Tarihinde ilk kez Avrupa’da mücadele etti bu takım ve final oynadı. Son saniyede verilen ribaunt, Campbell’ın attığı tartışmalı basket ve hakemlerin monitörden izledikten sonra verdikleri sayı kararı, belki yenilmenin en acıtan şekli ama kimse kupayı kaybettik diye yıkılmamalı.
Bu takım zaten finale gelinceye kadar görevini fazlasıyla yapmıştı. Nanterre de aslında yenebileceği bir takımdı, ancak ilk kez final oynamanın getirdiği baskıyı bir türlü üzerinden atamadı. Sonuçta kadro olarak temsilcimizin üstün olduğunu düşünsek de, rakip de geçtiğimiz yıl Euroleague’de oynayan, tecrübe olarak bizim ilerimizde olan bir takımdı.
Aslında maçın başında stratejimiz doğruydu, top boyalı alana geçiyordu. Ancak rakibin gömüldüğü anlarda dışarıdan cezayı kesecek ismi bir türlü bulamamak, bizi üzdü. Rakip öne geçtiği anda da gereksiz panik başladı. Kolay basket bulalım derken yapılan acele atışlar, ribauntları da sıkıntıya soktu. Fransızlar’ın atlet oyuncularına ribaunt üstünlüğünü vermek potamızda çok erken basketler görmek anlamına geliyordu.
Temsilcimizin bu problemi çözmesi, son çeyreğin ortasını buldu. Ivanov kenardan gelip, boyalı alanı devreye soktuğunda kontrol elimize geçmişti
Trabzonspor Medical Park, ev sahibi olduğu Eurochallenge Cup Final Four’undaki ilk maçında şov yaptı, Romanya ekibi Energia’yı 20 farkla geçerek finale çıktı. Maça tutuk başlayan ancak ikinci çeyrekteki 22-4’lük seriyle skoru lehine çevirmeyi başaran temsilcimizde Hardy 26 sayıyla yıldızlaştı.
Trabzonspor Medical Park, ev sahipliği yaptığı Eurochallenge Cup Final-Four’unun ilk maçında Romanya ekibi Energia karşısında farklı kazandı, 83-63’lük skorla adını finale yazdırdı.
Maça iyi başlayan aslında konuk takımdı. Evinde oynamanın, sadece kupayı kazanmaya odaklanmanın getirdiği baskıyı hissediyordu temsilcimiz, bu da özellikle hücumda sıkıntı yaşamasına neden oldu.
12. dakikada 27-15 ile konuk takımın üstünlüğü vardı ama Romanya ekibi o dakikaya kadar neredeyse bütün silahlarını harcamıştı. İlk dakikadan itibaren yaptıkları aşırı sertlik boyalı alandaki iki tehlikeli isim Milosevic ile Glyniadakis’in faul sayısını 3’e çıkarmış, zaten az oyuncuyla oynayan konuk takımın enerjisi daha ilk yarıda tükenmeye başlamıştı.
Lider Hardy
Rakibinin bu zaaflarının avantaja dönmesi için Trabzon’un sadece hücumda bir lidere ihtiyacı vardı. O görevi de Hardy aldı. İlk yarıdaki 22
Önce teşekkürler Anadolu Efes, bizlere yaşattığın büyük heyecan için, Real Madrid’e elenerek Final-Four’u göremesen de, rakibine tüm maçlarda gücünü gösterdiğin için...
Ama bir basketbolsever olarak da teessüflerin en büyüğünü gönderiyoruz sana, sahada her türlü pisliği yapan İspanyollar’ı Abdi İpekçi’den zaferle yolladığın için...
Ivkovic’in bu seride neler yaptığını anlamak gerçekten çok kolay değildi. İlk 3 maçtan mesaj alınmış, sahaya savunmacı bir beşle çıkılmış, kontrol ele geçirilmiş, ilk çeyrek rakibin üç sayı çizgisinin gerisinden bulduğu 4 üçlüğe rağmen önde bitirilmişti.
