Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

ABD Cerablus harekatı başladığında Türkiye’nin yanındayız, destekliyoruz gibi sıcak mesajlar vermişti, hatta koalisyon güçlerinin hava desteği de vardı ancak namlular Fırat’ın doğusuna geçmemekte direnen PYD-YPG’ye dönünce ilişkiler gerilmeye başladı. Yani harekatın IŞİD’in kontrolündeki El Bab’ın yanı sıra YPG’nin kontrolündeki Menbic’e yönelmesiyle ABD’nin havası değişti. Nedeni açık, “PYD ,YPG Fırat’ın batısını geçmemeli” sözleriyle takiye yapan ABD Suriye’deki Kürt koridoru planından vazgeçmiş değil. Nitekim sahibinin sesi PYD’den gelen açıklamalarda bu yönde. O nedenle de Suriye konusunda verilen sözlerde patinaj yapma ya da cayma açısından yeni sürprizler olabilir. Dolayısıyla da Türkiye’nin kararlılıkla devam eden Fırat Kalkanı harekatında olası risklere ya da bazı tuzaklara karşı hazırlıklı ve çok daha duyarlı olmasında yarar var. Örneğin neler mi? İşte dün konuştuğum üst düzey bir görevlinin uyarıları:

Haberin Devamı

“Özellikle hava unsurlarımıza verilecek istihbarat yanlış olabilir dolayısıyla da El Bab’da sivil kayıpları olursa, yani Rusya’nın yaptığı bombalamalarda gördüğümüz çocuk ölümleri gibi manzaralar, Türk uçaklarının vurmasıyla yaşanırsa çok kötü bir şey olur orada..

ABD bunu Yemen’de yapıyor, Suudi Arabistan’a yanlış koordinat veriyor mesela. Bu yanlış istihbaratlar nedeniyle kaç tane sınır tanımayan doktorların hastanesi vuruldu.”

Kirli bir oyun var

Suriye’de Esad rejimi ile PYD-YPG ya da IŞİD ve onların arkasındaki uluslararası güçler arasında çok kirli bir oyun oynandığına dikkat çeken görevli, göstermelik müdahalelerle farklı algılar yaratıldığını vurgulayarak şöyle devam etti:

“IŞİD’in temizlenmesi noktasında herkes hemfikirdi,gerçek anlamda istiyordu, bir kısmı ise konjonktürel olarak halen kullanılabilecek bir aktör olarak görüyordu. Örneğin IŞİD Palmira’ya doğru gittiğinde ESAD izin verdi. Karşılıklı çatışma varmış gibi bir iki enstantane gördük ama aslında IŞİD elini kolunu sallayarak girdi oraya. Bunu herkes de biliyor. Zaten ABD’de IŞİD’in Palmira’daki varlığına çok fazla bir operasyon falan yapmadı.

Haberin Devamı

Buna karşı bir bakıyorsunuz ABD kuvvetleri Rakka’ya girip operasyon yapıyor, ‘IŞİD’in finans sorumlusunu öldürdük’ diyor. Ama koskoca bir IŞİD konvoyu bir yerden başka bir yere intikal ederken müdahale olmuyor. Böyle kirli işler var.

IŞİD ve YPG’nin yok olmasını Esad’da istemiyor,istemez. Buna yönelik bir hamlede karşımıza fiili olarak ortaya çıkacaktır. Yani Özgür Suriye Ordusu normalde Halep’in kuzeyinde rahat kalmış olsaydı Türkiye girerken ÖSO da El Bab’a doğru çok rahat yürüyebilir, çok basit bir şekilde kuzey hattında IŞİD yok olabilirdi. Ama Esad ne yaptı? Bu operasyon sırasında ÖSO unsurlarını Halep’in içinde oyalamak için anında saldırıya başladı. O nedenle ÖSO çok fazla hareket edemedi.”

Çözüm mü çözümsüzlük mü?

Cerablus harekatıyla Suriye’nin gelecekteki toprak bütünlüğünün korunması açısından Türkiye’nin tavrını çok net ortaya koyduğunu belirten görevlinin, İran, Rusya ve ABD’nin kafasındaki geleceğin Suriye’sine dönük öngörüleri de şu yöndeydi:

Haberin Devamı

“İran’ın istediği Nusayri, Rusya’nın istediği Baas rejiminin (Sünni, Nusayri fark etmiyor)devamı. Yani biri mezhepsel, diğeri ideolojik açıdan Esad’ı destekliyor. Her ikisi de genel olarak toprak bütünlüğüne saygılılar ama vazgeçebilirler. Örneğin Rusya’ya Akdeniz sahilinde bir Nusayri devleti kurulacak, senin de orada asker üslerin kalacak denilse kabul eder. ABD ise Lübnanlaştırmak istiyor. Yani paramparça kantonlarıyla yönetilemez istikrarı hiçbir zaman sağlanamaz durumda bir Suriye amaçlıyor. Fiziki olarak olmasa bile demografiyle oynayarak kendi desteklediği bir takım kuzeydeki bir takım unsurlarla Sünni Arapların komşu ülkelere sürüldüğü gibi kendince mühendislik yapmaya çalışıyor.”

Özetle Suriye krizi çözüme doğru gidiyor gibi görünse de dinamik ittifakların sürekli değişkenliği nedeniyle her an birden farklı cephelerin açıldığı yeni bir karışıklık çıkabilir. Ama yine de çözüm daha ağır basıyor çünkü biraz daha bu karmaşa devam ederse kimse açısından çıkarlarını devam ettireceği bir çözüm de mümkün olmayacak...