Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasındaki telefon görüşmesi, olası bir ABD geriliminin ertelendiği imajını verince dolar kuru bayram öncesi 5.66’ya kadar geriledi. Yatırımcıların gelişmeleri yakından izleyip karar verdiği bir dönemdeyiz
Yatırımcıların en fazla rahatsız olduğu dönemler belirsizlik süreçleridir. Böyle dönemlerde yatırımcı piyasaları ‘dalgalı’ ve ‘gürültülü’ olarak görür. Risk almayı durdurmaya başlar.
Belirsizlik altında işlem yapanlar için önemli tekniklerden biri farklı koşullar altında riskleri ve fırsatları vurgulayan çeşitli senaryolar oluşturmaktır. Birden fazla senaryoya açık kalmalı ve her biri arasında fırsat odaklı olabilmeli. Mevcut ortam, stratejilerin başarılı bir şekilde çeşitlendirilmesini zorunlu kılıyor.
Piyasalara baktığımızdaysa geçtiğimiz 22 Mart’tan bu yana oynaklığın ve belirsizliğin arttığı bir dönem yaşadığımız görülecektir. İstanbul seçimlerinin sonuçlanamaması ve sonrasında yeniden alınan seçim kararı ile birlikte yatırımcılar açısından yeni bir belirsizlik dönemi oluştu. Bunun yanı sıra ABD ile Çin arasında yaşanan gerilim ve S 400 konusundaki gelişmelerle borsa 103 bin seviyesinden 87 bine, dolar kuru 5.46’dan 6.08’e, en önemli
İSO 500’de yer alan ihracatçı şirketler artan döviz kuruna bağlı olarak satışlarını yükseltirken borçlulukları da arttı, özkaynak yapısı zayıfladı. Şirketler kur riskini hedge etmeye çalışıyor
Türkiye’nin en büyük 500 şirketinin listesi İSO tarafından açıklandı. İSO 500’de 2017 yılında yüzde 62,9’a kadar yükselen borçların payı, 2018 yılında 4,1 puan daha artarak yüzde 67’ye yükseldi. Özkaynakların payı ise yüzde 37,1’den yüzde 33’ye geriledi. Bu oranlar tarihsel olarak en olumsuz kaynak yapısına işaret ediyor. İSO 500’de borçların payının artmasının önemli bir nedeni döviz kurlarındaki artışlar. Sanayi kuruluşlarının döviz cinsi borçlarının TL karşılıklarının döviz kurlarındaki artışlar nedeniyle şişmesi de borçların payını artırdı.
2018 yılı itibari ile enflasyon yüzde 20,30 olarak gerçekleşirken, Türkiye’nin kredi risk primi 361, Gayrisafi Yurtiçi hasılası ise 784 milyar dolar oldu. Gösterge faizin 19,73, işsizlik oranının yüzde 13,5 olduğu bir ortamda dolar kuru geçtiğimiz yıl yüzde 39,6 artış gösterdi. Türkiye ekonomisi 2018 yılında yüzde 2,6, sanayi ise yüzde 1,1 büyüdü. Bu ekonomik verilere rağmen, 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2017 yılında 652,7 milyar lira olan üretimden net
Bireysel Emeklilik Sistemi’ndeki devlet katkılarının asgari yüzde 10’u, borsada değerlendirilecek. Bu düzenlemeyle hisse piyasalarına 800 milyon ile 1 milyar lira civarında ilave kaynak girecek
TL ve borsa üzerindeki baskıyı kaldırmak için tüm araçları ile harekete geçen ekonomi yönetimi önce TL’ye talebi artırmak için döviz tarafında munzam karşılıkları 200 baz puan artırdı. Merkez Bankası tarafından yapılan açıklamada munzam oranlarının artışıyla piyasadan 4.3 milyar dolar toplanmış olacağı belirtildi. Söz konusu munzam oranlarının artışı Merkez Bankası brüt rezervlerinin güçlendirilmesi amacını taşıyor. Bunun yanında döviz cinsi kredi plasmanları daha pahalı hale geldi. Öte yandan SPK emeklilik sistemi altındaki standart ve likit fonların içeriklerini düzenledi.
