Adını Fransa’da yöresel edebiyatın ve sanatın canlandığı ilham verici tarihi bir bölgeden alan Artois, şef Hazer Amani imzasını taşıyor. Çok yeni olmasına rağmen, Bağdat Caddesi’nin en sevilen mekânları arasına girmiş bile.
Eski bir Kadıköylüyüm. Hayatım Bağdat Caddesi ile Moda’da geçti diyebilirim. Bir zamanlar, “Oturmak için Anadolu, eğlenmek için Avrupa yakası…” klişe cümlemizdi. Hiç üşenmez her akşam, karşı dediğimiz Avrupa yakasına geçerdik. Ünlü restoranlar, gece hayatı, eğlence hepsi karşıdaydı. Köprülerin altından çok sular aktı, Kadıköy, yani Anadolu yakası aldı başını gitti. Hele Bağdat Caddesi… İstanbul’un gastronomi merkezi oldu desek yeri. Yeni yılda ışıklar saçan Cadde’de marka restoranlar ve lezzete dair ne varsa peş peşe sıralanmış vaziyette. Cadde’nin yeni yüzlerinden biri Artois. Mutfak konsepti ülkemizin sevilen şeflerinden Hazer Amani imzasını taşıyor. Artois, henüz çok yeni olmasına rağmen en sevilen mekânlarından olmuş bile. Restoranın mutfak konsepti ve menüsü tamamen Hazer Amani’ye ait, ama aslında buranın sahibi bir bilişimci: Şeyma Yıldız.
Hazer Amani, Maslak, Bebek ve Ataşehir’de üç şubesi olan Fireroom’u Cadde tarafına açmak için yer arayışına girişiyor. Bu konuda çalıştığı emlakçı, “Harika bir çift var, otel açacaklar alt katı da restoran olacak, sizi tanıştırmak istiyorum” diyor. Sonuçta, Şeyma Hanım’ın otel değil restoran açmak istediği ortaya çıkıyor. Bu tanışmadan da Artois doğuyor. Bizim meşhur “kısmetse” lafımız boşuna değil! Bu sektörde ilk deneyimini yaşayan Şeyma Yıldız’ın şansı ve kısmeti bu diye düşünüyorum. Zaman içinde işbirliklerini sıkı bir dostlukla da perçinliyorlar. Artois, ismini Fransa’da yöresel edebiyatın ve sanatın canlandığı ilham verici tarihi bir bölgeden alıyor.
Yerelden evrensele
Hazer Şef’in ne kadar titiz olduğunu bilirim. Yerel malzemenin izinde gitmediği yer yoktur. Doğu’yu da Batı’yı da Anadolu coğrafyasını da çok iyi bilir. Bu nedenle mekanı ilk duyduğumda doğal olarak bir anda beklentim yükseldi. Türk mutfağından ve dünyanın her köşesinden lezzetler menüde yer alıyor. Canınız Thai yemeği mi çekti ya da Malezya mutfağını mı merak ettiniz veya şöyle lezzetli mi lezzetli bir dana pöç mü yemek istediniz… Hazer Şef dünyadan özgün tarifleri Anadolu’nun zengin ürünleriyle buluşturarak olağanüstü tabaklar yaratmış. İtalyan lezzetleri menünün en tercih edilenlerinden. İşin sırrı ise yerel malzemede. Tattığım yemeklerin her biri nefis. Hatta pancarlı pizza, Artois’in özgün markası olabilir. O kadar leziz ki! İzmir’den alınan keçi peyniriyle, Konya küflüsünün büyülü beraberliği, fırınlanmış pancarla başka bir nefasete kavuşmuş. Parmesan yerine Boğatepe gravyerinin kullanıldığı makarnayı ve dana pöçü de anlatmadan geçemeyeceğim. Yıllar önce Hazer Şef’in de katıldığı gastronomi sektöründen kalabalık bir grup Kayseri’ye gitmiştik. Altınsaray’da yediğimiz pöç, geziye damgasını vurmuştu. Hazer Şef ilhamını buradan alarak bir burger pöç yapmış ki, inanın Kayseri’ye gitmenize gerek yok. Dana kuyruğu etrafı temizlenmiş ve dilimlenmiş hale getiriliyor. Kemik suyu ve sarımsakla güveçte ya da fırında 8 saat pişiriliyor. Kemiğinden ayrıldıktan sonra porsiyonlanıyor. Burger ekmeklerinin lezzetiyle ilgili de bir püf noktası var tabii! Mayonezle ısıtılıp arasına pöç ve soğan turşusu konularak servis ediliyor.
Kahvaltı menüsü zengin
Hazer Şef, Türk kahvaltı kültürünün yanı sıra Avrupa ve Amerikan kahvaltı mutfağını da menüye dâhil etmiş. Bazlama ve pişiler eşliğinde sunulan paylaşımlık anne kahvaltı tabağından, beluga mercimekli omlete, orman meyveli granoladan, doğal reçelli, özel şuruplu kruvasanlara, Şef Hazer Amani’nin özel sunumu olan köz patlıcanlı ve ıspanaklı çılbırdan, özel keçi peynirli ve lorlu omlete kadar damak tadınıza göre seçeceğiniz lezzetler sırada bekliyor.
Mekanın insana dinginlik veren bir atmosferi var. Keyifli ve şık özel köşeleri, göze batmayan sanatsal bir yansıma tamamlıyor. “Bir hayalle yola çıktım. Bu hayalimin hedefinde de gelen misafirlerin kendilerini özel ve ayrıcalıklı hissetmeleri vardı” diyen Şeyma Yıldız, restoranın tüm dekorasyonuyla bire bir kendisi ilgilenmiş.
Son söz olarak, Artois’e çay zamanı gidenleri sürpriz ikramların beklediğini de şuraya not olarak bırakıyorum.