"Ülkücü mafya" MGK'da!..

Yalçın DOĞAN

SON Bakanlar Kurulu'nda Mesut Yılmaz:
"MKG'da kabul edilen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi ile ilgili çok söz söylendi. Ancak, bunda bir abartma var, çünkü bu belge ilk kez 1963 yılında MGK'da benimsenmiş ve o zamandan beri de yenilenerek, zaman zaman ek yapılarak günümüze kadar gelmiş. Yani, bizim hükümetimiz döneminde ortaya çıkan yeni bir belge değil."
Böylelikle Milli Güvenlik Siyaset Belgesi üzerinden çığırtkanlıklarına bir yenisini ekleyen RP, dinci basın ve onların çanakçılarının yalanları bir kez daha ortaya çıkıyor. Çünkü, anılan belge "RP - DYP döneminde de" MGK'da yer alıyor. MGK ile ilgili yasanın ikinci maddesi bu belgeyi tanımlıyor:
"Milli Güvenlik Siyaseti milli güvenliğin sağlanması ve milli hedeflere ulaşılması amacıyla Milli Güvenlik Kurulu'nun belirlediği görüşler dahilinde, Bakanlar Kurulu tarafından tesbit edilen iç, dış ve savunma hareket tarzlarını kapsayan siyasettir."
Yani, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi iç ve dış konjonktüre paralel, yeniden oluşan bir politika demeti. 1963'te ilk kabul edildiğinde, bu belge "ülkedeki temel tehdidin komünizm olduğunu" belirtiyor. Dünya değişiyor, belge buna göre yeniden biçimleniyor. Sovyetlerin yıkılışı sonrasında, hiçbir güvenlik belgesi "komünizm tehlikesinden" söz etmiyor.
Buna karşılık, bazen "İran ve aşırı İslamcı akımlar", bazen "Yunanistan ve Ermeni saldırıları" ön planda geliyor. Ya da 28 Şubat'taki gibi, "bölücü irtica ve siyasal İslam" tehlikenin odağına yerleşiyor. Son MGK'da benimsenen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi ise "müthiş bir açılım" yaratıyor.
"Devletin en yüksek güvenlik kurumu ilk kez resmi bir belgede ülkücü mafya deyimini kullanıyor. Bölücü İslam ve irtica yanında, Türk milliyetçiliğinin ırkçılığa dönüştürülmek istenmesinden ülkücü mafyanın yararlanmak istediği vurgulanıyor."
Devletin içine girmiş olan ülkücü mafya, zaman zaman devletin şu ya da bu eylemlerde kullandığı ülkücü mafya, artık "ülkenin güvenliği açısından bir tehlike" olarak görülüyor!.. Bu gözlem öyle o kadar kolay geçiştirilecek, aşağılık kompleksiyle kıvranan bazı takkeli liboşların çığırtkanlığına pabuç bırakılacak türden görünmüyor.
MGK nasıl ki 28 Şubat'ta "bölücü irtica akımlarını" ülkeyi tehdit eden bir nolu tehlike görmüşse, şimdi bir adım daha atıyor ve neşteri ülkücü mafyaya vuruyor. Aslında, bu politikasıyla MGK "Susurluk" ardındaki perdenin kalkması isteğini de açıklamış oluyor.
Ülkücü mafya ve irtica siyasal partilerin çoğunda öyle yerleşmiş ki, bunların tasfiyesi için "sivil girişimi" ara ki, bulasın!..



Yazara Email Y.Dogan@milliyet.com.tr