Fatih Terim, zirve yarışı açısından büyük önem taşıyan derbiye beklendiği gibi Semih- Donk stoper tandemiyle çıktı. Ersun Yanal ise orta sahada Eljif ile sürpriz yaptı.
Maçın başlamasıyla birlikte sakin kalıp pas oyununu oynayan Galatasaray hem maçın temposunu düşürdü hem de rakibinin organize bir şekilde üzerine gelmesini engelledi. Elbette bunda Fenerbahçe orta sahasının verimsizliği de etkili oldu.
Sadece Moses ve Valbuena’nın kişisel becerileriyle rakip kaleye gelebilen Fenerbahçe’ye karşı Galatasaray hem kadro hem de oyun olarak üstünlük kurdu. Ancak Hasan Ali’nin kırmızı kartı iki takım için de kırılma noktası oldu. Esasen, özellikle bu andan itibaren yapılan hatalar derbiye damga vurdu.
Öncelikle Ersun Yanal’ın ikinci yarıya aynı karo ile çıkması hataydı. Yanal’ın, kırmızı kart gören Hasan Ali’nin yerine İsmal Köybaşı ile ikinci devreye başlaması doğru bir tercih olurdu. Ama o, sol beke Dirar’ı, sağ beke ise Moses’ı çekmeyi uygun gördü. Bu hatalı tercihler, Galatasaray’ın gol bulmasında ciddi şekilde etkili oldu. Öte yandan hiçbir varlık gösteremeyen Tolgay’ı da 60.dakikaya kadar sahada tuttu.
Fatih Terim ise çok fazla üretken olamayan, sarı kartı bulunan ve
Özellikle ligin zirvesi açısından oldukça kritik karşılaşmalara sahne olacak 28. haftaya çok buruk başladık. Çünkü Türk sporunun ve Fenerbahçe’nin efsane ismi Can Bartu’yu kaybettik. Beyefendi kişiliğiyle herkesin sevgisini kazanan Sinyor Can Bartu asla unutulmayacaktır. Türk sporuna ve bizlere kattığın her şey için teşekkürler Sinyor Can Bartu…
Şampiyonluk yarışını çok yakından ilgilendiren Beşiktaş- Medipol Başakşehir karşılaşmasında iki teknik adamın hamleleri ön plana çıktı. Şenol Güneş, geçen haftaki Rizespor maçının ikinci yarısındaki dizilişe yakın bir şekilde çıkardı takımını sahaya. Tecrübeli teknik adam, soldaki Visca tehlikesine karşı geride Medel ve onun önünde Caner Erkin ile önlem almak istedi. Ancak bunda çok da başarılı olamadı.
Medel, Mirin ve Vida’yı bir nevi üçlü stoper gibi dizip kenarlara Caner Erkin ve Gökhan Gönül’ü yerleştiren Şenol Güneş, ilk dakikalarda bir gol bularak avantaj elde etmeyi amaçlamıştı. Ancak on dakika sonra oyun üstünlüğü Medipol Başakşehir’e geçti. Sahanın her yerine hakim olup arka arkaya tehlikeler yaratan konuk takım, Karius’un çıkarttığı üç net pozisyonun ardından dördüncüde golü buldu.
Şenol Güneş’in Caner’i sol beke,
Galatasaray, hafta içerisinde kupada karşılaştığı rakibi karşısında yaptığı hataları ligde tekrarlamadı ve sahadan 3-0’lık bir galibiyetle ayrıldı.
Cezalı olan Luyindama’nın yerine stoperde Donk’a şans veren Fatih Terim, sarı- kırmızılıları 4-2-3-1 dizilişi ile sahaya sürdü. Fernando ve Belhanda’dan oluşan orta ikilinin önünde Emre Akbaba’nın yer aldığı bu sistem tıkır tıkır işledi ve önümüzdeki maçlar için de çok iyi bir referans oldu.
Sistemin iyi işleyen bir başka kolunu da kanatlar oluşturdu. Mariano oldukça etkili bir performans sergiledi. Linnes ise bence maçın adamıydı. Ömer Bayram ve Emre Taşdemir’in Nagatomo’nun yerini dolduramamaları nedeniyle yine sol bekte kendisine görev verilen Linnes harika bir maç çıkarttı. Başarılı futbolcu, üç golde de başrol oynayarak skora doğrudan katkı yaptı. Linnes, Galatasaray için çok büyük bir kazanç.
