En Arkadaşını söyle, sana kim olduğunu...

Arkadaşını söyle, sana kim olduğunu...

31.08.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Bir maniniz yoksa Tayyip Bey size gelecek"

Arkadaşını söyle, sana kim olduğunu...





"Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim" diyen bir atasözü vardır. Gerçekten de insanın kişiliğini, eğilimlerini, hayat görüşünü yansıtan önemli bir göstergedir dostlukları... Başbakan Tayyip Erdoğan'ın da 'arkadaş'ları var. Bunlar, kuşkusuz haberde adı geçenlerden daha çok. Biz 'ekonomi' süzgecinden geçirildiğinde öne çıkan bir 'işadamı - arkadaş' seçkisi yaptık. Böyle olunca da Remzi Gür, Cüneyd Zapsu, Cihan Kamer, Mustafa Albayrak, Münci İnci gibi isimler öne çıktı.
Erdoğan'ın, Remzi Gür ve Cihan Kamer ile ailece yürüttükleri bir dostluğu var. Cüneyd Zapsu onun yurtiçi ve yurtdışındaki en mahrem devlet işlerini de paylaştığı 'veri danışmanı'. Cezaevi yıllarında hukuk işlerini yürüten Münci İnci ile ilişkisi yüz yüzeden çok 'telefon trafiğiyle' sürüyor. Albayraklar'la ise hem hemşerilik, hem de belediye yıllarına dayanan eski bir tanışıklık söz konusu. Belediye döneminde olduğu kadar samimi bir ilişkileri olmasa da hâlâ görüşüyorlar.
Bu isimlerin her biri farklı zamanlarda, farklı gerekçelerle kamuoyunun gündemine geldiler. Ama Erdoğan'ın 'arkadaşlarına bakarak kim olduğunu' söylemek için, haklarında gündeme düşen bölük pörçük bilgileri birleştirmek ve resmin tamamına bakmak gerekiyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ilişkin pek çok analiz yapıldı. Bu hafta biz de "Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim" görüşünden yola çıkarak, bir tablo çizeceğiz. Daha doğrusu biz sizlere 'başbakanın arkadaşlarını' söyleyeceğiz, siz de başbakanın kim olduğunu...
Arkadaş canlısı Erdoğan'ın İtalyan Başbakanı Berlusconi'den Kasımpaşa'daki köşe bakkala dek "arkadaşım" diye tanımladığı çok kişi var. Ancak biz gözümüzü iş dünyasına çevirdik. Türkiye Başbakanı'nın yanında görmek istediği, seçtiği, vizyonunu paylaştığı, kim bilir hangi dertlerini döktüğü işadamlarından yola çıkarak Erdoğan'a, bir de bu gözlükten bakmayı denedik. Tabii bunu sadece arşivlerden ya da duyumlardan hareket ederek gerçekleştirmeyeceğiz. Bu yazıyı hazırlarken Başbakan'ın yakın çevresindeki kişilerle görüşüldü. Hatta bu haberde adı geçen kimi işadamlarıyla da 'ağzımdan yazma ama Tayyip Bey'le ilişkimiz şöyle şöyle' diye görüşler alındı.

