En En iyi yaptığı yemek Pabucaki

En iyi yaptığı yemek Pabucaki

25.04.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

'Perakende bu yıl yüzde 6 büyür'

En iyi yaptığı yemek Pabucaki





Küçükken doktor olmak istiyordu. Beyaz önlüğünü giyip, hastalarını tedavi edecekti... Öyle olmadı. ABD'de aldığı eğitim nedeniyle kendisini finans sektörünün içinde buldu.
Türkiye'ye döndü, başta Chemical Bank olmak üzere çeşitli banka ve şirketlerde çalıştı.
Evlendiğinde 'eş durumundan' yürütme kurulu üyesi olarak Boyner Holding'e geçti. Bugün ise beyaz doktor önlüğü ile değil ama beyaz yağmurluğuyla ve Boyner Holding'in Yönetim Kurulu Üyesi olarak çıktı karşımıza Ümit Boyner...
1963'te İstanbul'da doğan Boyner, aslen Ayvalıklı. "Tatillerimi hep Ayvalık'ta geçirirdim. Ayvalık'ın gelişimimde çok önemli bir yeri var" diyor.
İngiliz Kız Ortaokulu'nda sonra liseyi ve üniversiteyi ABD'de okuyan Boyner, 1985'te Türkiye'ye dönmüş ve çalışma hayatına bankacılıkla başlamış.
Boyner ilk iş görüşmesini unutamıyor:
"Hatırlıyorum da iş görüşmesi yaptığım bir banka genel müdürü bana, 'Bir kadın olarak kendini beş yıl sonra nerede görüyorsun?' diye sormuştu. Ben de 'Beş yıl sonra başladığım yerde olmak istemem. Kendimi terfi etmiş olarak görmek isterim' diye yanıt verince, genel müdür 'Kulağına küpe olsun. Türkiye'de bu işler o kadar kolay değil, hiçbir erkek kendi ile aynı pozisyonda bir kadın görmek istemez' dedi. Çok şaşırmıştım. Sonradan bana iş teklif ettiler ama ben kabul etmedim. Bugün ise o genel müdürün çok yanlış düşündüğünü görüyorum. Çünkü Türkiye'de kadınlar iş hayatında söz sahibi olmaya başladılar. Kadınların çok yol katettiğini düşünüyorum."

'Eş durumundan...'
Yıllarca finans sektöründe çalışan Ümit Boyner, 1997'de Boyner Holding'in Finansmandan Sorumlu Başkan Yardımcısı olmuş.
2002'ye kadar aynı görevi sürdüren Ümit Boyner, o yıl grubun yönetim kurulu üyeliği görevini üstlenmiş.
"Boyner Holding'e girişiniz nasıl oldu?" soruma, "Eş durumundan" diye yanıt veriyor gülerek. Şöyle devam ediyor:
"Cem'in de yönlendirmesi oldu ama ben zaten çalışmayı düşünüyordum. Ancak holdingdeki görevim için teklif, o dönemde holdingin başındaki profesyonel arkadaşımız Mehmet İnal'dan geldi. İyi ki kabul etmişim."

Kick boks'ta başlayan aşk
Peki Cem Boyner ile nasıl tanışmışlar? Yanıtı şöyle:
"Biz beraber kick boks yapıyorduk. İlişkimiz orada başladı. Flört etmeye başladığımız dönemde Cem'in evinde toplantılar yapılıyordu ve YDH'nın temelleri o dönem atılmaya başlamıştı. Ben o dönem çalışmıyordum. Evlenir evlenmez kendimi siyasetin içinde buldum. Her hafta bir yere gidiyorduk. Ben o dönem hamileydim. Karnı burnunda uçaklara biniyordum. Hostesler artık binmeyin diye uyarıyorlardı. Benim siyasetle hiç ilgim olmadı ama Cem siyasetteyken çok yürekten destek verdim. Sonuç ne olursa olsun o döneme ait hep iyi anılarım var. Herkesin tatması gereken bir tecrübe diye düşünüyorum. YDH'lı dönem Türkiye için çok önemli bir dönemdi. Geçmiş on seneye baktığımda çok yol kat edildiğini görüyorum. YDH'nın çok radikal görülen söylemleri bugün artık herkesin konuştuğu konular arasında."
2002'de yönetim kurulu üyesi olduktan sonra günlük sorumluluğunun nispeten azaldığını söyleyen Boyner, "Özellikle kriz döneminde beş dakika ara vermeden çalışıyorduk. Şimdi krizin yaralarını sarıyoruz. Stratejik olarak daha fazla düşünme imkânım oluyor. İki yıldır daha yoğun olarak sivil toplum örgütlerine vakit ayırıyorum" diyor.
KAGİDER, TÜSİAD, Özel Sektör Gönüllüleri Derneği gibi örgütlerde görev alan Ümit Boyner, "40 yaşımı doldurdum. Buradaki görevler bana değişik bir haz veriyor. İnsan hayatı evre evre. 40 yaşından sonra vakit bulabildiğim için çok memnunum."

