YazarlarVaroş hastanelerinde kampanyalı sağlık

Varoş hastanelerinde kampanyalı sağlık

02.04.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Varoş hastanelerinde kampanyalı sağlık

Varoş hastanelerinde kampanyalı sağlık


Nazire KALKAN

Gaziosmanpaşa, Ümraniye gibi semtlerde birbiri ardına açılan varoş hastaneleri doğumdan, estetik ameliyatlara kadar kampanyayla hasta çekiyor

TEM yolundan gazeteye gidip - gelirken yol kenarlarında sıklıkla "75 milyona doğum" ya da "Muayenede inanılmaz kampanya" gibi ilginç sağlık pankartları gözüme çarpıyor. Kent merkezlerindeki özel hastenelerde ya da devlet hastanelerinde asla göremeyeceğimiz, varoşa özgü bir sağlık manzarası bu.
Aslında pankartlarda açık şekilde ifade edilmese bile Ümraniye, Gaziosmanpaşa, Esenler, Yenibosna gibi bölgelerde sezaryendan kürtaja hatta bazı basit estetik müdahelelere kadar pek çok sağlık hizmeti kampanya dahilinde yürütülüyor.
Varoş hastanelerinde en önemli rekabet aracı fiyat olduğu için bu tür kampanyalar da birbiri ardına düzenleniyor. Genelde diğer özel hastanelere göre yüzde 50 daha ucuz olan varoş hastanelerinde kampanya dönemlerinde fiyatlar daha da düşüyor. Örneğin Armutlu'da bir hastane "muayene ücreti 1.5 milyon lira" diye pankart asmış. Bu rakam Türk Tabibler Birliği'nin saptadığı 9 milyon liralık asgari muayene ücretinin hayli altında. Bu hastanelerde çalışan doktorlar kampanya dönemlerinde talep patlaması yaşandığını belirtiyorlar.
Halkın alım gücünün düşüklüğü kadar hastane bolluğu da fiyat rekabetini körüklüyor. 150 milyon liraya apandist, 100 milyona sezaryan, 30 - 50 milyon liraya kürtaj yapılıyor. Kürtaj ve sezaryan bu bölgelerde en yaygın doğum kontrol yöntemi olarak kullanıldığı için, varoş hastanelerinin belli başlı gelir kaynakları arasında.
Amerikan Hastanesi, International Hospital gibi tanınmış hastanelerde doktor ücreti hariç 250 milyon liraya yapılan bademcik ameliyatını (bayramdan önceki zamsız fiyatlarla) 500 Evler'deki Hayat Hastanesi'nde her şey dahil 80 milyon liraya yaptırıp, çıkmak mümkün. Yenibosna'ya doğru gelince fiyat 50 - 60 milyon liraya düşüyor, hatta kampanya zamanlarında 20 milyon liraya bademcik amaliyatı yapıldığı bile ifade ediliyor.
İstanbul'da şimdilik 115 özel hastane var. Bu yıl içerisinde açılacak 10 yeni hastaneyle sayı çok yakında 125'e çıkacak. Bu tablonun en belirleyici taraflarından biri özel sağlık kurumlarının 60 - 70 tanesinin, yani yarıdan fazlasının varoşlarda bulunuyor olması. Bu da son derece doğal, çünkü devlet son 15 yılda İstanbul'a yalnız 3 hastane yapabilmiş. Bunların bir tanesi Kartal'da bulunan eğitim hastanesi. Diğer ikisi Pendik'te ve Sarıyer'de açılan ve son derece sınırlı yatak kapasitesine sahip küçük hastaneler. Oysa devletin sağlık için bugüne dek bir çivi bile çakmadığı Gaziosmanpaşa'nın nüfusu 850 bin. Bu haliyle Anadolu'daki 48 ilden daha büyük. Ümraniye'de yalnız seçmen sayısının 350 bin olduğu söyleniyor. Adı varoş da olsa, binaları çarpuk çurpuk da dursa, buralar artık neredeyse ilçe olmaktan da çıkmış, birer küçük il durumunda. Bu durumda varoş hastaneleri devletin yetmediği noktada hiç kuşkusuz önemli bir eksikliği gideriyor.
Bu tablonun çarpık yanları yok mu? Elbette var, hem de çok. Yandaki sütunlarda varoşta sağlığın iki farklı boyutunu irdelemeye çalıştık.