Herkes gibi onların da kartvizitlerinde işleriyle ilgili unvanları yazıyor... Ama herkes onların kartvizitlerinde, unvanlarından da kalın harflerle ama görülmez bir kalemle çiziktirilmiş "Başbakanın arkadaşı" kaydını okuyabiliyor.
Kimileri onlara kuşkuyla bakarken, kimileri de "Başbakan'a yakın olamadım, bari bu kişilerle yakınlığım olsun" diyerek peşlerinde koşuyor.
Bugünlerde Başbakan'ın arkadaşı olduğu iddiası bir yana 'Başbakan'ın arkadaşının arkadaşı' olduğu iddiasıyla dolanan çok kişi de var. Bunlar ayıklandığında değişik arkadaşlık grupları ortaya çıkıyor.
Kimileri yıllara dayanan, "senli benli" süren, sohbetlerin siyaset koridorlarında sıkışmayıp evlere uzandığı, çoluk çocuk birlikte tatile çıkıldığı, "sıkı dostluklar".
Ramsey'in sahibi Remzi Gür ile Atasay Kuyumculuğun sahibi Cihan Kamer bu ilk halkada yer alıyor.
Kimi ilişki ise vefaya dayanıyor. Yüz yüze görüşme az ama yoğun telefon trafiği hiç kesilmiyor. İntermedya Elektronik Yayıncılık'ın sahibi Avukat Münci İnci bu gruba giriyor.
Bir başka grup ise üzerine şimşekleri çeken Mustafa Albayrak ile Mustafa Duran... Duran, Almanya'daki AKP örgütlenmesini gerçekleştiren isim aynı zamanda. Seçim çalışmaları sırasında Erdoğan'a Mercedes veren işadamı' olarak biliniyor. Albayrak ise belediye ihaleleri ile ilgili davalarda Erdoğan ile birlikteliği 'mahkeme koridorlarına' kadar taşınan bir isim. Albayrak'ı kamuoyu, Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı sırasındaki belediye ihalelerinde tanıdı.
Erdoğan'ın ilişkilerini en ciddi götürdüğü işadamı ise Murat Ülker. Tayyip Erdoğan iş hayatında 'en iyi para kazandığı' dönemi siyasete girmeden önceki Ülker distiribütorlüğüne borçlu. Şimdi de oğlu Ülker'in yeni ürünü Cola Turca'nın İstanbul Anadolu Yakası dağıtımını yapıyor. Yani Tayyip Erdoğan'ın "önlenemez yükselişinde" Ülker Grubu'nin rolü büyük.

Çat kapı gidebileceği dostları olmasını kim istemez ki... Başbakan Tayyip Erdoğan da istiyor. Eşi Emine Hanımı da yanına alarak, şöyle koyu sohbete dalabileceği dostları hayatında hep olmuş.
Bu niteliği ile bir önceki başbakanımızdan ayrıldığı çok açık. Misafir olmayı da, ev sahibi olarak konuk ağırlamayı da seviyor. Ancak zaman zaman 'sıkı dostlar' değişiyor. Son yıllarda 'bir maniniz yoksa...' diye başlayan cümleler en çok Remzi Gür ve Cihan Kamer için kuruluyor. Gerçi Remzi Gür Londra'da yaşadığı için ev gezmesine daha çok Cihan Kamer'e gidiliyor. Tabii yaz aylarında Gür'ün Ekinlik'teki yazlığındaki buluşmaları saymazsak...
Erdoğan'a yakınlığı ile dikkatleri çeken Atasay Kuyumculuk'un sahibi Cihan Kamer, belediye başkanlığı sırasında tanıdığı Erdoğan'ı bugün "yakın dostum" diye anıyor ve destekliyor. Kamer, "Recep Bey nerede olursa, ben de orada olurum" diyor.
Erdoğan'ın gezileri sırasında da yanından ayrılmayan işadamı Cihan Kamer, Erdoğan ile belediye başkanı olduğu dönemde tanışmış. Daha sonra da arkadaşlığını ilerleten ve kendini "az sayıdaki dostlarından biri" olarak nitelendiren Kamer'in seçim öncesinde de Erdoğan'a destek verdiği biliniyor.
Erdoğan'ın seçimden önceki son hafta yaptığı gezilere de katılan Cihan Kamer'in üzerinde önemle durduğu konu ise bu ilişkinin herhangi bir kişisel menfaate dayanmaması.
Cihan Kamer'i yakından tanıyanlar boğazına düşkün olduğunu da biliyor. Zaten 'arkadaşlar' arasında en kiloluları da o. İster evine, isterse iş yerine konuk olunsun "misafirlerine hem zengin menü sunuyor" hem de bol ve yüksek kahkahalı sohbetler kuruyor.
"Dünya yıkıldı deseler" yine de "Boşveeer, yeniden kurulur" diyecek kadar iyimser. Dünya bir yana, Başbakan'ın oğluna yaptığı düğünü "En başta bizim sektörümüz (kuyumculuk) olmak üzere tüm ekonomiye canlılık getirdi" diye yorumlamasındaki iyimserliğe ne demeli...