Rakibin Efes savunmasını aşmak için çift guarda döndüğü anlarda, Ivkovic’in 4 kısalı sisteme geçişi, ribauntlarda konuk takımın etkinliğini artırsa da, neyse ki bunda fazla ısrar edilmedi, ilk maçın yıldızlarından Saric girdiği anda yeniden boyalı alan hakimiyetini ele alan ve Saric-Lasme ikilisiyle potasını kapatan Efes, soyunma odasına da üstün gitmeyi bildi.
Anadolu Efes’in, Real Madrid’i yenme formülü aslında çok netti. Normal sezonda rakibini 7 sayıda tutup kazanmış, skor yükseldikçe mağlup olmaya başlamıştı. Çünkü böyle bir rakibi atarak yenmek neredeyse imkansızdı. Deplasmanda oynanan iki maçta, oyunun büyük bölümünde sergilenen savunma umut vermiş, Efes çift hanelerle öne geçmiş, ancak ne zaman atarak kazanacağına inandıysa, kontrolü rakibine teslim etmişti.
Ivkovic dün savunma takımı ile maça başladı, olayın farkındaydı. Ancak aynı şekilde devam etmedi, özellikle son çeyrekteki hatalarıyla şaşırttı. Neyse ki, uzun süre sonra alev alev yanan eli soğusun diye her türlü imkan hazırlanan Janning, bu ateşin kolay sönmeyeceğini gösterdi, temsilcimize son saniye üçlüğüyle hayat verdi.
Efes’in dün de Real Madrid karşısında farkı çift hanelere taşıdığı bölüm, savunmada çok sert durduğu bölümlerdi. O anlarda Heurtel kenardaydı, Draper, Janning ve Cedi-Perperoğlu müthiş baskı yapıyor, rakibin oyunun bozuyor, Janning son dönemdeki en iyi hücum performansıyla art arda üçlükleri sıralarak farkı 13’e kadar çıkarıyordu.
Ancak Ivkovic, nedendir bilinmez, o anda sahaya Heurtel-Krstic ikilisini sürdü, 4 kısaya döndü! Dünün ribaunt
Tam 14 yıldır Final Four’larda rakiplerimizi izlemenin, Efes’ten sonra bir Türk takımını seyredememenin acısını çok yaşadı bu yürekler. İşte bu hasreti bitirdiğin için sonsuz teşekkürler Fenerbahçe Ülker.
İki yıl önce Obradovic takımın başına getirildiğinde aslında bugünlerin sinyali verilmişti. Sonuçta, takımın emanet edildiği isim, bu alanda Avrupa’nın en iyisiydi. 4 ayrı takımı gittiği ilk sezonda şampiyonluğa taşımıştı Sırp çalıştırıcı, yani yapılabilecek en iyi seçimdi. Aslında ilk sezonunda da Final Four başarısını yaşatabilirdi bizlere ama geçtiğimiz sezon bir Zisis bulunamadı, hayal kırıklığıyla bitti.
Bu sezon başında da bulunamamıştı Zisis ama sezon ortasındaki transferinin “piyango” olduğu fikrimiz dün tescillendi.
Son şampiyon Maccabi ve ünü Avrupa’yı aşmış taraftarı önünde Madrid biletini 3-0 ile almak rüya gibiydi. O taraftarın önünde, ellerin titrediği anlarda sahne alan, ilk yarıdaki müthiş dönüşün mimarı olan Zisis, iyi bir oyun kurucunun böyle bir atmosferde ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Zaten ilk çeyrekte 9 farkla geriye düştüğümüzde Obradovic’in ipin ucu kaçmasın diyerek oyuna hemen müdahale etmesi, takımı iki usta el Zisis ile Preldzic’e
Fenerbahçe Ülker’in ilk maçı geriden kazanarak elde ettiği özgüvenin takımı ne kadar olumlu etkilediğini ikinci maçta gördük. Bu basketbolda mental durumun ne kadar önemli olduğunu da gösteriyor aslında. Şimdi mental açıdan belki yıpranmış, ancak kaybedeceği bir şey kalmamış bir takım olacak karşımızda. Yani ilk iki maça göre çok daha agresif bir Maccabi ile oynayacağız.
