13.12.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:
Nazım Alpman
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirisi 10 Aralık 1998 perşembe günü 50 yaşına bastı.Türkiye Cumhuriyeti 6 Nisan 1949 tarih ve 9119 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'ni kabul etti. Bu bildirge 27 Mayıs 1949'da da yürürlüğe girdi.
Türkiye insan hakları ihlalleri açısından oldukça zengin bir deney birikimine sahip bulunuyor. İnsan Hakları Haftasını kutladığımız bu günlerde, ülkemize karşı yapılan "insan hakları taarruzlarını" da masaya yatırmak gerekiyor. Hatta Filistin askısına almak daha yararlı olabilir!Türkiye'de İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nin bazı maddelerinin makul miktarda ihlal edildiği söylenebilir. Örneğin 5. Madde'de belirtilen "Hiç kimse işkenceye, zalimane, insanlıkdışı, onur kırıcı cezalara ya da uygulamalara tabi tutulamaz" türünden tartışmaya açık konularda, her yıl bir kaç bin ihlal meydana gelmiş olabilir.
Böyle talihsizlikler arada sırada Avrupa'da da bir çok devletin başına gelmiştir. Bizdeki ihlal sayısının fazla olması, haksız abartmalara sebep oluyor.
Oysa Türkiye'de İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin son derece yaygın kullanıldığı maddeleri de var. Alın size Madde 17:
"Her insanın tek başına ya da başkalarıyla birlikte mal ve mülk edinme hakkı vardır."
Türkiye'de bugüne kadar 17. Madde çatır çatır işlemiştir. İsteyen istediği kadar mal ve mülk sahibi olmuştur. Bu durum devletin insan haklarına karşı olan saygısının bir tezahürüdür. Bununla da kalınmamış, bir kısım vatandaşlarımız bizzat devlet eliyle sınırsız zenginliğe kavuşmuşlardır.17. Maddedeki "temel" insan hakkına bazı vatandaşlarımızın gerekli özeni gösterememeleri yüzünden, çarpıklıklar meydana gelmiş olabilir. Gazeteci-yazar Mustafa Sönmez , "Bölgesel Eşitsizlik" adlı kitabında, Devlet İstatistik Enstitüsü'nün 1994 yılında yaptığı çalışmayı okunup-anlaşılır hale getirirken aşağıdaki örnekleri veriyor:
"İstanbul'da yaşayan en zengin yüzde 20'lik kesim, İstanbul'un yarattığı gelirin yüzde 64'ünü alıyor. En zengin yüzde 10 gelirin yüzde 52'ini,en zengin yüzde 5 ise gelirin yüzde 42'sine el koyuyor."17. Maddeye yeterli ilgiyi gösteremeyenler ise haliyle 5. maddenin sınırları içinde yuvarlanıp gidiyorlar. Türkiye İnsan Hakları Vakfı "Evrensel Bildirgenin 50. Yılında Nihai Rapor" adlı çalışmasında "garip taleplerde" bulunuyor:
"Ulusal yetkili makamlar, Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesinin Türkiye hakkındaki raporları ve hükümet yanıtlarını içeren raporların komite tarafından yayınlanmasına daha fazla gecikmeksizin izin verilmelidir."
Bi defa işkence ulu orta yapılmıyor ki, sonuçları serbestçe yayınlansın! İşkenceyi yazmak, yapmaktan daha büyük bir ayıptır. Ülkenin itibar kaybetmesine sebep olur.O nedenle insan hakları mücadelesi 17. maddenin yaygınlık kazanması yolunda yapılsın, kimsenin de başı ağrımasın!
SÖZ DEPARTMANI
Her hak yenilir, eşek hakkı yenilmez!
Gazeteci sorumluluğu
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti geçtiğimiz Salı günü "Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi"ni bir basın toplantısıyla kamuoyuna açıkladı. Medya, "geleneksel duyarlılık" gereği (gazetecileri çok yakından ilgilendiren her konuda olduğu gibi) bu bildirgeye de, fazla ilgi göstermedi.
Fransa'da 1631'de La Gazetta'nın kurucusu Teophraste Renaudot'dan başlayıp günümüze kadar yayınlanmış bir çok uluslararası "ahlak" metinlerinden esinlenerek hazırlanan bildirgenin 3. maddesinde şunlar yazıyor:
"Gazeteci başta barış, demokrasi ve insan hakları olmak üzere insanlığın evrensel değerlerini, çok sesliliği, farklılıklara saygıyı savunur."
"İnsanlar, uluslar ve topluluklar arasında nefreti, düşmanlığı körükleyici yayından kaçınır."
"Gazeteci, her türden şiddeti haklı gösteren, özendiren, kışkırtan yayın yapmaz."
TGC, izleyici ve okurlara yönelik "reyting sloganı"nı tersine çeviriyor:
"Bizi denetlemeye devam edin!"
e- mail:nalpman@milliyet.com.tr