Eğitim Adım adım online eğitime doğru

Adım adım online eğitime doğru

15.07.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:

Liseye girecek öğrenciler heyecanla LGS sonuçlarını beklerken, kimi veliler de en iyi okulu bulmanın telaşında. Ancak yeni eğitim dönemi belirsizlik içerisinde. Derslerin bir kısmının okulda, bir kısmının internetten verilmesine kesin gözüyle bakılıyor. Bu hibrit modeli olumlu bulanlar da var, eğitim okulda olur diyenler de

Adım adım online eğitime doğru

Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını sonrası artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Hiç kuşkusuz eğitim de bundan nasibini alacak. Öyle ki Almanya, Fransa, Danimarka gibi pek çok ülkede okullar açılsa dahi ikinci, üçüncü dalga yaşanması ihtimaline karşı eğitime yönelik önlemler alınmaya çalışılıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) ilk açıklamalarına göre özel okullar, 17 Ağustos’ta, devlet okulları da 31 Ağustos’ta açılacak. Yani yaklaşık 18 milyon öğrenci, 1 milyonu aşkın öğretmen, 1-1,5 ay sonra ders başı yapacak. Tabii Bilim Kurulu’nun son verileri çerçevesinde. Sağlık Bakanlığı da yeni döneme yönelik bir dizi kural getirdi ancak tüm bunlar okulların açılması için yeterli olacak mı, bilinmiyor.

Hibrit model geliyor


MEB, verileri takip ederken bir taraftan da yeni eğitim dönemine yönelik çalışmalarını sürdürüyor. Bunlar arasında öğrenci sayısının azaltılması için okula dönüşümlü gelinmesi düşünülen yöntemlerden biri. Yine okulda geçirilen süreyi en aza indirmek için yüz yüze verilen derslerin azaltılması yönünde çalışmalar da bulunuyor. Örneğin Türkçe, matematik gibi temel derslerin okulda yapılması, felsefe, coğrafya gibi derslerin ise online verilmesinin planlandığı konuşuluyor. Artık Blended Learning (Harmanlanmış Öğrenme), Hibrit, Flipped Learning (Tersyüz) gibi yeni eğitim modelleriyle tanışıyoruz. Bu modellerde online eğitim ile yüz yüze eğitim bir arada sunuluyor; MEB’in de benzer bir eğitim sistemini hayata geçireceği, okulda eğitimin yanı sıra EBA ile uzaktan eğitimin harmanlandığı bir sistemi uygulamaya koyacağı tahmin ediliyor. Peki, online eğitim, yüz yüze eğitimin yerini tutabilir mi? Konuyu uzmanlara
ve velilere sorduk. İşte o görüşler:

‘Eğitimin yerini alamaz’


Türk Eğitim Derneği (TED) Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu, “Liselerde ders sayısının yarıya indirilmesi, coğrafya, felsefe gibi derslerin zorunlu olmaktan çıkarılması, uzaktan öğretimle yapılması gibi duyumlara itibar etmiyorum” diyor. EBA’dan verilen eğitimle ilgili rakamlar incelendiğinde 11 ve 12. sınıflarda, öğrencilerin yüzde 50’sinin kayıtlı olduğuna dikkat çeken Pehlivanoğlu, bu öğrencilerin de ne kadarının EBA’yı kullandığının belli olmadığını belirtiyor. Okullar açıldığında bir kazanım testi yapılması gerektiğine değinen Pehlivanoğlu, telafi eğitiminin yapılması gerektiğinin, uzaktan öğretimin, eğitimin yerini alamayacağının altını çiziyor. İki ay sonra okulların açılabileceğine inanandığını kaydeden Pehlivanoğlu, koronavirüs sonrası eğitimle ilgili birçok senaryo olduğunu, bunların içinde hibrit eğitimin de bulunduğunu söylüyor ve ekliyor: “Örneğin bir gün bir grup geliyor, diğeri internetten takip ediyor, bir gün de o grup geliyor. Buradaki en büyük sorun 15 yaş altı. Çünkü onlara internet üzerinden öğretim yapmak mümkün değil. Onun için bunlara göre planlamalar yapılacak.”
Maske kullanımının ve çocukların eve döndüğünde banyo yapmalarının önemine değinen Pehlivanoğlu “Diyelim okulları açmayalım, peki açtığımızda tekrar korona veya başka bir risk olmayacağının garantisi var mı? Yok. Bu bir terazi, bu terazide önce sağlık esaslı kısıtlamalar yaptık, şimdi sağlığın yanında yaşamsal fonksiyonlar ve ekonomi de esas” diyor.

‘Bilgi kalıcı olmuyor’

Koronavirüs sonrası eğitimde atılacak adımlara yönelik sosyal medyada veli ve eğitimcilerden farklı yorumlar geliyor:

Okullar pandemiden dolayı risk teşkil ediyor ama açıkçası EBA, MEBA hikâye. Çocuklar bir şey öğrenmiyor, konsantre olamıyor, bilgi kalıcı olmuyor ne yazık ki!

