Galatasaray, solda Kerem Aktürkoğlu üzerine kurulu bir oyun planıyla başladı Gaziantep mücadelesine. Gol getirmeyen ilk on dakikadaki yoğun baskının ardından Van Aanholt’u sol çizgide, Kerem’i ise daha içeride izlemeye başladık. Ancak bu varyasyonlar da sarı- kırmızılılara arzuladıkları golü getirmediği gibi temposu da gittikçe düşmeye başladı Galatasaray’ın. Bu bölümde gelen Gaziantep golüne dokuz dakika sonra cevap vermek, sarı- kırmızılıları her anlamda yeniden umuda taşıması açısından oldukça önemliydi. Fakat Abdülkerim Bardakçı’nın ilk yarının sonunda gördüğü kırmızı kart, bu umuda darbe indirdi. Gelgelelim konuk takım, ikinci yarıda sayısal üstünlüğünü skor üstünlüğüne taşımak adına hiçbir şey yapmadı. Bu da on kişi oynayan Galatasaray’ın dakikalar ilerledikçe rakip kalede daha fazla baskı kurmasına yol açtı. Gomis’in kaçırdığı penaltı, sarı- kırmızılıları moral açısından eksiye düşürme anlamında dengeleri bir kez daha değiştirdi. Fakat Gaziantep
Beşiktaş, Ankaragücü deplasmanında zorlanmasına rağmen sahadan üç puanla ayrılmayı başardı. Fakat karşılaşma sonrasında yaşananlar, futbolla ilgili her şeyi gölgede bıraktı.
Vodafone Park’taki maçlarda taraftarlarının yoğun desteğiyle rakipleri üzerinde büyük bir baskı kuran Beşiktaş’ın yerine çok daha durgun bir Beşiktaş izledik mücadelenin başında. Gerçekten de siyah- beyazlılar, Ankaragücü taraftarlarının büyük coşkusu ile start alan karşılaşmaya oldukça tutuk başladılar. Bunda Gedson ve Dele Alli’nin düşük performansları da etkili oldu.
Nitekim ilk gol, ev sahibi Ankaragücü’nden geldi. Fakat Beşiktaş bu gole çok çabuk reaksiyon gösterdi ki, siyah- beyazlıların en büyük artısı da bu oldu. Kısa sürede gelen iki gol, Kara Kartal’ı kâbustan uyandırdı.
Şüphesiz bu iki golde de öne çıkan isim Weghorst idi. Hollandalı futbolcu, bu maçta da sahaya resmen yüreğini koydu ve iki asist ile maça damga vurdu.
Gelgelelim etkisiz orta saha kombinasyonu ikinci yarıya da aynı şekilde başladı ve oyuncu değişiklikleri ile bu yarıya daha etkili başlayan Ankaragücü, devrenin hemen başında beraberliği yakaladı. Lakin daha sonra gol için sahaya sürülen Eren Derdiyok penaltıya sebebiyet
Sezonun ilk büyük maçı olma özelliği taşıyan Trabzonspor – Galatasaray karşılaşmasında, rakibine göre daha iyi olan taraf Galatasaray’dı.
Trabzonspor, sakat futbolcularının eksikliğini oldukça hissetti. Kolay değil, ilk on birde direkt oynayan beş oyuncusundan yoksun çıktı sahaya bordo- mavililer. Genç kaleci Taha, kurtardığı iki net gol pozisyonuyla Uğurcan’ın yerini doldurdu. Ancak diğer dört ismin yeri doldurulamadı. Bu da, kurulan geniş kadroyu düşündüğümüzde bir handikap olarak kendisini gösterdi.
Cornelius, çok yalnız kaldı. Djaniny ve Trezeguet, ona yardımcı olabilecek bir performans ortaya koyamadılar. Djaniny’nin yerine ikinci yarının başında oyuna dahil olan Kouassi de beklentileri karşılayamadı. Orta saha deseniz hiçbir şey üretemedi. Siopis ve Dorukhan gibi iki defansif oyuncunun varlığı da bunda etkili oldu. Beklerden de istediği verimi alamayan bordo- mavililerde, kaleci Taha dışında göze batan ikinci isim stoper Bartra oldu. Üçüncü bir isim ise yoktu!