Devletle hiç iş yapmıyor
Cihan Kamer'in Yönetim Kurulu Başkanlığını yaptığı Atasay Kuyumculuk Türkiye'de sektörün en büyüklerinden. Üretiminin yüzde 70'ine yakınını ihraç ediyor. Devletle şimdiye değin hiçbir iş yapmamış. Değil devlet, özel bankalardan bile hiç kredi kullanmamış. Sektör teşvik kapsamında değil, hiç teşvik almamış. Kulislerde Başbakan'ın gayri resmi ekonomi danışmanı olarak tanınıyor. Ona sorulduğunda ekonomiye ilişkin görüşlerini gerekirse söylediğini belirtiyor. Beş kıtaya ihracat yaptığı için özellikle dış ticaret konusunda söyleyecek sözü bitmiyor. Ama bu ilişkide 'çoluk çocuk bir arada yemekli, sohbetli, eğlenceli bir muhabbet' daha çok dikkat çekiyor.

Başbakan'ın arkadaşları arasında hiç kuşkusuz en renkli isim Cüneyd Zapsu... Kartvizitini dağıttığında "AKP Genel Başkan Özel Asistanı ve Veri Koordinatörü" yazdığını gören gazetecilerin bir kısmı 'zaten biliyormuş' gibi yaparken, bir kısmı da cesaretini toplayıp sordu. "Veri Koordinatörlüğü de nedir ki?" diye... Zapsu, görevini şöyle açıkladı: "Bazı verilerin filtre edilerek, mümkün olduğu kadar anlaşılır bir şekilde Başbakan'a sunulması." Hangi veriler mi? Cevap yoktu... O gazetecilere değil Başbakan'a 'veri' veriyordu. Başbakan daha belediye başkanıyken 'iş dünyasından birine ihtiyacım' var dediğinde koşup gitmişti.

Siyasete hep sıcak durdu
Azizler Holding'in İcra Kurulu Başkanı Cüneyd Zapsu, siyasete sıcak bir işadamı. Birinci siyaset denemesini AKP'den önce, Demokrat Parti'de yaptı. Başkan Korkut Özal'ın vekiliydi. İkinci denemesinde Erdoğan'ı seçti.
Türk - Amerikan İş Konseyi ve TÜSİAD üyesi, TÜSİAD Parlemento İşleri Komisyonu üyesi olan Zapsu, Erdoğan'la siyasette kader birliği yaptıktan sonra özel bir misyonla ortaya çıktı. Erdoğan'ı önce TÜSİAD çevrelerine anlatmaya soyundu. Arkasından seçimler öncesi Erdoğan'ın ABD ve AB çevrelerine tanıtımı işini de o organize etti. Erdoğan'ın Amerika temaslarını yönlendirdi. Kendisine Davos'ta da eşlik etti. Hep yanıbaşında durdu. Tayyip Erdoğan'ı sevdiği çok açık. Ama sanki o bir dosttan başbakan yaratmayı daha çok seviyordu.
İş hayatı ise bir başarı öyküsü. Hep önlerde koşmuş...
Elini nereye atsa başarıya ulaşmış. BİM marketler zincirinin sahibi olan Zapsu, Erdoğan'ın çevresindeki işadamları içinde aynı zamanda en zengin olanı.

Fındık tartışmaları canını sıktı
BİM zincirinde ABD'li iki büyük finans kuruluşları Merrill Lynch Global ve Bank America Int.INV ile ortak. Son olarak makyaj malzemeleri satmak için 2001 yılında kurduğu For You zincirinde Almanlarla ortak oldu. Başbakan'a danışman olduktan sonra tüm işlerini devretti.
Bir dönem Fındık İhracatçıları Birliği Başkanlığı da yapmış olan ve fındık ticaretinde Findux markası ile önemli bir isim olan Zapsu, fındık fiyatı tartışmalarında hükümeti kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirdiği iddialarına muhatap oldu. Ancak bu iddiaları hep reddetti.
Bu konuda soru yönelten gazetecilere 'hafızaları' nedeniyle çıkıştı ve dedi ki "Ben bu işe girdiğimde tüm işlerimi kardeşlerime devrettim. Bunu da sizlere daha önce açıklamıştım. Keşke fındık politikası üzerinde etkim olsaydı."