Malatya karşısında bir gole imza atan Emre Akbaba, sakatlık dönüşü en iyi performansını sergiledi ve gelecek için umut verdi. Aynı şekilde Diagne de Galatasaray’a geldiği günden beri en iyi maçını oynadı. Ayrıca takımla da daha uyumlu bir görüntü sergiledi. Bu uyumun artması, Diagne’nin bundan sonraki maçlarda penaltı dışında da
Ziraat Türkiye Kupası’nda, evinde Evkur Yeni Malatyaspor ile 0- 0 berabere kalan Galatasaray önemli bir avantajı kullanamadı.
Sarı- kırmızılılar, ilk yarıda oyuna hakim olmalarına rağmen istedikleri tempoyu kuramadılar. Galatasaraylı futbolcularda ciddi bir koordinasyon sıkıntısı vardı ve bu maç boyunca devam etti. Luyindama’nın kırmızı kartı ise sarı- kırmızılıları çok olumsuz etkiledi. Gerçi Galatasaray bu bölümde Diagne ile gole çok yaklaştı. Ancak Cim Bom’un tartışılan futbolcusu topa çok kötü vurdu.
Diagne milli takımdan sakat döndü. Ancak Senegalli futbolcu Galatasaray’a geldiği günden beri beklenen performansı sergileyemiyor. Elbette Galatasaray’ın oyun sisteminin Kasımpaşa’dan farklı olması ve Diagne’nin ceza sahasında çok fazla beslenememesi de bunda etkili. Ancak Diagne’de de gözle görülür bir tutukluk var. Bu sadece büyük takıma gelmenin yarattığı baskıyla açıklanabilir mi, bilmiyorum. Ancak taraftarların böyle maçlarda santraforlardan kurtarıcı rolünü üstlenmelerini bekledikleri de bir gerçek.
Diagne ile birlikte kötü performans sergileyen bir diğer isim de Onyekuru idi. O da net fırsatlardan yararlanamadı.
Emre Taşdemir yine iyi niyetle mücadele etti ancak
Türkiye, Euro 2020 elemelerine Şenol Güneş ile iyi bir başlangıç yaptı. Her ne kadar Millilerin ortaya koydukları futbol tatmin edici olmasa da Arnavutluk gibi bir deplasmandan alınan 2-0’lık galibiyet ve üç puan çok büyük önem taşıyor.
Esasen maç öncesinde Şenol Güneş’in kadro tercihleri ön plana çıktı. Dikkatleri çeken, Merih- Kaan tandemi, orta üçlü ve çift santrafor tercihleri oldu.
Türk Milli Takımı’nın başarılı bir futbol sergileyemediği ilk yarıda stoper tandemi oldukça aksadı. Özellikle Kaan, neredeyse yapılmaması gereken her şeyi yaptı. Bu anlamda Arnavutluk’un Türkiye’nin golüne kadar geçen bölümde bulduğu iki pozisyonu gole çevirememesi, Türk Milli Takımı için büyük bir şans oldu.
Maçın başlamasıyla birlikte topu ve oyun üstünlüğünü rakibe kaptıran Türkiye, ileride presle kaptığı topla gole ulaşınca işin seyri de değişiverdi. Bu golde özellikle Cenk Tosun ve Mahmut’un ısrarlı takipleri ve presleri takdir edilmeli.
Kişisel çaba ve beceri ile gelen bu golden sonra Türkiye daha rahat bir konuma geldi. Fakat yine de tatmin edici bir futbol yoktu. İkinci yarıda da bu devam etti. Ancak Hakan Çalhanoğlu ile gelen ikinci golden sonra oyun tamamen Türkiye’nin
Türk Milli Takımı, Şenol Güneş yönetiminde Euro 2020 elemelerindeki ilk karşılaşmasını bugün Arnavutluk ile yapacak. Türkiye, yeni teknik direktörü ile gruba güzel bir başlangıç yapmayı ve Euro 2020’ye katılmayı hedefliyor.
Esasen bu, gerçekleşmesi imkansız bir hedef değil. Türkiye, Fransa ve İzlanda gibi zorlu rakiplere rağmen gruptan çıkmayı başaracak bir potansiyele sahip. Şenol Güneş de Türk Milli Takımı’nı bu hedefe taşıyacak tecrübeye sahip bir teknik direktör.
