İmralı’dan gelen görüntülü son silah bırakma mesajına septik bakmayı gerektiren, acabalar olduğunu düşündüren noktalar var elbette… Özellikle de terör örgütünün “biz yenilmedik farklı bir evreye geçiyoruz” hayali, havasından hareketle… Kolay bir süreçten geçilmediği bilinen durum, endişeler de olabilir ama hayaller başka gerçekler başka… Türkiye teröre karşı mücadelesini kazandı, burada kazanan taraf devlettir açık. Türkiye’de terör bitti, hedef bölgedeki terörü bitirmek. İmralı’dan gelen mesajda “TSK bizi yendi, bitirdi, artık silahları bırakmak zorundayız” gibisinden cümleler beklemenin pek gerçekçi olmayacağını kestirmek de zor değil. Taraftarlarına bir şekilde anlatması gerekiyor bu meseleyi… Dolayısıyla her paragrafı farklı yerlere çekilebilecek, yorumlanabilecek, Öcalan’ın mesajına bu gözle de bakmak lazım. Yine gelinen noktayı iyi anlamak için herkesin öncelikle geçmişi anımsamasında
Gazze Şeridi’nde aylardır süren İsrail saldırıları ve ablukanın ardından ateşkes umutları yeniden gündemde. ABD Başkanı Trump’ın bugün İsrail Başbakanı Netanyahu ile yapacağı Beyaz Saray görüşmesinde, İsrail ile Hamas arasında 60 günlük geçici ateşkesi duyurması bekleniyor. Umarız öyle olur ama Netanyahu, İsrail denildiğinde, ateşkes, barış, insanlık kelimeleri pek örtüşmüyor. Ateşkes duyurulsa bile Netanyahu takmıyor, katliama devam ediyor.. Uluslararası sistem açısından devlet olarak tanımlanan İsrail, icraatlarıyla terör örgütü görüntüsü veriyor. Savaşırken dahi savaş hukukunun en temel ilkelerini ihlal ediyor, hastaneleri,okulları vuruyor BM görevlilerini öldürüyor, gazetecileri katlediyor...Uluslararası Adalet Divanı’nda soykırım suçlamasıyla yargılanan, sanık sandalyesinde oturan bir İsrail var. Netanyahu da Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde savaş suçu ve insanlığa karşı suç iddiasıyla yargılanıyor… ABD denildiğinde ise onun Orta Doğu’daki en önemli önceliği
Ülkemizde orman yangınlarının çıkış nedenlerine baktığımızda yüzde 90’dan fazlasının insan kaynaklı olduğu görülüyor. İhmal ve dikkatsizlik,daha doğrusu sorumsuzluk da en başta geleni...Anız yakma, piknik ateşi, sigara izmariti,ormana bırakılan cam atıkları gibi...Dolayısıyla herkesin bunlara gereken hassasiyeti göstermesi gerekir. Toplum olarak hepimizin bireysel sorumlulukları var,yerine getirip-getirmediğimiz ve nedenleri ayrı bir tartışma konusu ama ülkenin farklı noktalarında bu kadar çok yangının aynı anda çıkması düşünüldüğünde durum daha bir başkalaşıyor. Evet,kuraklık, aşırı sıcaklar, rüzgar gibi hava koşulları da ciddi etken ve dünyanın bir çok yerinde de yangınlar var denilsede, bu kadar geniş çaplı olduğunda sadece ihmal,dikkatsizlik ya da sorumsuzlukla veya doğayla izah etmek zor...Rant uğruna çıkarılan kasıtlı yangılar da oldu, oluyor ama bölgemiz ve ülkemizi yakından ilgilendiren konjonktüre, iç ve dış parametrelere bakıldığında bunun daha da ötesi bir durumun olma olasılığını sorgulanması gerektiren fazlasıyla dayanak
İçişleri Bakanlığı’nın açıkladığı İstanbul merkezli 31 ilde gerçekleştirilen son FETÖ operasyonlarıyla aralarında muvazzaf askerlerin de bulunduğu çok sayıda kripto hain daha deşifre edildi, çoğunluğu tutuklandı. Çok sayıda örgütsel doküman ve dijital materyal ele geçirildi... Yani, yıllardır verilen mücadeleye, temizliğe rağmen hâlâ kendini saklayan FETÖ’cü var. Ki buna muhalefet cenahından, sızmalara karşı zafiyet iddiaları da geldi. Ama bu operasyonların büyük kararlılık göstergesi olduğu ve mücadelenin sadece FETÖ’cüler değil,onları koruyup kollayanlara karşı verildiği gerçekliği var bir de...Böyle bakıldığında da zafiyetin aksine meseleye verilen önem ve hassasiyet daha ön plana çıkıyor...Nihayetinde FETÖ her zaman ABD, İsrail ekseninde hareket eden bir istihbarat örgütü, bunu da herkes biliyor artık...Kendisini devamlı kriptolayan ve bu bağlamda bile mutasyona uğrayan bir örgüt yapısı söz konusu. Kriptoyu çözdükçe yenileri ortaya çıkıyor,