İşte Başbakan'ın çevresindeki en ilginç isim. Aslında "arkadaş" oldukları tartışılır ama ona hayır diyebilen nadir isimlerden Murat Ülker.
Sabri Ülker'in ikinci erkek çocuğu olarak 1959 yılında dünyaya gelen Ülker, Ülker'deki görevine Kontrol Koordinatörü olarak 1983'te başladı. İşletmelerden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Müdür oldu. Daha sonra İcra Komitesi üyeliği yaptı. Halen İcra Kurulu Başkanı olarak görevini sürdürüyor.
Erdoğan ile Ülker'in ilişkisi ticari bir ilişki. Uzun yıllardır Ülker'in İstanbul Anadolu Yakası distribütörlüğünü yürüten Recep Tayyip Erdoğan, politikaya atıldıktan sonra da işlerini oğluna devretti.
Bu çerçevede, Ülker'in çıkardığı Cola Turka'nın Anadolu Yakası dağıtım işini de Başbakan'n işlerini devaralan oğlu yapacak.
Ülker'in Erdoğan'a neden hayır dediği konusuna gelince... Erdoğan, mal varlığı ile ilgili tartışmalarda "13 yıldır bir arkadaşımla ortak şirketimiz var, iş yapıyorum, para kazanıyorum diye davul mu çalacağım yani; Ülker Bisküvileri'nin Anadolu yakası distribütörlüğünü yapıyorum. Çok iyi para kazandım, şirketim de 13 yıldır çok iyi para kazanıyor" deyip Ülker'i adres göstermişti.
Bu açıklamadan, 'Erdoğan siyaset finansmanını Ülker grubundan karşılıyor' gibi bir anlam çıkmasından tedirgin olan Ülker Grubu, Başbakan'ın açıklamalarını teyid etmekten kaçındı. Ama Başbakan Erdoğan ona kızmıyor. Bu açıklama aralarında bir kopukluğa yol açmadı.

Ramsey'in sahibi Remzi Gür'e Tayyip Bey'in çocukları "amca" diyor. Müstakil Sanayici ve işadamları Derneği'nin (MÜSİAD) Londra Temsilciliği'ni yürüten Gür ile Gür'ün arkadaşlığı yıllar öncesine dayanıyor.
Remzi Gür'ü kamuoyu önce, başarılı erkek giyim markası 'Ramsey'in sahibi olarak tanıdı. Adı kamuoyunun gündemine ikinci kez Tayyip Erdoğan'ın kızları Esra ve Sümeyye'ye ABD'de eğitimleri için sağladığı bursla geldi. Bir siyasi parti genel başkanın çocuklarına, bir işadamının burs sağlaması tartışıldı.
Gür, burs olayının manşetlere çıkmasını 'göbek altına vurma' olarak nitelendirdi. "Ben burs verdiğimde Erdoğan hapisteydi. Tayyip Bey ile belediye döneminden beri tanışıyoruz ve çok iyi dost, arkadaş olduk. Onun çocukları benim de çocuklarım gibidir.
Esra, Sümeyye benim de kızım gibi. Tayyip Bey'in çocuklarının eğitimine katkıda bulunmak neden yanlış olsun" diyerek kendini savundu.
Gerçekten de Gür ile Erdoğan'ın dostluğu epeyce derin. Erdoğan yıllardır Gür'ün Ekinlik'teki villasında tatillerini geçiriyor. Olmadı Safranbolu'da alıp yeniden onardığı 'tarihi' konağına gidiyor.
Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın düğününden sonra çıktığı son tatilinde de böyle oldu. Remzi Gür, Erdoğan ve Cihan Kamer aileleriyle birlikte "düğün yorgunluğunu" atmak için Ekinlik'e doğru yola çıkarken arkalarında "Ben niye orada değilim" diyenleri bıraktılar.
Kamer, Erdoğan'a "Ağabey" diyecek kadar, Gür ise Tayyip Erdoğan'a çocuklarına baba sevgisiyle yaklaşacak kadar yakın.
Türkiye iktidara yakın olan işadamlarının iktidar döneminde 'doğuşlarına', iktidar sonrası ise 'zor durumda kalışlarına' çok tanık oldu. Bu iki örnek de Erdoğan başbakan olmadan çok önce 'doğmuşlar'... Bundan sonra ne olacağını ise zaman gösterecek.

