14.04.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:
Umur Talu
Dün ulaşan haberler, gözüdönmüş bir "faşo"nun ve peşinde sürüklediklerinin Balkanlar'ı ve Avrupa'yı da nereye sürükleyebileceğini gösteriyor.
Sırp birliklerinin Arnavutluk sınırını ihlaliyle ilgili haberler... daha sonra da Makedonya'da pek muhtemel bir patlama ya da Karadağ'da bir darbe...
Kabından taşan azgın milliyetçiliğin, kendisiyle birlikte çok şeyi yakmaya hazır olduğunu da biliyorsak, Batı'nın ve dünyanın Kosova ufkunun çok geniş olması gereğini işaret ediyor.
Tükenmiş bir ülkenin zıvanadan çıkmış lideri, kendi halkının da sefaleti ve yıkımı pahasına "tufan"a doğru gider gibi...
Ateşi yaymak, Balkanlar'ı sarmasına yol açmak, Avrupa'yı bataklığa çekmek, Rusya'yı sahaya sokmak...
. . .
Bilmiyordum açıkçası... Liberation gazetesinde vardı.
Türkiye'yi de iyi bilen gazeteci Marc Semo'nun yazısında "Sırpça bir kelime onların ruh halini özetliyor" deniyordu.
Kelime şu: "İnat"!
Hiç yabancı değil tabii.
"Düşman"dan ala ala "inat"ı almışlar!
Semo, o kelimeyle özetlediği ruh haline muhalif Sırp tarihçi Kocoviç'in şu sözlerini örnek gösteriyordu:
"Tarihimiz reddiye ve meydan okuma üstüne kuruludur. Türklere karşı, Avusturya'ya karşı, Hitler'e ya da Stalin'e karşı. Bu bazen de intihar davranışıdır. Kimse ciddi biçimde NATO'nun yenilebileceğini düşünemez ama Miloşeviç hayır demiştir ve Sırplar, ondan nefret edenler dahi, bu cesaretinden dolayı ona hayranlık duymadan edemez."
Yine muhalif bir Sırp, Belgrad Üniversitesi'nden psikoloji profesörü Korac da şöyle diyordu:
"Bütün kapalı toplumlar paranoyaktır."
Yine, "Bir milliyetçiliğin radyografisi" kitabında Nebojsa Popov'un şunu yazdığı belirtiliyordu:
"Savaş Sırp kollektif hafızasında aşırı bir yer tutar. Hayat tarzının bir parçasıdır; yani sadece bir destan, efsane değil... Geçmişin yeniden yeniden temsiliyle, barış, savaşlar ve muharebeler arasındaki geçici bir ateşkes gibidir."
En büyük bayramın, bir matem günü olduğu ve 610 yıl önce Osmanlı'ya karşı alınan yenilginin yıldönümüne getirildiğini biliyoruz zaten.
. . .
Geçmişi yaşayanlar ancak geçmişi yaşatır.
Korkulan o ki, bu gözüdönmüşler yüzünden, Balkanlar'ın da bir bütün olarak geçmişinin karanlığına gömülüvermesi.
Asıl umut, iki gündür (biri artık ölü olmak üzere) değinmeye çalıştığım Sırp muhalefetinin "içeriden" çoğalmasında.
Asıl onurlu yol da o zaten.