Tahvile 2.5 milyar TL
Buna göre standart fonların en az yüzde 10’u hisse senetlerine yatırım yapacakken, para piyasası fonlarının en az yüzde 25’i devlet tahvillerine ayrılacak. Nisan sonu itibarıyla standart fonların toplamı 7.3 milyar TL civarında bulunuyordu. İçerideki bir miktar hisse senedi de göz önüne alındığında yaklaşık 500 milyon TL’lik yeni hisse senedi yatırımı yapılacak. Bunun yanında yine yaklaşık olarak 2.5
Borsada geçen yıl yaşanan sert düşüşün ardından 2019 yılının ilk yarısında dalgalanma devam etti. İlk beş ayın ardından dip seviyelere gerileyen piyasalar, yılın ikinci yarısında toparlanma eğilimi sergileyebilir
Hareketli, oldukça hareketli günler geçiriyoruz. Art arda hem küresel hem de yerli piyasalardaki haberlerle uyanıyoruz. Her an yeni bir gelişme ile karşılaşmak mümkün. Bir yandan ABD, bir yandan Çin, bir yandan İngiltere, bir yandan risk primindeki yükselme… İşte bu hareketlilik içerisinde giriyoruz 2019’un ikinci yarısına. Piyasalardaki bozulmanın en kritik noktasındayız. Yılın ikinci yarısı ilk yarıya göre biraz daha rahatlatıcı geçecek gibi duruyor.
Sorunlar ise bitmiş değil. Dünyada ekonomik büyüme hızı yavaşlıyor. Şirketlerin kârlılıkları azalacak. El değiştirme ve birleşmeler çoğalacak. Global ekonomide yaşanabilecek bir daralmadan büyük şirketlerin etkilenmemesi de mümkün değil.
ABD ve Çin etkisi
2019’un ikinci yarısından sonra sıcak parayı çekebilecek hamleler sermaye girişinin yaşanmasına neden olabilir. Gösterge faiz 25,74 seviyesinde bulunuyor. BIST 100 Endeksi 86.072 seviyesinde. Endeks dolar bazında ise 14.145 seviyesinde.
Döviz kurlarında bitmek bilmeyen yerli
Piyasalardaki dalgalanma her dönemde farklı sebeplerden kaynaklansa da yatırımın kaçınılmaz bir parçasıdır. Böylesi durumlarda nasıl hareket edeceğini bilmek yüksek kazancın da kapısını aralar
Piyasadaki oynaklığa ve dalgalanmaya her dönemde farklı bir neden etkide bulunabiliyor. Ekonomik göstergelerdeki bozulmalar, olumsuz değerlendirme ve raporlar, jeopolitik huzursuzluklar, artan risk primi gibi birçok farklı nedenin rol oynaması mümkün. Aynı şekilde yaşanan dalgalanmalar, tecrübeli yatırımcıların dahi sinirini yıpratabiliyor. Hal böyle olunca piyasalarda oynaklığı yatırımın bir parçası olarak görmek ve buna uygun davranmak daha doğru bir yaklaşım olurken beraberinde yüksek kazancın da kapısını aralıyor.
Dolar bazında hisse senetleri 14.538 seviyelerine geriledi. Tarihi dip seviyelerin 12.500’ler olduğu düşünüldüğünde BIST 100 Endeksinin bulunduğu seviyelerin ne denli düşük olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Türkiye’nin artan risk primi, içeride ve dışarıda devam eden belirsizlikler, ekonomik verilerdeki bozulmalar fiyatlarda agresif salınımlara neden oluyor. Peki, bu kalıcı bir hareket mi? Elbette hayır. Uzun vadeli fiyat hareketleri gösteriyor ki fiyatlar belli noktalarda dip
İlk çeyrek bilançolar açıklandı. Borsa İstanbul’da hem yıllık bazda hem de ilk çeyrekte satışını ve kârını yüzde 40 artıran, aynı zamanda yıllık cirosu 500 milyon TL’nin üzerinde olan 13 şirket var
Borsa İstanbul’da ilk çeyrek bilançoları açıklandı ve şirketlerin son görünümü ortaya çıktı. Kamuyla paylaşılan bilançolara göre yıllık cirosu 500 milyon TL’nin üzerinde olan ve gerek yıllık gerekse çeyrek bazda satış ve karını yüzde 40’ın üzerinde artan sadece 13 borsa şirketi bulunuyor. Listede yer alan firmalar: Tekfen Holding, Aselsan, TAV Havalimanları, Kordsa Teknik Tekstil, Anadolu Cam, Sasa Polyester, İpek Doğal Enerji, Koza Madencilik, Koza Altın, Vakko Tekstil, Ege Endüstri, Alkim Kimya ve Hektaş.