Münci İnci. Aslında o bir avukat. Zamanında Turgut Özal ve Ahmet Özal'la olan yakınlığı ile gündeme gelmişti. Zaten hep ünlülerin avukatı oldu.
Ancak öyle cübbe giyerek duruşmalara katıldığını da pek gören olmamıştır. Genellikle 'hukuki danışmanlık' yaptı. Münci İnci'nin hukuk kadar diğer bir merakı da yayıncılık işi oldu. Ahmet Özal'ın İnterpres şirketinde yaptığı yöneticilikten sonra İntermedya Yayın Grubu'nu kurdu. Bu şirketi halka açtı, ardından da Jet - Pa'nın sahibi Siirtli Fadıl Akgündüz'e sattı. Ancak satın alan da şirketin hayrını görmedi. Münci İnci bu kez elektronik yayıncılığa soyundu. Şu anda internet üzerinden yayın yapan İmedya Elektronik Yayıncılık'ın sahibi.
Burada küçük bir anektodu yazmadan geçmeyelim:
"İmedya okurlarının 2002 ekonomi yıldızları anketinden siyaset kategorisinde Tayyip Erdoğan çıktı. Hediyesi ise Münci İnci'nin küçük oğlu Barkın'dan geldi. Küçük İnci, Erdoğan'a yeni çağa adapte olabilmesi için bir bilgisayar hediye etmişti."
Münci İnci'nin siyasilerle, siyasetle ilişkisi hiçbir zaman kesilmedi. AKP'ye yatırım kararı aldıktan sonra Tayyip Beyle "laik sermaye" arasında köprü kurmayı vazife belledi..
Nasıl mı? Erdoğan ile işadamlarını ve liberal siyasetçileri Durusu'daki evinde buluşturdu. Zaten İnci'nin Durusu'daki evi Erdoğan'dan önce de yeni oluşumların karargâhı olarak ünlenmişti. İnci, yeni isimleri siyaset sahnesine çekmek istediğini belirtiyor ve yeni bir oluşum için çalışıyordu.

'Bu tabloda yer almam' demişti
O dönem Erdoğan hapisten henüz çıkmış ve AKP'yi kurma adımları atıyordu. İnci'nin partileşme sürecinde, eşiyle hemşerilik ilişkisi de olan Erdoğan'a "Ben bu tabloda yer almam" diyecek kadar uzak düştüğü de oldu.
Şimdilerde ise çok önde durmuyor. Zaten onu tanıyanlar ne zaman "en önde" ne zaman "arkada" durması gerektiğini çok iyi bildiğini söylüyorlar... Başbakan'la tatile çıkmıyor ama ne zaman telefon etse Tayyip Bey'e ulaşabiliyor. Yani ona bir "alo" kadar yakın....

Başbakan üstüne pek çok şey söylenebilir ama "vefasız" olduğu söylenemez... Şu anda Albayrak'la 'can ciğer kuzu sarması' gibi durmuyor. Ancak yine de zaman zaman buluşulup, görüşülüyor. Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemindeki ihalelerde 'kayrıldığı' iddia edilen bir işadamı o.
Tayyip Erdoğan'ın hemşerisi (Rizeli) olan Albayraklar geniş bir aile. Kamuoyunda tanındıkları ilk iş, 'servis taşımacılığı.' Erdoğan'ın başkanlığı döneminde belediyenin servis işlerini onlar aldı. Arkasından çöp toplama ve daha sonra da su sayaçlarının okunması ihalesini kazandılar. Bu ihaleler ile ilgili olarak İçişleri Bakanlığı, Maliye incelemeler, soruşturmalar yaptı. Naylon fatura yüzünden başı dertte olan Albayrak, Vergi Barışı'yla rahatladı.
Son dönemde 'özelleştirme' ihalelerinde de teklifler veriyor. Trabzon Limanı'nın 32 yıllık işletme hakkını, Seka Balıkesir ihalesini aldı. Gözler hep Albayrak'ın üstünde oldu. Ne iş yapsa dikkatle izleniyor. Ama o iş yapmaktan vazgeçmiyor. Sonuçta o bir işadamı ve para kazanmayı hedefliyor. Tabi kazanma yolları hele de Başbakan'ın arkadaşı olunca doğal olarak daha yakından izleniyor.