Türk savunma sanayiinin geldiği nokta nedeniyle dünyanın gözü, kulağı Türkiye’de... İHA ve SİHA’larla başlayan Türk mühendislerinin tasarlayıp, geliştirdiği milli muharip uçak KAAN ile taçlanan TCG Anadolu’ya ve uzun menzilli füzelere kadar uzanan süreç yüksek irtifada hız kesmeden devam ediyor. Türkiye dünyada beşinci nesil savaş uçağı üreten ve satan elin parmaklarını geçmeyen az sayıdaki süper lig ülkelerinden biri artık. Buna çok katmanlı entegre hava savunma sistemi Çelik Kubbe de eklendi malum... İçerisinde Türkiye’nin geliştirdiği birçok hava savunma silah sistemini, radarı, elektro-optik sistemini, haberleşme modüllerini, komuta kontrol istasyonlarını ve yapay zekâyı barındırıyor... Havada, karada, denizde sürekli yenileri geliştirilen projeler silah sanayiinde dışa bağımlığımızı azaltırken, Türkiye’yi dünya piyasalarında söz sahibi de yaptı. Son beş yıllık dönemde silah satışlarını yüzde 106 oranında artıran, dünyanın en büyük 11’inci
Demokrasilerde muhalefet, özellikle ana muhalefet iktidarın alternatifidir. Kendini, ilkelerini, topluma sunar ve vatandaşı, seçmenleri ikna etmeye çalışır. İktidar olmak isteyen bir siyasi parti ya da partiler öncelikle bir hedef koymak ve bunu çok net bir şekilde halka anlatmak zorunda. İç ve dış meselelerde neyi nasıl yapacağı konusunda farkını fark ettirmek, toplumun güvenini kazanmak durumunda. Peki ülkede uzunca bir süredir “ana muhalefet” denilince görüntü ne? CHP kurumsal olarak tam anlamıyla teyakkuzda ama bu ülke değil, kendi iç meselelerinden kaynaklı daha çok...Her kafadan bir ses çıkıyor. Hemde öyle böyle değil, taraflar arası frensiz, ağır hakaretlere varan acımasız salvolarla...Gerçi CHP’liler buna parti içi demokrasinin gereği çok seslilik diyorlar ama bunun onu çok aşan bir durum olduğu da ortada...Cepheler arası bir “sinsi savaş” var sanki...CHP hep kişiler ve onlara bağlı hesaplar üzerine konuşmaktan, iç çekişmelerden, ana muhalefet partisi olarak tek ses halinde ülke
İsrail-İran savaşında kim kazandı-kaybetti ve alınacak dersler tartışması, sorgulaması istihbarat teşkilatları arasındaki mücadele içinde geçerli... MOSSAD’ın İran’ın iliklerine kadar sızma, hatta çökme başarısı ile daha çok SAVAMA adıyla bilinen bakanlık düzeyindeki yapılanma(VAJA)’nın istihbarata karşı koyma, kontrespiyonaj zafiyeti gibi... Bu bağlamda da İran istihbaratındaVAJA ve Devrim Muhafızları Ordu İstihbaratı olmak üzere çok parçalı ve çekişmeli yapıdan kaynaklı rekabet ortamının başka ülke teşkilatlarına alan açmaya da boşluk yaratma gibi sorunlar dikkat çekti… Çok başlı ve kendi aralarında ideolojik çatışmaları olan karmaşık bir İran İstihbarat Teşkilatı var yani.. Ülke içindeki faaliyetleri de rejim muhaliflerini tasfiye etmek üzerine kurgulu ağırlıkla... Dışa dönük faaliyetleri ise İran rejimini ihraç etme, vekil güçlerine destek verme odaklı... Terör örgütleriyle olan kirli ilişkisi de MOSSAD ve CIA ile yarış halinde... Dolayısıyla eğer İran istihbaratı ülke sınırlarının
Pakistan’ın Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdiği Trump, “savaş” dedi ve İran’daki nükleer tesisleri vurdu. Dünyaya barış getirme vaadiyle koltuğa oturan ama ağzından her barış sözü çıktığında var olan savaşları, ateşi körükleyen Trump, ülkesi ABD’yi resmen İsrail-İran savaşına dahil etti… Trump yaptığı paylaşımda “Üç nükleer tesise yönelik çok başarılı saldırımızı tamamladık. Fordo nükleer tesisine tam kapasiteli bir bomba attık” diye başarısıyla! böbürlenirken de yine “Şimdi barış zamanı” demeyi ihmal etmedi... Ama onu da “İran artık barış yapmak zorunda. Eğer yapmazlarsa gelecek saldırılar daha güçlü olacak” tehditleri savurup, savaşı devam ettirme kararlılığını ortaya koyarak... Sürpriz mi? Değil. Daha gelir gelmez komşularını tehdit etti, topraklarına göz koydu, Ukrayna-Rusya savaşını sonlandırma konusunda duvara tosladı, Gazze’ye dönük yaklaşımları, planları dünyanın tepkisini çekti. Dolayısıyla Trump, kainata hükmetme modundaki