Beş ayrıntı
1 - Borsada işlem gören 13 bankadan 11’i bilançosunu açıkladı. Bunlardan üçü karını artırırken dokuzunun karı düştü. Dokuz bankanın karı ise yüzde 13,6 azaldı. Bununla birlikte zarar eden olmadı.
2 - En yüksek zararı Türk Hava Yolları açıkladı. Şirket geçtiğimiz yılın ilk çeyreğinde 314 milyon TL zarar açıklarken bu yılın ilk çeyreğindeki zarar 1 milyar 253 milyon TL’ye çıktı.
3 - Bankalardan en yüksek karı 1 milyar 753 milyon TL ile Garanti Bankası, hizmet sektöründen ise 1
Yenilikçi yaklaşımlar şirketleri bir üst hedeflere yöneltirken verimlilik artışıyla da yeni boyut yakalama imkânı doğuyor. Borsa İstanbul’da verimlilikte otomotiv, petrol, demir çelik ve metal işleme sektörleri öne çıkıyor
Küresel ticaret savaşları, artan risk primleri, oynak fiyat hareketleri gündemden düşen konuları yeniden masaya taşırken her sektörde üretim ve verimlilik ön plana çıkmaya başladı. Yerlilik, yerellik ve millilik şimdi şirketler için daha fazla sorgulanıyor. Zira en büyük şirketlerden en küçüklerine kadar kâr marjlarının azalma kaygısı gündemde. Böyle bir ortamda gerçekleşen İstanbul Sanayi Odası’nın 14. Kongresi’nde sektör temsilcileri sanayide verimliliğe dikkat çekerken uzun vadeli perspektiflerin ve “an”a takılmayarak geleceğe odaklanmanın önemini dile getirdiler.
Verimlilik vurgusu
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, “Üretimin dünyada ve Türkiye’de yeniden önemsendiği, unutulan yerlilik anlayışının hatırlandığı, doğru yola yeniden girildiği bir süreçteyiz” diyor.
Üretim denilince ilk akla gelen ise verimlilik. Verimliliği kısaca üretim için gerekli olan tüm kaynağın en etkin şekilde kullanılması olarak tanımlayabiliriz. Yüksek verimlilik, aynı miktar
Merkez Bankası dün kısa vadede sıkı duruşta değişiklik olmadığına vurgu yaparak enflasyon hedefini korudu. Rezerv verilerinde kısa dönemli oynaklık yaşansa da önümüzdeki dönemde artış eğiliminin korunacağına vurgu yapıldı.
Kurda artan volatilite ve nisan ayında yaşanan yüzde 6.95 oranındaki yükselişle 5.96 TL seviyelerin test edilmesi, gözlerin Merkez Bankası’na dönmesine yol açtı.
Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, 2019 yılı 2. Çeyrek Enflasyon Raporu’nu açıklarken piyasalarda en çok tartışılan konulara ilişkin açıklamalar da bulundu.
Temkinli...
Merkez Bankası, dün gerçekleştirdiği enflasyon toplantısında yıl sonu enflasyon öngörüsünü korurken rezervlere ilişkin bilgi de verdi.
2019 ve 2020 enflasyon tahminleri sırasıyla yüzde 14.6 ve yüzde 8.2 seviyelerinde korunuyor. Tahmin aralığındaysa alt bant yukarı çıkarken üst bant aşağıya çekildi.
Bu yıl için yüzde 11.9 - 17.3 bandı yüzde 12.1 - 17.1’e dönüştürüldü. 2020 için ise yüzde 5.1 - 11.3 seviyesinde tutuluyor. Çetinkaya, rezerv verilerinde kısa dönemli oynaklık görülse de, önümüzdeki dönemde artış eğilimini koruyacağını belirtti. Merkez’in söylemlerinde “güven” mesajı öne çıktı.
Merkez, kısa vadede sıkı duruşta değişiklik yok mes