Turizm nasıl patlar?

Her sene bu vakitler "Akdeniz medyamız"ın iç açıcı dönemsel haberleri yayınlanırdı:
"İlk üstsüzler geldi!"
Bunları "Güney üstsüz kaynıyor" haberleri izlerdi. Sonbaharda ise hüzün ağır basardı:
"Son üstsüzler!"
Turizmin dişi yanını öne çıkartan haberlerin yerini bu yıl "kanamalı bir hasta için çok acele sıfır grubu er aş pozitif kan aranıyor" anonslarındaki telaşlı açıklamalar aldı:
"Şubat ayından bu yana 725 bir kişilik rezervasyon iptal edildi."
TÜRSAB'ın araştırmasına göre seyahat ecenteleri bugüne kadar 650 tesisle yaptıkları kontratları iptal etmişlerdi.
Türkiye dış ticaret açığının yüzde 42'sini kapatan turizm sektörünün bugünkü konumunu Selahattin Önkibar'ın çarşamba günkü yazısının başlığı özetliyordu:"Turizm SOS veriyor." * * *Gözbebeğimiz turizm sektörü neden bu hallere düştü?
Turizm Bakanı Ahmet Tan, gazeteci olduğu için "pat" diye söyleyiverdi:
"Biz kampanya yaptıkça karalanıyoruz. Akdeniz kıyılarını tanıtacağız derken karşımıza insan hakları sorunu çıkartılıyor!"
Fatih Altaylı ise daha açıklayıcı bilgiler verdi:
"Türk turizmini boykot komitesi diye bir komite İtalya sokaklarında bildiriler dağıtıyor. Bildiride `Kanla lekelenmiş bir tatil yapmak istemiyorsanız, Türkiye'ye gitmeyin' denilerek Türkiye karalanmaya çalışılıyor. Ama iğrenç yalanlarla..."
Gerçekten de çok büyük yalanlar söyleniyor!
Bu yalanlar o kadar etkili oluyor ki, Erzincan Valisi Recep Yazıcıoğlu bile İzmir'de yapılan "Tatil 99 Gezi Market Fuarı"nda şöyle konuşabiliyor:
"Demokrasi ve insan hakları konusunda ciddi adımlar atılmalıdır. Dünyada en çok gazetecinin gözaltına alındığı, en çok faili meçhul cinayetin işlendiği ülke Türkiye'dir. Bunu unutmamalıyız!"
İnsan hakları konusunda bazı sıkıntılarımız olduğu gerçektir. Ama bu durum "zorunluluktan" kaynaklanıyor. Terörle mücadele kolay bir iş değildir. Zaman zaman yanlışlıkla birkaç bin kişi okkanın altına gidebiliyor. Bunları fazla abartmamak lazım!
Çünkü Türkiye 70 milyonluk koca bir ülkedir. Ufak tefek "zayiatlarla" nüfusumuz azalmaz. Çocuk yapma konusundaki performansımıza güvenelim.
Batı'nın gözüne girebilmek için uluslararası anlaşmalara imzayı basıyoruz.
Daha ne istiyorlar ki?..
Efendim bunları uygulayın!
Zamanı gelince elbette uygulayacağız. Ama Batı istiyor diye değil, bizim halkımız bunlara layık olduğu için...
Şimdilik layık değilse, bunda bir kasıt aramamak lazım...* * *Esas sorun tanıtım eksikliğinden kaynaklanıyor. Vakit geçirmeden geçmiş yıllarda yaptığımız gibi şarkıcı, türkücü, dansöz ve hokkabazlardan eğlence delegasyonları oluşturup Avrupa ülkelerine turneler düzenlemeliyiz.
İnanın çok eğlendireceğiz onları...
Bu sayede ülkemizin ne kadar neşeli bir turizm cenneti olduğunu görüp koşarak geleceklerdir.Aman gömmeyin
İrlandalı Temel'in biri evlendikten birkaç gün sonra Amerika'ya çalışma gidiyor. Dur durak demeden çalışıp para kazanıyor. Aradan iki yıl geçiyor, memleketten bir telefon geliyor:
- Karın öldü!
- Ben gelmeden defnetmeyin.
İrlandalı Temel dönüp geliyor. Karısına doyamamanın acısıyla cesedin başına çöküyor, "Kiraz gibi dudakların vardı, doyasıya öpemedim," dedikten sonra eğilip öpüyor. "Hala taş gibi" diyerek göğüslerini öpüyor. En sonunda da "son defa" niyetine karısıyla sevişirken kız canlanmasın mı? Bütün köy düğün tadında bir şenlik yapıyor. Temel ABD'ye dönüyor. Bir ay sonra yine telefon:
- Dayıoğlun öldü.
- Aman gömmeyin, cenazesine geliyorum.
- Hiç zahmet etme, biz bir haftadır bütün köy uğraştık canlanmadı!

---

nalpman@milliyet.com.tr