Taraftarının önünde bu sezon Real Madrid ve Barcelona gibi ekipleri mağlup etti İsrail ekibi sahasında. Yani hiçbir şeyin kolay olmayacağı kesin. Mesela Schortsanitis de büyük olasılıkla faul problemine girmeyecek taraftarının önünde, ev sahibi avantajlarını kullanacaklar haliyle! Bu nedenle öncelikle sakin kalmalıyız. Zisis ve Preldziç gibi oyun bilgisi üst düzey isimleri kritik anlarda devreye sokmalıyız. Ardından da sert olmalıyız. İşi savunmanın bitireceği bir kez daha ortada.
İkinci maçta farka çok çabuk ulaşmamızın nedeni, ön alanda Kenan’ın yaptığı baskı ve Pargo’yu düzenden çıkarması, 5 numarada Semih’in rakibin ikili oyunlarını mükemmel savunmasıydı. Özellikle önde kolay geçilmezsek, Semih, Oğuz, Zoric gibi 5 numaralarıyla, çok formda iki forveti Vesely ve Bjelica’yla Fenerbahçe potasını korumayı
Pınar Karşıyaka, Galatasaray Liv Hospital’ı deplasmanda devirmeyi başardı, Türkiye Basketbol Ligi’ni ilk 4 içinde bitirmek için dev bir adım attı. Sarı-kırmızılılarsa bu hedeften uzaklaşırken, play-off’u bile zora soktu.
Türkiye Basketbol Ligi’nde 27. hafta mücadelesinde Pınar Karşıyaka, Galatasaray Liv Hospital’ı deplasmanda 75-70 yenmeyi başardı.
İzmir temsilcisi, dar bir rotasyonla oynayan rakibinin bu dezavantajından yararlanmak için sürekli baskı yaptı, savunmada agresif kaldı. Galatasaray bu baskı karşısında daha ilk yarıda 11 top kaybı yapınca, ilk çeyreği 17-15, farkı 10 sayıya kadar çıkardığı devreyi de 34-31 konuk takım önde kapadı.
İlk yarıda savunmayı açmak için dış şutlara fazla yönelen ve istediği yüzdeyi bulamayan Galatasaray, bu kez Kerem Gönlüm’ü kullanarak boyalı alanı devreye soktu, Erceg de ceza şutlarını sokmaya başlayınca öne geçip, farkı 5 sayıya (44-39) kadar çıkardığı 3. periyodu 55-53 üstün tamamladı.
Dixon coştu
Son çeyreğin başında Erceg’in 4. faulü alması ve bu kez Karşıyaka’nın dışarıdan art arda isabet bulması kontrolü bir kez daha konuk takıma geçirdi. İlk yarıyı 5 sayıyla bitiren Dixon’ın ikinci yarıdaki 17 sayılık performansı son
Real Madrid deplasmanında önce 26. dakikada 17, bitime 2 dakika kala ise 7 farklı öndeydi lacivert-beyazlı temsilcimiz ama zoru başardı. Perperoglou’nun art arda sokamadığı bomboş üçlükler ve top kayıpları ev sahibini ayağa kaldırdı, İspanyollar ‘ah’lar ‘vah’lar arasında seriyi 2-0’a taşıdı.
Anadolu Efes, Turkish Airlines Euroleague’de çeyrek final serisinin 2. buluşmasında Real Madrid’e 90-85 yenildi, durumun 2-0’ a gelmesini önleyemedi.
Efes iki kezdir Real’i elinden kaçırıyor ve ne yazık ki buna Avrupa basketbolunun en tecrübeli isimlerinin başında gelen Ivkovic’in kritik anlardaki hataları neden oluyor.
Efes, Heurtel geldiğinden bu yana savunma takımı mı, hücum takımımı olacağına karar veremiyor! Dün maça boyalı alanda Bjelica ile başladı Ivkovic, neyse ki Real’in 11-2’lik serisinin de yardımıyla bu rakibe karşı böyle bir çılgınlık yapılmayacağını anladı. Real gibi bir takımı yenmek için atmaktan önce savaşmak lazımdı. O savaşı kenardan gelen Cedi başlattı. Onun performansı, bir anda takımın tamamına yansıdı. Heurtel’in savunma zaaflarına da bir kez daha yanına Draper konarak önlem alınmış, İspanya deplasmanında hayal bile edilemeyecek 26-5’lik seriyle üstünlük ele