Dünya TBMM Heyeti Washington'da

TBMM Heyeti Washington'da

20.05.2010 - 12:15 | Son Güncellenme:

.

TBMM Heyeti Washingtonda

Türkiye-ABD Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı, AK Parti Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı Suat Kınıklıoğlu, Türkiye ile Ermenistan arasında son dönemde yaşanan gelişmelerle ilgili olarak, her iki tarafta da bir süreliğine "sessiz kalınması" ve "masanın üzerindekinin" incelenmesi hususunda anlaşma olduğunu belirterek, "Çünkü masanın üzerinde yeni bir şey var, ayrıntılarına giremem ama masada harika bir öneri var ve bunu kabul edip etmemek Ermenilere bağlı" dedi.

Suat Kınıklıoğlu, ABD’deki düşünce kuruluşu Orta Doğu Enstitüsünde "Türkiye’nin Komşuluk Politikası ve Orta Doğu" başlıklı konferans verdi.

"Cin’in kutudan çıktığını ve Türkiye-Ermenistan normalizasyonunun hayata geçmesinin an meselesi olduğunu" kaydeden Kınıklıoğlu, "eğer protokoller yarın meclise gelseydi oyunuz evet olur muydu" sorusunu da "Evet oyu verirdim, çünkü Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesinden yanayım. Bunun tüm Güney Kafkasya’yı dönüştürme ve daha geniş Avrupa’nın parçası haline getirme potansiyelini taşıdığını düşünüyorum" diye yanıtladı.

Normalleşmenin Türkler ve Ermenilerin siyasi iradesiyle olacağının altını çizen Kınıklıoğlu, "dış aktörlerden aramızdaki sorunları halletmelerini beklemek işe yaramaz, gerçekçi de değil" ifadesini kullandı.

Kınıklıoğlu, Yukarı Karabağ konusundaki soru üzerine, Ermenistan’ın Avrupa Konseyi’nin üyesinin topraklarını işgal ettiğine dikkati çekerek, "Türkiye-Ermenistan normalizasyonu, hemen yanı başında Karabağ denilen ’anormal durum’ varken ikili düzeyde olamaz" dedi.

Bu hususu baştan beri dile getirdiklerini, bunun ön koşul olmadığını belirten Kınıklıoğlu, "Bunlar birbirini besleyen iki paralel süreç. Buna bu şekilde bakmak ve bunun ön koşul olduğu ya da olmadığına tıkanıp kalmamak Türkiye, Ermenistan ve Azerbaycan’ın çıkarına. Buna bölgesel perspektiften bakmalıyız" diye konuştu.

Kınıklıoğlu, Türkiye-Ermenistan ilişkilerine yönelik sorular üzerine, kendisinin TBMM içinde, protokollerin en açıksözlü destekçilerinden biri olduğunu ifade ederek, sürecin devam ettiğini, hiç kimsenin bunun kolay olduğunu düşünmediğini söyledi.

Olumlu yanlara bakılması gerektiğini kaydeden Kınıklıoğlu, her iki ülkenin parlamentosunda bekleyen iki protokol bulunduğunu, ayrıca her iki tarafta da normalleşmenin mümkün olduğuna dair daha hazır psikolojik bir atmosferin olduğunu belirtti.

Azerbaycan’ın da son aylarda çok daha yapıcı ve olumlu tavır sergilediğini bildiren Kınıklıoğlu, "Diplomatik ilişkilerin tesis edileceği ve sınırın açılacağı hususunda geçen yılki kadar iyimserim" dedi.

Konferanstaki Ermeni katılımcının, Türkiye’nin Ermenistan’ı "bloke etmesinden" söz etmesi üzerine Kınıklıoğlu, Türkiye’nin Ermenistan’ı "bloke etmediğini", sınırların kapalı, ancak hava sahasının açık olduğunu, ticaretin Gürcistan üzerinden devam ettiğini ve halklar arasındaki temasın da sürdüğünü vurgulayarak, bu konuda adil olunması ve "blokaj" kelimesinin kullanılmaması gerektiğini söyledi.

-İRAN- İran’ın uranyum takasına ilişkin anlaşmaya ABD ve batı dünyasının tepkisini nasıl değerlendirdiğine ilişkin soru üzerine de Kınıklıoğlu, "Şüphesiz ki hayal kırıklığına uğradık. Tahran’da imzalanan anlaşmanın, şans tanımaya değer olduğunu düşünüyorum" dedi.