Bu arada Nwakaeme’nin yokluğunun da net olarak hissedildiğini belirtmeden geçmeyelim!
Galatasaray ise bariz bir üstünlük şeklinde olmasa da yukarıda da belirttiğim gibi daha iyi olan taraftı. Rakiplerine
Galatasaraylı taraftarlar, geçen hafta Antalya deplasmanında Gomis’in son dakika golüyle gelen üç puan ve yeni transferlerin coşkusuyla koşmuşlardı ligin ilk iç saha maçında tribünlere. Sarı- kırmızılı futbolcular, elli bine yakın coşkulu taraftarının önünde sahaya çıkarlarken tribünde ve yeşil zeminde üç puana olan inanç tamdı. Ancak Galatasaraylı futbolcular ve hatta teknik yönetim, üç puan için gerekenleri sahaya yansıtamadılar. Böyle olunca da Galatasaray, sezonun ilk iç saha maçında büyük bir hayal kırıklığı ve şok yaşadı, yaşattı!
Galatasaray, maçın ilk on beş dakikasında pres görüntüsü altında bir şeyler yapmaya çalıştı ama bu asla tam anlamıyla bir pres değildi. Nitekim on beş dakikalık bu yalancı baskı saman alevi gibi söndü ve her geçen dakika sarı- kırmızılıların aleyhine işledi. Tabii panik havası da her geçen dakika arttı.
Galatasaray orta sahasında Midtsjö umut verirken Oliveira yine tam olarak hazır bir görüntü sergilemedi. İlk yarıda frikikte direkte patlayan topu, onun adına geceye bırakılan en güzel enstantaneydi.
Emre Akbaba, bu sezonki Galatasaray hikâyesine de kötü başladı. Kanatlar deseniz, verimli çalışmadı. Kerem Aktürkoğlu, topla hızlı ilerlemeye
Premier League’in ikinci haftasında Chelsea ile Tottenham, Londra derbisinde karşı karşıya geldiler. Derbiye damga vuran ise iki teknik adam, Thomas Tuchel ve Antonio Conte’nin maç içerisindeki ve sonundaki fiziksel temasa varan gerginlikleri oldu.
Tuchel, geçen haftaki Everton maçı kadrosundan iki değişiklik yaparak sürdü takımını sahaya. Azpilicueta ve Chilwell’in yerine Ruben Loftus-Cheek ve Cucurella ilk on birde başladılar. Nitekim bu iki isim de etkili bir performans sergilediler.
Derbinin ilk beş dakikası Tottenham baskısıyla geçti. Ancak beşinci dakikadan itibaren oyunun kontrolünü eline alan ev sahibi Chelsea, özellikle ilk yarıda rakibi üzerinde boğucu bir baskı kurdu.
Koulibaly’nin yanı sıra sol kanatta Cucurella, sağ kanatta ise Loftus-Cheek ilk yarıya damga vurdular. Solda Cucurella – Mount, sağda ise Loftus-Cheek – Havertz varyasyonları, Chelsea’ye çok ciddi anlamda hücum zenginliği kazandırdı. Nitekim ilk gol de Cucurella’nın kullandığı kornerde ceza sahasının uzak arka köşesinde kendini unutturan Koulibaly’nin güzel vuruşuyla geldi. Bu, kesinlikle çalışılmış bir organizasyondu ve maç içerisinde bunu birkaç kez daha denediler. Ancak diğer denemeler golle
Manchester City, sahasında ağırladığı Bournemouth karşında zorlanmadı ve rahat bir şekilde farka ulaştı.