Marmara İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi mezunu olan Başbakanımız gibi arkadaşlarının çoğu "tahsil ve terbiye" görmüş.
Örneğin Cüneyd Zapsu Alman ekolünden geliyor. Alman Lisesi mezunu. İstanbul ve Münih'te iş idaresi eğitimi almış.
Ramsey'in Yönetim Kurulu Başkanı Remzi Gür ise liseyi bitirdikten sonra hukuk fakültesini kazanmış. Ancak bu okula devam etmeyen Gür, en son öğretmen okulunu kazanmış ve ilkokul öğretmeni olmuş. Gür, öğretmenlikten sıkılarak 1970 yılında İngiltere'ye gitmiş.
İstanbul Erkek Lisesi mezunu olan Murat Ülker ise, 1982 yılında Boğaziçi Üniversitesi İşletme Fakültesi'ni bitirdi. Yurtdışında değişik meslek kurslarına devam eden Ülker, ABD'de Continental Baking şirketinde staj yaptı.
Mustafa Albayrak da üniversite görmüş ancak mimarlık fakültesini terk etmiş. Münci İnci ise hukuk tahsil edenlerden. Aralarında yüksek okul eğitimi almayan Cihan Kamer var. Ama o da ABD eski Büyükelçisi Pearson ile Amerikan aksanlı İngilizcesiyle "Türkiye ve dünya" üzerine konuşacak kadar dile ve hayata hakim.

İyi bir PR (hakla ilişkiler) çalışması mıdır? Arkadaş hatırı mıdır? Yoksa gerçekten tercih ettiğinden midir bilinmez ama Başbakan Erdoğan, medyada sık sık, işadamı arkadaşlarının ürünlerini kullanırken görülüyor.
Kimse onu Coca - Cola içerken görmedi ama kameraların karşısında Cola - Turca'yı bir dikişte içti. Hatta açılışında Cola - Turca yazılı bir de şapka giydi. Cebini ve arabasını Ülker ürünleriyle dolduruyor ve oturduğu mahalledeki çocuklara dağıtarak gelecek yılların oylarını tatlıya bağlıyor.
Erdoğan, mürvetli günlerde de mutlaka "Atasay takılarını" tercih ediyor. Süreyya Ayhan'ı da gelinlerini de Atasay takılarıyla sevindiriyor.
Servetinin kaynağı olarak açıkladığı, 'oğlunun düğününde gelen 30 kilo altını paraya çeviren adam' olarak tanınan Cihan Kamer de "Sayın büyüklerimiz Atasay ürünlerini kullanmaktan mutluluk duyarlar" diyor.
Erdoğan'ın Remzi Gür'le samimiyeti kıyafetlerine de yansımış. Erdoğan, adeta Ramsey'den giyinerek şirketin gönüllü mankenliğini yapıyor. Ancak Ramsey kıyafetlerini gerçekten "çok iyi taşıyor"....

"Hadi bu yıl nerede tatil yapıyoruz" sorusu Erdoğan ailesini çok meşgul etmiyor. Onun tatil arkadaşları da, tatil mekânı da belli. Remzi Gür'ün Ekinlik adasında "keyifli günler" onları bekliyor. Zaman zaman bu iki aileye Kamer ailesi de eşlik ediyor. Safranbolu da Remzi Gür'ün gözde mekânlarından.
Yani Erdoğan, İngiltere'ye de gitse, Ekinlik'e de Safranbolu'ya da gitse Remzi Gür'ün misafiri oluyor.
Gür, yaz aylarında Erdoğan'la beraber gittikleri Ekinlik Adası'nın en önemli sakini. Remzi Gür'ün adanın ucunda etrafı duvarlarla çevrili 10 dönümlük bir arazisi daha var... Ada sakinlerinin iddiasına göre, bu 10 dönümlük araziye Tayyip Erdoğan villa yaptıracakmış. Artık misafir değil, komşu olacaklarmış.

Keşfedilmemiş yerler
Cihan Kamer'in güney sahillerini sevdiği biliniyor. Zapsu'nun stili biraz değişik. O biraz "farklı" takılıyor. Bazen en VİP mekanlarda dinleniyor... Bazen "köye" kaçıyor. Bazen de "tekneyle" açılıyor... Hatta keşfedilmemiş yerleri keşfetmek onun için bir zevk. Orta Afrika'yı tercih edecek kadar ortadan kaybolmayı seviyor Zapsu.
Murat Ülker de tekneye düşkün olanlardan. Sadece tatil değil, spor olsun diye tekneyle açılmayı seviyor.