Bu konuda aktörler arasındaki güven eksikliğine işaret eden Kınıklıoğlu, anlaşmanın önemli bir adım olduğunu belirtti. Kınıklıoğlu, Çin haricinde BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerinin konuya soğuk baktığını ifade ederek, bazı yorumlardan üzüntü duyduklarını kaydetti.

-"TÜRKİYE SAF DEĞİL"- Kınıklıoğlu, ABD’deki birçok kişinin "Türkiye’nin saf ve İran’ın ne işler çevirdiğini bilmiyor gibi gördüğünü" söyleyerek, "Türkiye saf değil, çok gerçekçi ve zamanını, enerjisini, diplomasisini ve iyi niyetini bu sorunun diplomatik çözümü lehine harcamak istiyor" diye konuştu.

İran’a ekonomik yaptırımlar seçeneğine başvurulması halinde, tıpkı geçmişte Irak’taki Saddam rejimi ile ABD arasındaki çekişme, söz düellosu ve gerginliğin tırmanmasında olduğu gibi, ne bölge ne de küresel düzenin beklediği istenmeyen bir dizi hususun meydana gelebileceği uyarısında bulunan Kınıklıoğlu, Tahran’da sağlanan anlaşmanın, ABD de dahil BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri ve Avrupalı ortakların da bilgisi ve koordinasyonu dahilinde, İran ile anlaşmanın kolaylaştırılmasını amaçladığını vurguladı.

Kınıklıoğlu, İran’ın uranyum zenginleştirmesi konusunda bu ülkeyle müzakere yürütmesinin Türkiye’nin değil, BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi ve Almanya’nın yetkilendirildiği bir husus olduğunu ifade ederek, eğer bu konuda kendilerinden ya da Brezilya’dan yardım istenirse bunun mümkün olduğunu belirtti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın nükleer konudaki tavrına atıf yapan Kınıklıoğlu, nükleer silahtan arındırılmış Orta Doğu istediklerini, bunun Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi (NPT) anlaşmasına taraf olsun ya da olmasın, bölgedeki her ülke için geçerli olduğunu vurguladı.

Kınıklıoğlu, Tahran’da varılan anlaşmanın hazırlanması sürecinde ABD ile koordinasyonun düzeyinin ne olduğuna dair bir soru üzerine, işbirliği ve koordinasyon düzeyinin, anlaşmanın imzası doğrultusunda ilerlemelerine imkan verecek düzeyde tatmin edici olduğunu kaydetti.

-"ÇOK ŞEFFAF BİR SÜREÇTİ"- "Sürprizler yoktu, çok şeffaf bir süreçti" ifadesini kullanan Kınıklıoğlu, geçen ay Washington’da düzenlenen Nükleer Güvenlik Zirvesinde de Başbakan Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama ve Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva arasında bu konunun görüşüldüğünü hatırlatarak, "O tarihten bu yana her iki tarafın iletişimi tatmin ediciydi, ancak burada ya da başka yerlerde, bir anlaşmaya varılamayacağı, bunun mümkün olmadığı yönünde beklenti olmuş olabilir.

Biz bunun mümkün olduğunu iki günde gösterdik" diye konuştu.

Kınıklıoğlu, bir gazetecinin, "Tahran’da bu anlaşma üzerinde çalışırken, Washington ile herhangi bir iletişiminiz oldu mu" sorusunu yinelemesi üzerine, "Ben Tahran’da değildim. Ama ABD de dahil olmak üzere müttefiklerimizle imzaya kadarki iletişim tatmin ediciydi" dedi.

İran’a geçen Ekim ayında teklif sunulduğu zaman anlaşmaya varılabilseydi, o dönemde Tahran’ın dışarıya göndereceği düşük ölçekte zenginleştirilmiş uranyumun miktarının, ülkedeki toplam uranyumun daha büyük yüzdesini kapsayacağı yönündeki eleştirilerin hatırlatılması üzerine Kınıklıoğlu, buna katıldığını, ancak miktara değil, İran tarafının niyetine bakılması gerektiğini belirtti.

Kınıklıoğlu, İran’ın Türkiye gibi üçüncü bir ülkeye güvendiğini, G-20 ve BM Güvenlik Konseyi’nin üyeleri olan, bir tanesi NATO’nun da üyesi ve ABD’nin güçlü bir müttefiki Türkiye ve Brezilya tarafından güvenin inşa edildiğine işaret etti.