Süper Lig'in seviyesi gerçekten çok düşük. Borç batağında ve çoğu transfer yasaklı Anadolu kulüplerinin durumu içler acısı. Galatasaray ve Fenerbahçe kadro kalitesi ve derinliği olarak makası iyice açtı. Beşiktaş ve Trabzonspor'un ahvali ortada. İki kulüp de 'berbat' kadro mühendisliğinin faturasını ödüyorlar. Lig başladıktan 2-3 ay sonra zirve yarışına havlu atıyorlar. Kulüp genlerinde olan 'rekabetçi takım' özelliğini yitirdiler.
Temsilcilerimizin Avrupa'da başarısız olmasının en önemli sebeplerinden biri bu. Lig şampiyonumuza Avrupa arenası için iyi antrenman yaptıramıyoruz. Kayserispor'u yenerek 25. şampiyonluğunu ilan eden Galatasaray'ın son maçlarına bir bakın. Biraz tempo ve baskı yaptı mı gol buluyor, rakipleri pes ettiriyor. Güle oynaya maç kazanıyorlar.
Gelgelelim Türkiye sınırlarının dışına çıkınca gerçeklerle yüzleşip hüsrana uğruyoruz. Mütevazı, bize göre düşük bütçeli takımlara eleniyoruz. AZ Alkmaar ve Glasgow Rangers örneği bu savımızı destekliyor.
Rekabetçi, kalitesi, marka değeri yüksek ve daha az takımlı bir lig Türk futbolu için kurtuluş reçetesidir. Galatasaray'ı şampiyonluk için kutlayalım. 4 gün arayla iki kulvarda mutlu sona ulaştılar. İstatistikleri paramparça ettiler. Süper Lig'i 3 yıldır domine ediyorlar. Rekortmen golcü Osimhen faktörüyle rakiplerinin fersah fersah önüne geçtiler. Galatasaray amiyane tabirle atanı ve tutanı iyi takım olma geleneğini sürdürüyor.
En yakın takipçisi Fenerbahçe ile şampiyonluk sayısında farkı 6'ya çıkardılar. (25-19) Ezeli rakipleri henüz 3 yıldızda kalırken, armasına 5. yıldızı ilave ettiler. Başarı, tabii ki ekonomik gücü de beraberinde getiriyor. Sarı-kırmızılılar UEFA Şampiyonlar Ligi'ne direkt katılım hakkı kazandığı için 19 milyon Euro ayakbastı parasını kasaya koyacak.
Bu da yıldız transferlerinin devamı demek. Aradaki şampiyonluk farkının kapanması için en az 15 yıla ihtiyaç var.