Sağlıkta performansı kimse ölçmüyor

"Varoşlara laf ediyoruz ama, Bodrum Devlet Hastanesi'nde bir ara anestezi uzmanı yoktu. Ameliyatlara teknisyenler giriyordu. Sağlık Bakanlığı'ndan ruhsatı olan her yer hastane değil. Bu durum pek çok devlet hastanesi hatta kent merkezlerindeki özel sağlık kurumları için de geçerli."
Özel Gaziosmanpaşa Hastanesi Başhekimi ve Özel Sağlık Kuruluşları Birliği Derneği Genel Sekreteri Dr. Sedat Azak bu sözleriyle sağlık sektöründe önemli bir konuya, "ölçüm eksikliği"ne dikkat çekmek istiyor.
Azak'a göre varoş hastanelerinde vatandaşın ödediği küçük paralarla sağlık hizmetlerinin gelişmesi mümkün değil. O yüzdendir ki, bu hastanelerde yeni doğan ve yetişkin yoğun bakım üniteleri, acil müdahele, mikrocerrahi bölümleri bulunmuyor, kanamalı hastalara etkin biçimde müdahele edilemiyor vs. Bunlar gerçek. Ama devlet hastanelerinde ya da onca para saydığımız bazı özel hastanelerde sağlık hizmetlerini hangi kalitede aldığımızı biliyor muyuz?
Pek sayılmaz.
Azak şöyle diyor:
"Sağlık Bakanlığı hastanelere ruhsat verirken minumum standartları baz alıyor. Anestezi cihazı var mı, yatak kalitesi iyi mi, ameliyathanesi ve laboratuarı kullanılır durumda mı diye bakıyor, gerisiyle ilgilenmiyor. Artık Türkiye'de bu gibi kriterlerin ötesine geçilmesi gerektiği gün gibi aşikar."
Türkiye'de de Batı'da olduğu gibi ölçülmesi istenen tıbbi performans göstergelerinden bazıları şunlar:
* Yatan hastaların iyileşme oranı
* Acil vakaların iyileşme oranı
* Ameliyat sonrası enfeksiyona yakalanma azlığı
* Ölümcül vakalarda hayata döndürme oranı
* Riskli doğumlarda başarı oranı

Türkiye, tıbbı cihaz hurdalığı oluyor

Özel Acıbadem Hastanesi'nin sahibi Mehmet Ali Aydınlar'a göre varoşlardaki hastane sayısındaki hızlı artışın en endişe verici sonuçlarından biri Türkiye'nin giderek bir tıbbı cihaz hurdalığı haline gelmesi.
Varoş hastanelerinin maliyet baskısı yüzünden ağırlıklı olarak Batı'dan ithal edilen 2. el cihazlarla kurulduğu biliniyor. Zaten bu hastanelere adımınızı attığınızda eğer dikkatli bir göze sahipseniz farkı derhal fark ediyorsunuz. Zemin pırıl pırıl, duvarların badana - boyası yerinde. Buna karşılık sağda - solda eski ve kullanılmış olduğu her halinden belli olan rengi sarıya kaçmış 2. el tıbbi cihazlar.
Bu cihazların önemli bölümünün ekonomik ömrünü tamamlamış olduğunu belirten Aydınlar, "hurdaya çıkmış tomogrofi ve röntgen cihazları alınıp, Türkiye'ye getiriliyor. Aletler kısa bir süre sonra bozuluyor. Tamir ediliyor, yine bozuluyor. Bu durum tıbbi açıdan da son derece riskli," diyor.
Sağlıkta ciddi bir denetim eksikliği sorunu yaşandığına değinen Aydınlar, varoş hastanelerinin pek çoğunda 13 - 14 yatağa bir hemşire düşmesini de tıbbi açıdan sakıncalı buluyor.


Nerden geldim İstanbul'a!

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği TOBB'un aylık dergisi Forum mart sayısında sosyal güvenlikten, tarıma, yerel yönetimlerden metropollere kadar Türkiye'nin 20 yapısal sorununu mercek altına almış. Dosyada yer alan tablolar arasında gelir adaletsizliğinin boyutlarını ortaya koyan yukardaki tablo dikkat çekiyor. Geliri en adil ve en zalim bölüşen 3'er il seçilmiş. Görüldüğü gibi Adana, İstanbul ve Kayseri zalimlikte başı çekmekteler. Ülke nüfusunun önemli bölümünü barındıran İstanbul'da ailelerin yüzde 20'si gelirin yüzde 64.1'ine el koyuyor. Boşuna o arabesk şarkıyı bestelememişler: Nerden geldim İstanbul'a! Buna karşılık Zonguldak'ta oldukça sosyal adaletçi bir manzara göze çarpıyor. En zengin yüzde 20'nin payı ancak yüzde 39.7 düzeyinde.



Yazara E-Posta: nkalkan@milliyet.com.tr

Gelir dağılımda en adil ve en zalim iller
 İlk%202.%203.%204.%205.%20
En Zalimler
Adana4.16.59.615.364.5
İstanbul4.26.79.915.164.1
Kayseri5.07.911.28.057.9
Daha Adiller
Zonguldak7.212.017.523.639.7
G.Antep8.011.615.822.642.0
Malatya7.211.516.022.742.6
* Sıralamada ilk yüzde 20 geliri en düşük olan kesimi ifade ediyor.

KEŞFETYENİ
Fotoğraflar ele verdi! Sevgilisi 29 yaşındaki fenomen çıktı
Fotoğraflar ele verdi! Sevgilisi 29 yaşındaki fenomen çıktı

Cadde | 18.06.2025 - 11:22

Barcelona'nın 17 yaşındaki yıldızı Lamine Yamal, İspanya'nın tanınmış sosyal medya fenomeni 29 yaşındaki Fati Vázquez ile aşkı ortaya çıktı.

Yazarlar