Guardiola, geçen haftaki kadrodan sadece tek değişiklik yaparak Jack Grealish’in yerine Riyad Mahrez ile başladı maça. Karşılaşmanın başlama düdüğüyle birlikte de oyunu Bournemouth’un sahasına yıktı ev sahibi takım. Gerçekten de oldukça boğucu bir baskı kurdu Manchester City ve birçok denemenin ardından 19. dakikada aradığı gole ulaştı. Sonrasında da kısa süre içerisinde farkı açtı.
City’nin geçen sezonki şampiyonluğunda önemli bir pay sahibi olan İlkay Gündoğan, Bournemouth karşısında da oldukça başarılı bir futbol ortaya koyarken güzel bir gole de imza attı. İlkay, Walker’dan gelen topu harika bir topuk pasıyla Haaland’a aktardı. Norveçli golcü, arkası dönük bir halde saklamayı başardığı topu üç kişinin arasından müthiş bir şekilde yeniden İlkay’a gönderdi ve İlkay Gündoğan da güzel bir vuruşla takımını 1-0 öne geçirdi.
Tamamen Manchester City lehine tek taraflı geçen
Öncelikle, oldukça sıcak ve nemli bir havada mücadele eden iki takım oyuncularını da tebrik etmek gerekiyor. Bu arada saha zeminin de kötü durumda olduğunu belirtmeden geçmeyelim.
Galatasaray’ın sezonun ilk resmi maçında, stoper bölgesinde Marcao’nun eksikliğini hissettiği görüldü. Sarı- kırmızılılar, Sevilla’ya transfer olan Marcao’nun yokluğunda çıkmakta ve geriden oyun kurmakta zorlandılar. Abdülkerim, kimi zaman bu anlamda inisiyatif kullanmaya çalışsa da bunda pek başarılı olamadı. Öte yandan Marcao, Nelsson’u da pozitif yönde etkiliyordu.
Geriden oyun kurmakta zorlanan Galatasaray’ın orta sahası da efektif olmayınca sarı- kırmızılılar, organize hücum geliştirmekte zorlandılar. Bu nedenle de Seferovic’i ceza sahasında topla buluşturamadılar. Galatasaray’ın hücumları daha çok bireysel çabalarla geldi ki, bu anlamda öne çıkan isim Yunus Akgün oldu.
Diğer taraftan sarı- kırmızılıların defansif zaafları da dikkat çekti. İki sağ bekin de sakatlanması nedeniyle sahaya sürülen Boey, özellikle ilk yarıda çok aksadı. Diğer taraftan Antalyaspor’un Galatasaray defansının arkasına attığı toplar çok ciddi tehlikelere neden oldu. Nitekim Haji Wright’ın bu şekilde karşı karşıya
West Ham United – Manchester City maçı öncesinde doğal olarak en çok merak edilen konu, Haaland ve onun göstereceği performanstı. Hatta maçtan çok bu konunun öne çıktığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Norveçli golcü de ilk Premier League maçında iki gol atarak beklentileri boşa çıkartmadı.
Esasen Haaland’ın bu ilk maçında, Guardiola’nın topa sahip olmaya dayanan kontrollü oyun anlayışı sebebiyle istediği pozisyonları bulmakta zorlandığını söyleyebiliriz. Tabii boş alan bulamaması da bunda etkili oldu. Ancak yakaladığı iki fırsatı da çok iyi değerlendirdi. İlk golde İlkay Gündoğan’ın mükemmel ara pası ile ceza sahasına giren Norveçli futbolcu, kalecinin müdahalesiyle yerde kaldı ve kazanılan penaltıyı güzel bir vuruşla gole çevirdi. Ardından da ikinci yarıda bu sefer Kevin De Bruyne’nin müthiş ara pasında çok iyi bir koşuyla topla buluştu ve yine çok güzel bir vuruşla ikinci golünü attı.
Elbette bir alışma süreci olacaktır. Ancak Haaland ve takım birbirlerine tam olarak uyum sağladıklarında bu gollerin çok daha fazlasını izlememiz mümkün olacaktır.
City, klasik topa sahip olmaya dönük oyununu sergiledi West Ham karşısında. Maçın genelinde de topa ve oyuna hakim olan taraf