Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Tunca BENGİN

       Tayin ve terfi bekliyorsan ya politikacı dostun olacak ya da mafya bağlantın. Yoksa yandın. Değil gariban memur, emniyet müdürü olsan fark etmez. Elimde 'Türkiye'de Polis ve Politika İlişkisi' konulu bir araştırma var, aynen şöyle diyor:
       "Terfileri geldiği halde bir üst rütbeye atanamayan 2. sınıf emniyet müdürleri ile terfi ettikleri halde daha aktif görevlerde vazife almak isteyen 1. sınıf emniyet müdürleri kendilerine uygun pozisyonlara gelebilmek için ya mahkemelere ya da baskı gruplarına (politikacı, mafya vs.) başvurmaktadırlar..."
       Bu sıradan bir araştırma değil. İmza sahipleri l. Sınıf Emniyet Müdürü, Polis Başmüfettişi Recep Gültekin ile ODTÜ Sosyoloji Bölümü öğretim üyelerinden Yusuf Ziya Özcan...
       Gerçekten de polis teşkilatında özellikle üst düzey emniyet müdürlerinin tayin ve terfilerinde sıkıntı yaşanıyor. Üst kademelere terfi edecek müdürler için boş kadro bulunamıyor. Kimi yasa gereği Türkiye'yi dolaşırken, bazı torpilliler İstanbul, Ankara dışına çıkmadan emekliliğe hak kazanıyor.

Politikacı eli

       1999'da yapılan araştırmaya göre; jandarmanın sorumlu olduğu kırsal kesimler dışında ülke genelindeki toplam polis sayısı 150 bin civarında. Ve polis tamamen hükümet eden partinin kontrolünde. Bir başka deyişle de politikleşme, polisi bir partinin zor kullanma aracı haline getiriyor. Böyle olunca da her hükümet değişikliğinde, tüm kadroları sil baştan oluyor. İşte araştırmadan bazı satırbaşları:
       "Polis, mafya ve politikacı işbirliğini sergileyen Susurluk olayı politikacılar ve polis arasındaki yakın ilişkinin bir delilidir. Hatta son zamanlarda bir emniyet müdürünün bakanın kendi şahsi girişimleri ile görevden alınması ilişkinin ne derece derin ve yoğun olduğunu göstermektedir."
       "Emniyet teşkilatı nasıl yapılanmış olursa olsun ve emniyet görevlileri nasıl seçilmiş olurlarsa olsunlar, politikacılarla birlikte çalışmak zorundadırlar. Polis, özlük hakları dahil tüm yasaları düzenleyen politikacıya bağımlı hale gelmektedir."
       "Hükümetler polisin çalışmasını etkileyecek karar mekanizmalarını tayin hakkına sahiptir. Böyle bir yapılanmada polisin söz hakkı yoktur. Ne söylenirse yapmak durumundadır ve itiraz edemezler. Örneğine gelince; seçim öncesi politikacılar gecekondulara tapu verileceği konusunda vaatte bulunurlar, sonrasında da polise talimat verir yıktırırlar."
       Bu durumda insanda moral - meslek aşkı kalır mı? Vallahi bravo, teşkilat yine de iyi çalışıyor.

Basit çözümler

       Peki ne olacak? Personelin psikolojik sıkıntıları, beklentileri nasıl giderilecek? Politikacının eli, mafyanın bağlantısı nasıl kesilecek? Araştırmacılara göre; her rütbe için standart eleme sürecinin terfilerde uygulanması ve sadece başarılı olanların yükselmesi net çözüm. Daha üst rütbeye terfi etme olasılığı olmayanların da erken emekli edilmesi kaçınılmaz. Bakalım, bu konuda polis kökenli İçişleri Bakanımız Sayın Sadettin Tantan ne düşünüyor?..

Beykoz kalkanı!

       Balık avlamak için Ukrayna'ya gidilir mi? El mecbur; çünkü bizde deniz tükendi. Çok değil bundan 20 - 30 yıl öncesine kadar Beykoz açıklarında bile rahatlıkla avlanan kalkan balığı artık bizim karasularımızda yok denecek kadar az. Bir okurumuz şöyle diyor:
       "Sahip olduğumuz doğal kaynaklar ister su, ister kuş, ister balık olsun gözümüz gibi korumamız gereken değerler. Eğer geçmişte deltalar gibi balıkların üreyip yumurtlayabileceği alanlarda balıkçılık yapılmamış, balıklar henüz gerektiği kadar büyümeden avlanmamış, aşırı avlanma sonrasında fiyatı yükselsin diye kasalarla denize dökülmemiş, dalyanlar ve lagünler tarımsal ilaçlar, şehir ve sanayi atık suları ile kirletilmemiş, dip trolleri ile yaşam kaynağı deniz dipleri tahrip edilmemiş olsaydı, bugün balık avlanmak uğruna bu bedeller ödenmezdi."
       Doğru söze ne denir...


Yazara E-Posta: tbengin@milliyet.com.tr