Seyahat Pazarlama Uzmanı Sarp Özkar

Seyahat Pazarlama Uzmanı Sarp Özkar

kesiftutkunu@gmail.com

Tüm Yazıları

Her seyahat severin, tatil anlayışına farklı bakış açısı vardır. Kimi tatilde dinlenmek, kimi eğlenmek, kimi ise dolu dolu kültür turu yapmak ister. Bendeniz ise, her yıl mutlaka bir gemi seyahati yapmayı tercih edenlerdenim. Gemi seyahatinin, kara turlarına göre beni cezp eden birçok artısı var. En önemli artısı, bir kere bavulunuzu açıp, ta ki seyahatiniz bitene kadar toplamazsınız. Gemide adeta bir tatil köyü ile birlikte seyahat ettiğim hissine kapılır, bugün güney otellerinde bulduğum her türlü aktiviteye sahip olurum. Animasyonun en orijinali, çocuk aktivitelerinin en verimlisi, havuz ve güneşlenme terasları, her zevke hitap eden Jazz’dan Rock ve Pop’a kadar eğlenceli müzik dinletileri, duty free shoplarda belki de havalimanlarına göre çok daha uygun alışveriş imkanları, Spa ve sağlık merkezleri tatilde yenilenmenizi sağlamaya yetecek aktiviteler. Bir haftalık bir seyahatte 5-6 destinasyon gezip, üstelik hiç de yorulmadan her sabah ayrı bir limana uyanmak, benim seyahat anlayışıma son derece uygun diyebilirim. İmkanım olsa bütün dünyayı gemi ile gezmek isterim, bence tatilde daha güzel bir keyif yok. Denizin yosunla harmanlaşmış o büyülü kokusu, yanaşmakta olunan limana ayrı bir ambiyans katar.

Haberin Devamı

Son 2 yılda yapmış olduğum, 5-6 gemi seyahatine bir yenisini eklemek üzere, daha önce 2 defa deneyimlediğim Yunan Adalarına gemi ile yeniden gitmek istedim. Kararımı vermem son derece kolay oldu. Yunan Adalarına tur yapan gemiler içindeki, en ilgi çekici olanı 4 yıldız standartlarındaki Yunan Louis Cruises gemi firmasına ait Louis Cristal gemisini tercih ettim. Programın İstanbul çıkışlı olması da, önemli bir tercih sebebi. Seyahat bittiğinde dinlenmiş bir şekilde, boğaza karşı uyanıp kahvaltınızı yapmanın keyfine diyecek yok. Gezi programı İstanbul’dan başlayıp sırasıyla, İzmir, Patmos, Mykonos, Rodos, Girit, Santorini, Lavrion(Atina)’ya uğrayıp İstanbul’da sonlanmaktaydı. Özenle hazırlanmış programın; Santorini’nin gün batımını, Mykonos’un gecesini yaşatması ve Rodos’ta dolu dolu bir gün geçirmesi program için son derece olumluydu. Bu sefer gerçekleştirdiğim Yunan Adaları gemi seyahatimin en güzel yanı ise, Louis Cruises’ın özel olarak uygulamış olduğu içecek paketleriydi. Ödediğiniz ücrete, her gün yenilenmek üzere kişi başı 2 adet alkolsüz, 2 adet alkollü, 2 adet sıcak içecek ve 2 adet de su dahil edilmişti, üstelik menüdeki içeceklerin %95’i için de geçerli idi. Böylelikle seyahatiniz bittiğinde hiçbir ekstra harcama yapmadan gemi seyahatini de tamamlama imkanı sunmaktaydı. Sabah, öğle ve akşam yemeklerinin de gemide standart olarak verilmesi, hatta yemek esnasında su ve çay-kahve imkanlarının da ücretsiz verilmesi, Türk seyahat severler için son derece pozitif yanlar…

Haberin Devamı

Beni gemi seyahatim boyunca en çok mutlu eden ise, geceleri yapılan animasyon şovlarının ustalığı oldu. Daha önce gittiğim Yunan adaları seyahatlerinde ve bu boyuttaki gemilerde son derece yüzeysel, standart olarak yapılan şovlar, son derece özenli, adeta bir sanat etkinliği havasındaydı.

Haberin Devamı

480 kamaraya sahip ve 10 katlı olan Louis Cristal gemisinin beni en çok şaşırtan yanlarından biri de, günde birkaç defa odaların temizlenmesi oldu. Bizim mutfağımıza yakınlığı ile bilinen, Yunan mutfağının lezzetleri; musakka, karnıyarık, sıcak-soğuk dolmaları ve baklava da son derece başarılıydı. Dünyanın dört bir yerinden çalışmaya gelmiş, iyi eğitimli personel de yaptığı işten haz alan ve güler yüzlü bir yaklaşımla keyfimize keyif kattı. Açık büfe yemeyi tercih etmeyen tatilciler için de, a la carte restaurantta, lüks ve son derece özenli, kişiye özel yemek yeme imkanı da bulunmakta. Gemi ne kadar keyifli ise, Yunan Adaları da en az o denli güzel ve romantikti.

