Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Siyaset bilimciler ve kamuoyu araştırma şirketlerine göre; Türkiye’deki seçmenlerin yüzde 30-35’i, azami 40’ı mezhepsel ve ideolojik nedenlerle oy kullanıyor. İktidarı belirleyen yüzde 60’lık çoğunluk ise gündelik yaşam ve cebine bakarak karar veriyor. Bunu belirlerken de şu iki detaya dikkat ediyor:
- Bu parti bana ne kadar dokunuyor, kötü günümde ne kadar yanımda?
- Ben bu partiye güveniyor muyum, dediklerini yapar mı?
Yani Türkiye’de seçmen davranışını belirleyen ana tema ideoloji değil... O nedenle de seçim kazanmak için sokaktaki insanı yakalayacak, umut verecek somut projeler ve söylemler şart...
Peki sandığa 82 gün kala muhalefet cephesinde, daha doğrusu CHP ve MHP’de böyle bir hava, hareket var mı?...
Seçime kadar İstanbul’da 4 milyon konutun kapısını çalacağını söyleyen CHP “önseçim” heyecanıyla sadece parti üyelerinin kapısını yokluyor. Kendisini ülkenin sigortası gibi gören MHP ise işsizlik, yoksulluğa çözüm konusunda tek söz etmiyor. Bu nedenle de iktidara karşı sadece HDP’nin baraj tartışmaları ve buna bağlı olarak başkanlık sisteminin önünün açılma ya da kesilme hesapları konuşuluyor. Bu durumu kamuoyu araştırmacısı Adil Gür şöyle yorumluyor:
Bu seçimde ilk defa dört partinin birden barajı geçip meclise girme olasılığı olduğu için oranlardan daha çok milletvekili dağılımı önemli hale geldi. Yani AKP yüzde 45-48 civarında oy alsa dahi 2011 deki sandalye sayısını yakalayamaz. AKP 44’ün altına gerilediği takdirde tek başına bir iktidar modeli bile çıkmayabilir. Onun için de HDP’nin durumu ne olacak tartışması doğal. Garip olan 13 yıllık, yıpranan bir iktidar var. İnsanlar yaşamından, geçim derdinden yakınıyor ama HDP hariç diğer muhalefet partileri bundan yararlanamıyor. Bunun da temel nedeni muhalefete güven eksikliği sorunu. Yani muhalefet güven vermiyor. Seçmenin kafasında bu adamlar bu işi yapar diye bir algı oluşmuyor. O nedenle HDP, bu seçimde yüzde 13-14 oy alabilir. SHP’lileşebilirse, söylemi duruşuyla Türkiye partisi olabilirse de önümüzdeki seçimde ana muhalefet olur.”

Haberin Devamı

‘Suriyeli dilencileri Türkler çalıştırıyor’

Haberin Devamı

Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılar konusunda sağlıklı bir veri yok. Yani ülkemizde bulunan Suriyelilerin sayısını, cinsiyet, yaş grubu, eğitim ve meslek durumlarını, yaşadıkları illere göre dağılımını bilmiyoruz. Örneğin resmi rakamlara göre; İstanbul’daki Suriyeli sayısı 200 bin, ama Suriyeli Dernekler Platformu Başkan Vekili Mehdi Davud bile diyor ki:
“Yarın, öbürgün bulup gönderilmekten ya da Avrupa’ya gidebilirlerse Türkiye’ye iade edilmekten çekindikleri için çoğu kayıt yaptırmıyor. Sadece sağlık sorunları olduğunda geçici kimlik için başvuruyorlar. O nedenle İstanbul’da 400 bin Suriyeli rahat vardır.”
Bu sorunun rakamsal boyutu, bir de sokakta kalan ve dilenen Suriyeli çocuklar gerçeği var... Ve bu konuda da devletin elinde doğru dürüst bir veri ve çözüm odaklı çalışma bulunmuyor. Platform olarak yaptıkları araştırmayla İstanbul sokaklarında dilenen 750 Suriyeli çocuk tespit ettiklerini belirten Davud’un söyledikleri ise çok çarpıcı:
“Polis sokakta dilenen çocukları topluyor ama aileleri sahip çıkmadığı için kampa gönderemiyor ve aynı gün bırakmak zorunda kalıyor. Bazı yerlerde, trafik ışıklarında kız çocukların 20, erkek çocukların 15 lira karşılığında dilenci olarak çalıştırıldığını da belirledik. Başlarında da Türk patronlar vardı...Bu çocukları sokaktan çekmek için Valilikle birlikte hukuki alt yapısını oluşturarak Silivri yakınlarında bir çocuk misafirhanesi açmayı planlıyoruz.”

Haberin Devamı

Yeni tetik mekanizması intiharları önler mi?..

TSK, kışladaki intiharları önlemek için özel bir tetik mekanizması geliştirildiğini açıkladı. Buna göre intihara yeltenmek isteyen asker silahı kendine doğrultup tetiği çekmek istediğinde düzenek devreye girerek, ateşlemeyi önleyecek.Yani tetik kilitlenecek...
Peki bu,2002-2012 arasındaki 10 yıllık dönemde şehit sayısını (818) geçen (934)ve 2012 sonrası resmi verisi açıklanmayan intiharlar için kalıcı bir çözüm olacak mı?..Olmayacağı geçen hafta sonu Ankara’da Türkiye Barolar Birliği ve Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği’nin işbirliğiyle düzenlenen panelde bir kez daha dile getirildi. Ve hakaret, dayak, orantısız ceza gibi şikayetlerin ortadan kakması için ivedilikle yapılması gerekenler şöyle sıralandı:
“TSK’daki lider personelin tümüne mobbing konusunda eğitim verilmeli, Özellikle asta karşı şiddetin önlenmesine yönelik uygulama esasları yeniden gözden geçirilerek
yasal düzenlemeler hazırlanmalı. Şikayet müessesesinin önündeki
mevcut yasal engeller kaldırılmalı.”