Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kovid-19 salgınının yeniden ivme kazanmasıyla vaka ve ölüm sayılarındaki artış tedirgin edici boyutlara vardı. Dolayısıyla Avrupa’nın birçok yerinde yasaklar geri geldi bizde de art arda yeni tedbirler, kısıtlamalar devreye giriyor. Tabii öncelikle vurgulanan da yine maske takma, hijyen hassasiyeti, sosyal mesafe ve izolasyon konusu. Çünkü güvenli aşı bulunana dek yapılabilecek en etkin korunma yöntemi bu. Yani hemen herkesin “aşı bulunacak salgın bitecek” beklentisi henüz umut aşamasında. Evet, gelişmeler aşının eli kulağında olduğu şeklinde ama bir yanda da üretilecek aşılar için yan etki tartışması ve öncelik kapışması da var. Bu arada hala tartışılan bir başka noktada virüsün değişkenliğinin yanı sıra vücutta kalıcı etki bırakma ya da başka hastalıkları tetikleme olasılığı. Ki bu bağlamda da ciddi riskler söz konusu. Örneğin Dünya Sağlık Örgütü’nde uzun yıllar salgın hastalıklar ve virüslerle ilgili Tanı, Sınıflandırma ve Değerlendirme Bölüm Başkanlığı görevini yürüten Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bedirhan Üstün, diyor ki:

Haberin Devamı

“Bu virüs kalp kasına da yerleşiyor kalbi de etkiliyor ama orada hastalık çıkarması hemen 15 gün içerisinde olmuyor. Orada 6 ayı buluyor, dolayısıyla risk söz konusu. Yine bu virüs damar tıkanması da yapabilir. Böbrek üstü bezlere, yumurtalıklara da gidiyor. Yani koronavirüs sadece akciğer hastalığı değil, bir multi sistem hastalığı, vücudun her sistemine bulaşıyor. Çünkü bu reseptör hemen her sistemde iş yapıyor. Yani nasıl FETÖ orduya da sızdı polise de sızdı, üniversitelerde akademik kadrolara da da sızdı bu virüste FETÖ gibi her yere sızıyor.”

Yeni başka hastalıklar da mı söz konusu?

“Aynen buna hazır olmak lazım. Geç gelişme geç su yüzüne çıkan hastalıklar göreceğiz. Kovid oldum geçti diyemeyeceğiz. Çünkü vücudun ümmin sistemini hacklemiş bu sistem. Yani korsan gibi vücudun en zayıf yerinden vuruyor.”

Peki ya aşı bulunacak sorun bitecek beklentileri ve güvenli aşı tartışmaları? Üstün, devam ediyor:

“Bu işin bağışıklık sistemi henüz anlaşılmadığı için aşı sonrasında da bir takım sorunlar çıkabilir. Aşıda ben bu virüsle aynı anahtarı kullanıyorum diye geliyor vücuda, senin bağışıklık sistemini tetikliyor sen virüse karşı antikor yapıyorsun, bu arada illa olacak demiyorum ama bir oranda kendi vücudunda bu sefer akciğer dışında kalp kasına, damarlar epiteline, yumurtalıklara da bağışıklık tepkisi vermen mümkün olabilir. Bir de aşı bizim sandığımız kadar güçlü bir aşı olmayacak, yüzde 66-70 koruyacak. Bu demektir ki aşı, olan her üç keşiden birini korumayacak. Üçte iki iyi bir oran tamam ama bir de mesela birinci, ikinci sene koruyacak üçüncü sene korumayacak veya tam tersi birinci sene korumayacak da ikinci üçüncü sene koruyacak. Biz her sene grip aşısı yaptırmamıza rağmen grip olabiliyorsun ya, onun oranlarına baktığımızda hemen hemen aynı şeyi görüyoruz. Yani üç kişiden birini korumuyor.”

Haberin Devamı

Aşı gecikecek mi Kasım başı diyorlardı?

“Aşı böyle bir şey araba üretmek gibi değil. Aşı üretiminde biyolojik bilinmezler var. Aşının yan etkisi çıktığı zaman durdurdular kaç çalışmayı. Ani ölümler, karaciğer, böbrek yetmezlikleri oldu. Trump kendisini parçaladı çünkü başkanlığı kazanması aşıya bağlıydı diye düşündü yani o kadar uğraştı yapamadı yetiştiremedi. Bir de herkes umudunu aşıya bağlamış durumda. Aşı bulunacak bu iş bitecek diyorlar ama bu çok yanlış bir inanç. Aşıyı bulsalar bile örneğin diyelim ki kasımın sonunda buldular ABD bu aşıyı kime verir? Önce kendi halkına, şu anda başlasa bile bu aşıyı bütün eyaletlerde uygulaması 13 ayı bulacak, ondan sonra sana satacak üstelik de yüksek fiyata. Yani Ocakta piyasada Martta Türkiye’de zor bir olasılık. Ya da ABD’den getirtecekler zenginler olacak fakirler olamayacak. Dünyadaki 8 milyar insana nasıl ne zaman aşı yapacaksın?..”