Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fevzi Akkaya'nın eli kalem tutuyordu.1980'lerin sonunda, "Ömrümüzün Kilometre Taşları" kitabını çıkardığında, müteahhitlik serüveni yanında iki dostun hayat içindeki buluşmasını da ortaya serdi. Şantiye, Su ve Hava, Yazı Çizi gibi mesleki bilgi ve öğütleri içeren el kitapları yazdı. Yayınevlerine olduğu kadar, gazetecilere yakın olmadı. Kitabının yayımlandığı günlerde gazeteci Celalettin Çetin röportaj yaptı, o kadar! Sezai Türkeş "Ağabey", Fevzi Akkaya "Reis" di... Birliktelikleri 70 yıl sürdü. Bu 70 yılın içine 2. Boğaz Köprüsü, 2. Galata Köprüsü, Kınalı - Sakarya otoyolu gibi müteahhitlik işlerini sığdırmakla kalmadılar, geriye herkese ders olacak bir "STFA Hikâyesi" bıraktılar. Gazeteci giremez! Saray Halı'nın sahibi Necati Kurmel ve STFA'nın "oğlu" Eser Tümen ile birlikte "Ağabey" öldüğünde, Reis'in Alemdağ Kozpınar'daki evine taziyeye gittik. Yıl 1998'di...1907 doğumlu delikanlı kapıda karşıladı bizi... Başında kasketi, sırtında yeleği, ayağında kıl pantolonu; sobalı, eski model ve mütevazı evinde misafir etti. Duvarları resimlerle kaplıydı. Resimler içinde güzel bir kadın dikkatimi çekiyordu. Akkaya hiç evlenmemişti. Ablası olduğunu sonradan öğrendim. O sırada bize çay ikram eden yaşlı hanımın, ablasının evlatlığı Zehra Hanım olduğunu da bilmiyordum.Albümlerini açtı, anılarını döktü. Açılışlar, temel atmalar, şantiyeler, dostluklar...Siyasi, ekonomik, dini konulardaki görüşlerini paylaşıyordu. Sonra beni aldı, resim yaptığı odasına götürdü. Duvarı gösterdi, bir duyuru asılıydı: Gazeteci giremez!Bu evde hangi kimlikle olduğum belliydi; ne fotoğraf çekebilirdim, ne de röportaj yapabilirdim. Bir umuttu. Çetin gibi Alemdağ'a gide, gele belki Reis'i röportaj yapmaya ikna edebilirdim. Bakıyor, bakıyor... İçimde bir ümit vardı, "Reis" belki bu kez beni gazeteci olarak kabul ederdi.İlk hayal kırıklığım; Zehra Hanım yoktu, iki yıl önce kaybetmişti. 15 yıldır yardımcılığını üstlenen Bilal Bey de emekli olunca, akrabaları gelmiş. Müzeyyen Hanım, oğlu ve gelini ile 2 yıldır Reis'e bakıyorlar.Buyur ettiler, içeri girdik; elimde gül demeti. Reis dizlerin örttüğü battaniyesi ile koltuğuna gömülmüş bakıyor, yalnızca bakıyor. Uzattım buketi, gözbebekleri oynadı, sehpaya bıraktım. Oturduk yanı başına. Evin şekli değişmiş. Koltukların yüzü yırtılmış, sehpaların suntası çıkmış... Bir kenarda yatağı. Gece 01.00'e kadar koltuğunda kâh gözleri açık, kâh kapalı oturuyor, sonra da bu yatağa uzanıyor.Bakıyor, bakıyor...Hayat arkadaşları Türkeş bacaklarını, Zehra Hanım sesini alıp götürmüştü giderken; ya kalanlar... Alemdağ'a önceki gün de gittim. Yine Kurmel ile birlikte. Kurmel de benim gibi 5 yıldır buraya uğramamıştı. Fotoğraf yok "Konfor artarsa, bahtiyarlık azalır" diyen Reis'in, STFA hisselerini Fevzi Akkaya Temel Eğitim Vakfı'na bıraktığını, Malazgirt'te 3 bin 500 genci okuttuğunu, Bağ - Kur maaşı ile geçinmenin kendi seçimi olduğunu anlatır mıydı bu fotoğraf?Reis'in iradesi gözlerinden içime aktı ve o fotoğrafı çekmedim. Evden çıkarken, kapıda asılı çanı göremedim. İskenderun'daki çalışmaları sırasında bulmuştu onu; "Mirador'un çanı" diyordu. Bu çanı Zehra Hanım kullanıyordu, bir kez salladı mı Bilal geliyordu, ikinci ve üçüncü kez salladığında ise evin yanındaki STFA makine parkının bekçisi, elektirikçisi.Çan da gitmiş. syilmaz@milliyet.com.tr Fotoğrafını çeksem mi? Resmin altına, "STFA'nın iki kurucusundan biri Reis bu hayatı seçti; sade ve yalın" desem...