1 litreye bile ulaşamadı. Litresi 7 ile 10 milyon lira arasında değişen zeytinyağını alıp, lıkır lıkır salatalara, yemeklere boca etmek Edremit Körfezi dışındaki yerleşimlerde kolay değil. Geçtiğimiz yıl sürpriz bir mücadele sonunda Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı seçilen İş Bankası iştiraklerinden Fora Zeytinin Genel Müdürü Deniz Ataç (Ormancı) göreve gelir gelmez, markalı ihracattan sözetmişti. Ataç hararetle iki konunun üzerinde duruyor. Öteki TÜSİAD başkanı Zeytinyağına yatırım yapan aileler bu üründen nasiplenemediler, acı da bir tarih aslında: Ne Kırlangıç, ne de Komili kurucularının elinde kaldı.TÜSİAD başkanlarından Halis Komili Ayvalıklıydı ve ailesinin adını yaşatıyordu zeytinyağında; uluslararası bir sermaye grubu Unilevere sattı markasını.Kırlangıç TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhanın yönetiminde olduğu Anadolu Grubuna geçti. Ayvalıklı Güreli - Bolak ailesinin yerine Kayserili Özilhanlar zeytinyağını üretecek.Tarıma dayalı sanayiye yatırım yapmayan Türkiyeyi bundan daha iyi ne anlatabilir. Piyale de aynı örnek. Aile, "soyadını" Sabancılara sattı, gitti...Zeytinyağının 3Ksından yalnızca Kristal, ilk sahibinde (Mösyö Mikalev) kaldı.Eğer Madra, Anadolu Grubunun hedeflediği gibi özellikle Uzak ve Ortadoğu pazarlarında yerini alan bir Türk zeytinyağı markası olmayı başarırsa, çok mesafe almış olacağız.Türkiyenin fındığı var, markası yok.Türkiyenin zeytini var, markası yok.Türkiyenin adı var, gücü yok.İşte bu denklem bozulacak. syilmaz@milliyet.com.tr Diğer zeytinyağı ülkelerinde olduğu gibi Türkiyede de ağırlıklı olarak zeytinyağını üretici bölgeler tüketiyor.