Uzaktan eğitim destekleyici nitelikte, örnek-alıştırma üzerine faydalı ama bir çocuğa yüz yüze etkileşim olmadan yeni bir şey öğretilemez. Bu dönem bunu tecrübe ettik.

Online eğitim, yüz yüze eğitimin yerini tutmuyor kesinlikle! O zaman tüm derslerin konu anlatımı internette var. Oradan çocuklar seyretsinler. Özel okullara verilen onca para okulun imkânlarına, etkinliklerine, tesislerine verilmeyecekse nereye verilmiş olacak?

İlk olarak coğrafyayı pas geçerler sonra diğerlerini düşünürler ne yapsak diye.

Fen lisesi için fizik, kimya, biyoloji ve matematik yüz yüze, diğer dersler uzaktan olmalı.

Tarih, coğrafya ve felsefe, EBA TV’de sosyal bilim dersleri altında dönüşümlü olarak işlendi. MEB, tarih dersinin zorunlu olacağını söylüyor ama icraatta görülen tarih dersinin de seçmeli olma ihtimalinin çok yüksek olduğudur. Tarih dersinin seçmeli olduğu bir ülke düşünebiliyor musunuz?

‘Binaya muhtaç değiliz’

MEF Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Özcan koronavirüsle birlikte her şeyin tersyüz olduğunu, ezberlerin bozulduğunu söylüyor ve ekliyor: “Bence reform için fırsat doğdu. Eğitimde yeni yöntemler, yeni öğrenme yolları bulmak zorundayız. Öyle yöntemler bulmalıyız ki hem bizi virüsten korusun hem de en çağdaş bilgiyle, beceriyle donatsın, en iyi şekilde öğrenmemizi sağlasın.”

İnsanın dinleyerek, okuyarak, ezberleyerek, seyrederek, yaparak, yaşayarak, üreterek ve deneyimlerini derinlemesine düşünerek, olmak üzere pek çok şekilde öğrendiğine değinen Özcan, en kalıcı, en işlevsel yöntemin yaparak, yaşayarak ve üreterek öğrenme olduğunu dile getiriyor. Koronavirüs aşısı veya ilacı bulunmadan çocukları okula getirmemek gerektiğini belirten ancak öğretime devam edilmesini öneren Özcan, şunları söylüyor: “Öğrenmek ve öğretmek için okul binasına muhtaç değiliz. Geleceği doğru öngörelim. Yaratıcı olalım, değişimi biz başlatalım.”

Koronavirüs sonrası birçok eğitim etkinliğinin online yapılabildiğine dikkat çeken Özcan, şu değerlendirmelerde bulunuyor: “Bütün dersleri canlı ve etkileşimli olarak dijital platformlarda verdik. Ülke çapında uzaktan eğitim uygulandı. Daha önce okul çatısı altında yüz yüze yaptırdığımız ders çalıştırma programını online ortama taşıdık.”

Her durumda yapacak bir şey olduğuna değinen Özcan, öğrencilerin örneğin bir laboratuvar uygulaması için okula gelmesine gerek olmadığını söylüyor ve ekliyor: “Sorun çözülüne kadar her türlü ders dijital platformda verilmeli. Kısaca bu dönemin yöntemi Uygulamalı Dijital olmalı, teorik derslerin ve uygulamaların mümkün olanları online ortamlarda yapılmalı, mümkün olmayanlar için okullar, velilerle iş birliği yaparak öğrencinin en yakın yerel kaynakları uygulama için kullanmasını sağlamalıdır.”

TED Malatya’dan fizik başarısı

TÜBİTAK tarafından düzenlenen 2020 Yılı Lise Öğrencileri Araştırma Projeleri Final Yarışması sonuçları açıklandı. 51.’si düzenlenen yarışmanın Fizik dalında Türkiye birincilik ödülünün sahibi TED Malatya Koleji öğrencisi Feridun Balaban oldu.

Lise öğrencisi Feridun Balaban tarafından hazırlanan “Yüksek verimli multijunction silisyum fotovoltaik hücre yapımı ve yeşil sentez grafen kuantum noktaları üreterek yapılan fotovoltaik hücrelerde kullanımı” projesi fizik dalında jüriden tam not alarak 15 bin 273 proje arasından Türkiye 1.’si olmaya hak kazandı. Yarışmaya Malatya’dan 12 alanda 277 proje başvurusu yapıldı, 44 proje ise bölge sergisine katıldı. Malatya’dan katılan projelerden 7’si finallerde yarışarak
3 proje Türkiye’de derece yaptı. Ekim ayında yapılacak yarışma sergisi ve ödül töreniyle ödüller sahiplerini bulacak.