Daha önceden de, seyahat ettiğim üzere Yunan Adalarının her biri tadını ayrı ayrı çıkardığım, tatil destinasyonları. Sadece deniz girmek için değil, Akdeniz’in en güzel deniz mahsullerini en ucuza yiyebileceğiniz adalar. Bunda Yunanlıların balık ve diğer deniz ürünlerini başarılı bir şekilde pişirmelerinin de etkisi olduğunu belirtmeliyim. Yunan adalarının, ayrı ayrı karakteristik özellikleri olmasından ötürü de karizmatik, romantik ve ilgi çekici olduğunu söyleyebilirim.

Yapmış olduğum bu seyahatte, Patmos’a ilk defa gittim. Dünyanın dört bir yanından gelen Hristiyanların hacı olmak için ziyaret ettikleri, İncil’in yazarlarından Aziz Johannes tarafından keşfedilmiş bir ada. Belki de bu seyahatin en zayıf halkası diye nitelendirebilirim, bununla birlikte arka sokaklarına daldığınızda, adanın görünmeyen değişik yüzüyle karşılaşabiliyorsunuz. Limana yürüme mesafesinde olan, plajının ve denizin de son derece güzel olduğunu söylemeliyim.

Patmos’tan Mykonos’a geçecektik, ancak hava koşulları şansımıza o gün bozunca, Mykonos’a gidilemeyeceği onun yerine Syros isimli Yunan adasına gidileceği anonsu yapıldı. Mykonos eğlencesi dışında ve ATV keyfi yapma dışında fazla özelliği olan bir ada olmadığından, çok da üzülmedim aslında! Zira Syros’u da görmemiştim ve merakla belemeye başladık. Syros limanına vardığımda, gözlerime inanamadım gerçekten. Karşımda bir Yunan adası mı vardı, yoksa Monaco prensliğinin yat limanında mıydım? Meğer Syros, Yunan sosyetesinin yaşamış olduğu, turistler tarafından çok fazla ziyaret edilmeyen bir adaymış. Son derece geniş-ferah meydanı, birbirinden güzel tekneleri, cafeleri, her sokağı ayrı keşfedilesi yapısı ile ilgi çekiciydi. Syros adasını baştanbaşa dolaşabileceğiniz, kendine özgü karakteristiği ile özel treni de, yine bana Monaco’nun asaletli duruşunu hatırlattı. Bir hava koşulundaki elverişsizlik, belki de bana bir daha göremeyeceğim, bu en güzel Yunan adasını gezmeme vesile oldu, bu nedenle de çok mutlu oldum diyebilirim.

Rodos’ta Osmanlı’nın izinde 18 ve 19.yüzyıllardan kalma camilerimiz, Osmanlı döneminden kalma mezarlığımızı ziyaretimiz esnasında 72 yaşında olup, eserlerimize sahip çıkmaya hayatını adamış Şaban amcayı da ziyaret etme şansı bulduk. Ardından Elie beach ismi verilen, eski limanının hemen yanındaki plajda denize girmeyi tercih ettik, son derece temiz ve düzenli bir sahildi. 15.yüzyıldan kaldığı söylenen Osmanlı kahvesini bu sefer kapatılmış ve terk edilmiş olarak görmek ise beni son derece üzdü. İçeride her şey yerli yerindeydi ama atalarımızdan kalma bu otantik cafenin kapısına kilit vurulmuştu, oysa ki 2 sene önce cafenin otantik ortamında içtiğim, Türk kahvesini hiç unutamamıştım.

Çarşıda gezerken, Osman, Mine ve babaları Abidin Bey’in birlikte işlettikleri hediyelik dükkanına da uğradık. Yıllar geçmesine rağmen değerlerine sahip çıkıyor olmaları ve Türk seyahat severleri adeta sevgi ile kucaklıyor izlenimi vermeleri, Rodos’ta bize güzel manevi duygular yaşattı. Dükkanlarından alışveriş yapan Türk seyahat severlere de ayrıca özel indirimler yapan, para kazanmaktan ziyade dostane ilişkileri tercih etmiş bu pırıl pırıl aile, Rodos’un en pozitif güzelliklerinden. Oraya kadar gitmişken Şovalyeler yolu da yürüyüş açısından mutlaka yapılması gerekli bir rota…

Ertesi sabah uyandığımız Girit, Yunan adalarının en büyüğü olma özelliği ile bir metropol izlenimi veriyordu. Ancak belki de en güzel cafe ve restaurantları da burada görmeniz mümkün, çarşısında da çok ucuz alışveriş imkanı olduğunu da belirtmeliyim. Bilahassa el yapımı limon ve şam fıstığı reçelleri ilgi çekici.

Santorini ise gün batımı dendiğinde, dünyada akla ilk gelen yer. Bir şehre her şey mi güzel yakışır. Evet Santorini’nin eşeği de ayrı güzel, hediyeliği de, manzarası da, sanat atölyeleri de, güneşi ve denizi de. Yunan Adaları içinde turistik ve görsel ziyafet anlamında, bilhassa romantizm anlamında en başarılı adası.

Atina ise Yunanistan’ın başşehri olması itibariyle mutlaka görülmesi gereken bir şehir. Gemi rotası içinde olması bu nedenle çok önemli. Bilhassa Plaka semtinde kendinizi çok özel duygular içinde hissedeceğinize eminim.

Kurban bayramında siz de gemi ile, romantik bir seyahat yapmayı tercih isterseniz, Yunan Adaları için Louis Cristal gemisinin bayrama özel seyahat programları var.

Okuyucularıma birbirinden güzel, sorunsuz seyahatler dilerim.