Türkiye, uzun süredir milli takım bazında başarıya hasret kaldı. Dileğimiz, Türkiye’nin artık tüm turnuvalara katılabilen bir ülke haline gelmesi. Bu yolda Şenol Güneş’e ev Milli Takımımıza başarılar diliyorum.
Arnavutluk maçı öncesinde futbol kamuoyunu meşgul eden bir diğer konu ise yabancı futbolcu sınırlaması. Bu konuda ciddi bir tartışma var. Ancak bu tartışmadaki pek çok argüman ciddi bir temele oturmuyor.
Öncelikle şunu belirtmek şart; şu andaki kural kesinlikle Türk futbolcuların önünde bir engel oluşturmuyor. Futbolcuları yerli ve yabancı olarak değil, iyi ve kötü futbolcu olarak ayırmak gerekir. Nitekim Ozan Kabak gibi gençlerimiz bu dönemde ortaya çıkmış ve genç yaşta Avrupa’nın önemli liglerinde
Başakşehir’in gündüz seansında puan kaybetmesinin ardından, Bursaspor maçı Galatasaray açısından daha da fazla önem kazandı. Ancak sarı- kırmızılı futbolcular, belki de bunun yarattığı stresin de etkisiyle özellikle ilk yarıda kötü bir performans sergilediler.
Galatasaray, düşme tehlikesini yakından hisseden Bursaspor’un baskılı oyununa cevap veremediği gibi tüm hatlarıyla tel tel döküldü. Emre Taşdemir, iyi niyetle hücuma katkı sağlamaya çalıştı ama arkası yolgeçen hanına döndü. Uzun zamandır kötü performans sergileyen Marcao’ya, bu maçta Luyindama da katıldı. Orta saha da aynı şekilde felaketti. Belhanda ve Feghouli yokları oynadıkları gibi birçok da top kaybettiler.
Bütün bunların sonucunda Bursaspor iki gol buldu. Ancak ilk yarının sonunda Ndiaye ile gelen gol, bir anlamda geri dönüşün fitilini ateşledi. Nitekim ikinci yarıda Belhanda ve Feghouli’nin biraz hareketlenmeleri ve biraz sorumluluk almaları işleri Galatasaray lehine değiştirdi ve Cim Bom müthiş bir geri dönüşle üç puanı almayı başardı.
Ancak Galatasaray açısından muhteşem olan sadece geri dönüştü. Sarı- kırmızılıların oynadıkları futbol için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Galatasaray’ın ilk yarıdaki
Beşiktaş – Göztepe karşılaşması, ligdeki konumlarından dolayı iki takım için de büyük önem taşıyordu. Şenol Güneş, bu önemli karşılaşmaya oldukça ofansif bir kadro ile çıkarken Kagawa ile Ljajic’i de ilk kez birlikte ilk on birde sahaya sürdü.
Ancak ilk yarıda işler siyah- beyazlıların düşündükleri gibi gitmedi. Beşiktaş, Göztepe’nin önde basmasından dolayı geriden oyun kuramadı ve topu rakip kaleye taşıyamadı. Adriano’nun henüz 12.dakikada sakatlanarak yerini Necip’e bırakmasıysa Beşiktaş için işleri daha da zorlaştırdı. Bu değişiklikten sonra sol beke geçen Medel, doğal olarak hücum anlamında hiç katkı sağlayamadığı gibi o kanattan gelen akınlar da siyah- beyazlılara zor anlar yaşattı.
Bu saydığım etkenlerden dolayı hücum anlamında hiçbir varlık gösteremeyen Beşiktaş, 35.dakikadan itibarense kalesinde önemli tehlikeler yaşadı. Özellikle Yasin Öztekin’in getirdiği toplar Beşiktaş kalesinde önemli pozisyonlar yaşanmasına neden oldu.
İkinci yarıya Necip’in yerine Lens ile başlayan Şenol Güneş, sistemde de değişikliğe gitti. Geride Dorukhan, Vida ve Medel ile üçlü bir savunma hattı kuran tecrübeli teknik direktör, kenarlara Gökhan Gönül ve Lens’i yerleştirdi. İlk yarıda sol