İnci'nin mekânı Durusu
Mustafa Albayrak'ı bir tatil yerinde gören yok. O ailesiyle birlikte memleketleri olan Trabzon Of'a gidiyor. Nostalji olsun diye bahçelerinden fındık ve çay topluyor.
Münci İnci'nin favori mekânı ise Durusu. Doğayla baş başa olmayı tercih ediyor. Hem ruhu hem de işleri için stratejik bir mekân Durusu. Ayrıca her yıl ABD'de de kısa bir tatil yapmıyor da değil.

Erdoğan, serveti hakkında açıklama yaptı ama yine de kimseleri ikna edemedi. Örneğin çocuklarının eğitimi konusunda iki isimden söz etti. Sadece Remzi Gür ortaya çıktı. ABD yaşayan diğer işadamı arkadaşı ise hâlâ sessiz. Ülker zaten Başbakanın hep gösterdiği adres oldu... Bir de çocuklarına düğünlerde takılan altınlar mevzuu vardı.
Erdoğan, oğlundan aldığını açıkladığı yüklü miktardaki borcun kaynağını "Ahmet Burak Erdoğan'ın düğününde takılan 30 kilo altın olarak göstermiş, Cihan Kamer onu doğrulamıştı. Kamer, "Erdoğan'ın altınlarını bozdurmak için Türkiye'nin en büyük altın şirketini tercih etmesi son derece doğal. Üstelik bu alışveriş faturalı" demiş, 'Neden siz?' sorusunu da, "Siz altın bozdurunca tanıdığınız bir kuyumcuyu mu? Yoksa bir yabancıyı mı seçersiniz" diye cevaplamıştı.
Albayrak'ın da Erdoğan'ı politika yürüyüşünde finanse ettiği iddiaları gündeme gelmiş, Albayrak bu iddiaları "Erdoğan'la geçmişten beri dostluk münasebetlerimiz var. Tayyip Bey'in hareketini finanse etmediğimiz gibi, hiçbir siyasi harekete finansörlük yapmadık. Ama biz Albayraklar'ın da siyasi görüşleri var. Erdoğan'ın sempatizanı diyebilirsiniz" diye yanıtlamıştı.

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın bütün arkadaşlarının hepsinin birer hobisi var. Remzi Gür, Cüneyd Zapsu gibi "hat" sanatına büyük ilgi duyuyor. Hatta koleksiyoner. Koleksiyonunda tuğralar, minyatür padişah resimleri olmak üzere toplam 80'e yakın eser bulunuyor.
Remzi Gür'ün bir başka hobisi de avcılık. Ancak Gür, hayvan öldürmeyi de sevmiyor. Yani avcılığın spor kısmıyla ilgilenen Gür, yaşadığı İngiltere'de de avcılık kulüplerinin üyesi.
Ülker'in sahibi Murat Ülker'in hobileri spor alanında. Yelken ve atıcılık sporu ile ilgileniyor.
Cihan Kamer ise eski takılara büyük ilgi duyuyor. Mustafa Albayrak'ın da zaman zaman bowling oynadığı biliniyor.



BUSINESS


Başkanın adamları
Turizmin ikizleri
Dokun bana
Sudanlılar 'İnşallah Bukra Magleş' diye diye ağlattılar
'Zeki, çevik, ahlaklı' ve işadamı sporcular dönemi
Unvan değişiyor... İşte o kadar!..
İlk sucumuz Hamidiye'ydi
İnşaat krize girince suda Lido markasını yarattı
Erikli, damacanada bayilikler veriyor
Şaşal, 10 yıllığına DanoneSa'nın
Finansal kiralamada yeni esaslar
Bergama'nın taşını İngiltere Kraliyet Ailesi'ne sattı
Ben bir ceviz ağacıyım tabanca kabzasında
Şimdi okullu oldular
MİT, İshak Alaton'u 'koyu pembe' yemekhane nedeniyle sorgulayınca...
araştırıp, geliştirip, satıyorlar
Mustafa Reis ağlarını attı, bekliyor
İlaçlama uçağı ve plaza satışı ilanı bile var
Ofislerde 'bumerang' var