Üç örnek var.
Bazı AB ülkelerinin Türkiye'ye dönük huysuzluklarını, daha da ilginci,
bu huysuzlukların giderilme yöntemini açıklıyor.
Yıl 1983. Özal iktidarı Avrupa Konseyi'ne milletvekili gönderiyor. Konsey başlangıçta
"seçimler demokratik değildir, gelen milletvekillerini biz içeriye almayız" diye diretiyor. Başı
İsveç çekiyor.
O sırada Türkiye'de
tramvay ihalesi var. İsveç de bu işe çok hevesli. Özal İsveç'e haber gönderiyor,
"eğer Avrupa Konseyi'nde böyle direnirse, hava alır" diye. İsveç direnişten vaz geçiyor. Türkiye Avrupa Konseyi'ne, tramvay ihalesi İsveç'e!..
Yıl 1992.
Norveç Türkiye'ye silah ambargosu uyguluyor. Norveç'te önemli bir firma var,
deniz füzeleri üretiyor. Ambargo kısa sürede bu firmayı güç durumda bırakıyor. Norveç Türkiye'ye haber gönderiyor,
"biz deniz füzeleri satabiliriz, ambargo burada geçerli olmaz" diye. Fırsat Ankara'nın ayağına geliyor, Norveç'le
savunma sanayii anlaşması imzalamak üzere. Ankara'nın iki koşulu var:
"Önce ambargoyu tümüyle kaldıracaksınız. İki, savunma anlaşmasına bir madde eklenecek, bundan sonra hiçbir biçimde bu yola gitmeyeceğinizi garanti edeceksiniz!.." Norveç acele razı oluyor. Ne de olsa silah satacak, firması güç durumdan kurtulacak. Anlaşma imzalanıyor, ambargo kalkıyor!..
Yıl 1986,
Pakistan - Hindistan savaşının hemen öncesi. İnsan hakları şampiyonu İsveç, Hindistan'ı ağır biçimde eleştiriyor. Hindistan, İsveç'ten
top satın alınca, İsveç ağzına fermuar dikiyor!..
Önemli olmanın sınırları
Neden şimdi bu üç örnek?..
Türkiye'nin AB adaylığı gündemde. AB'nin dünyada sözü geçen ülkeleri şu anda Türkiye'den yana. Ama, AB'deki
İsveç, Danimarka, Lüksemburg gibi küçük ülkeler, Türkiye'yi
insan hakları ihlalleri nedeniyle suçluyor ve adaylığımıza karşı çıkıyor.
Üç ülkenin ortak özelliği var.
Kendi iç sorunlarını çözmüş, ama askeri ve siyasal alanda uluslararası ağırlıkları yok. Buna karşılık,
AB'de oyları var. Bu ülkeler Türkiye'ye karşı şimdi bunu kullanıyor.
İnsan hakları gibi, uluslararası alanda sempatik gelen konuda ortaya çıkıp, AB içindeki veto haklarına güvenerek,
kendilerini önemli ülke statüsüne çıkarmaya çabalıyor.
Türkiye insan haklarında, hiç tartışmasız geride. Bu ayrı. Ama, onlar bu yöntemle kendilerini, kendi halkları ve diğer büyük ülkeler gözünde
önemli kılmaya çalışıyor. Onların açısından haklı olabilir.
Ancak, burada Türkiye'nin kozları sanıldığından fazla.
İnsan hakları şampiyonlarına, geriye giderek,
top ve tramvay öykülerini anımsatmak güç olmasa gerek!.. AB adaylığı, salt AB adaylığı değil galiba!..
Yazara E-Posta:
ydogan@milliyet.com.tr