Hiç hobisi yok
Günde 8 - 9 saat çalıştığını söyleyen Boyner'in hiç hobisi yokmuş. Şöyle anlatıyor:
"Hiç hobim yok. Açıkçası vaktim yok. Cem'e geçenlerde yoğunluktan şikâyet ettim. O da bana 'hiç hobin yok' dedi. Bu çok doğru. Ama yoğunluktan bir hobi geliştiremiyorum. Emekli olduktan sonra hobiler edinmeyi düşünüyorum. Daldığım zaman su altında film çekiyorum. Ama oturup hiçbir tanesini edit edemedim. Filmleri dolduruyorum hepsi dolapta tozlanıyor. Onların bir yerde rejisörlüğünü yapmak isterim ama hiç vakit yok. Halbuki kendine vakit ayıranlar daha uzun bir süre verimli olabiliyorlar. Yavaş yavaş bu konuda bilincim artmaya başladı ama daha henüz bir şey yapmadım."

Korku filmlerini seviyor
Boyner'in sinemayla da arası iyi. Özellikle korku filmlerine bayılıyormuş. "Ancak Cem korku filmlerini sevmez" diyor. Boyner'e artık devam etmediği kick boksun nasıl bir spor olduğunu soruyorum: "Tayland boksu. Hem ellerinizi hem ayaklarınızı kullanıyorsunuz. Tekme ve yumruk birarada. Tam anlamıyla tekme tokat girişmek yani" diyerek gülüyor.
Boyner, bu spor sayesinde kendini çok iyi koruyacağıma inanıyor.
Peki Ümit Boyner nasıl bir anne?
"Ben çalışan anne olduğum için suçluluk duygusu bol olan bir anneyim" diye yanıtlıyor ve şöyle devam ediyor:
"Bazen çok disiplinli bazen de çok yumuşak olabiliyorum. Onlarla arkadaş olmaya çalışıyorum. Birlikte spor yapıyoruz. Dalgıçlığımızı onlara da geçirdik. Ufaklık dışında hepsi bröve sahibi oldu. Birlikte dalıyoruz. Kalabalık bir çocuk grubumuz var. Maceradan hoşlanıyoruz. Bir de Ayvalık'ta beraber yürüyüş yapmaktan keyif alırız."

'Vaktim olsa semt pazarından giyinirim'
Marka bağımlılığı olmadığını söyleyen Ümit Boyner, "Beymen'den giyiniyorum. Grup şirketlerini tercih ediyorum" diyor.
Peki semt pazarlarına gittiği oluyor mu?
"Çok nadir. Çünkü pek vaktim yok. Vaktim olsa kesin giderim. Çünkü çok çeşit olduğunu biliyorum. Artık kredi kartıyla pazardan alışveriş yapabiliyorsunuz.
Ben yılda bir - iki kere alışveriş yapıyorum. Zaten iş hayatının içinde olunca çok da sürekli renkli ve değişen gardrobunuz olması gerekmez" diyor.
Boyner'e "lüksün demokratikleşmesi" kavramını hatırlattığımda da yanıtı, "Evet, bu kavram müşteri kitlesine artık değişik ve geniş fiyat yapısıyla hitap etmek zorunluluğu getiriyor. Çarşı'da fiyat aralıklarını çok genişletme planımız var" oluyor.

Ümit Boyner, memleketi Ayvalık'ı eşi Cem Boyner'e de sevdirmiş. Şimdi her fırsatta Ayvalık'ın yolunu tutuyorlar. Cunda'daki evleri onlar için bir inziva mekânı demek. Zeytin, enginar, biber, domates ve patlıcan yetiştiriyorlar. Mercanköşk, kekik yetiştirdikleri küçük bir baharat bahçeleri bile var. Ümit Boyner, İstanbul'da iş yoğunluğundan yapamadığı yemekleri Cunda'daki evde pişiriyor. "Yemekle aram iyi. Pişirmeyi çok seviyorum. En iyi yaptığım yemek Ayvalık'a özgü pabucaki" diyor. Tarifini ise şöyle anlatıyor: "Patlıcanları önce haşlıyorsun. Ardından kabuğunu çıkarıyorsunuz. Kabukları hafif yağda kızartıyorsunuz. Patlıcanların içini de tulum peyniri, zeytinyağı ve yumurtayla karıştırıyorsunuz. Hazırladığınız içi kızartılmış kabuğa sürüp fırınlıyorsunuz." Ümit Boyner'in ailesinden ötürü zeytine ve zeytinyağına da merakı var. "Zeytinyağının kokusundan anlarım. Asit miktarı kokusundan belli olur" diyecek kadar uzmanlaşmış.

Perakende sektörünün krizden en çabuk etkilenen sektör olduğunu söyleyen Ümit Boyner'e göre artık sektör kriz yaşamıyor ancak bir talep patlaması da yok. "Bu nedenle eskiye göre hareket edemeyiz. Şirketler de atılım yapmak zorunda" diyor. Perakendede yüzde altı büyüme beklediğini belirten Boyner, uzun süredir marka konumlandırması konusunda çalışma yaptıklarını söylüyor. Boyner, "Amacımız 24 sezona çıkmak. Böylece ilgiyi canlı tutabileceğiz. Bu amaçla yeniden yapılanmaya gidiyoruz" diye anlatıyor. Çarşı'nın da krizden etkilendiğini belirten Boyner şöyle devam ediyor: "Ciddi bir kabuk değişimi yaşıyoruz. Bizim için en önemlisi Çarşı'yı tekrar kârâ geçirmek. Bunu da değişim planının sonunda yapacağımızı düşünüyoruz. İlk üç aylık sonuçlarda da bir toparlanma göreceğiz. Bayram ve yılbaşı alışverişleri nedeniyle Çarşı satışının büyük bölümünü son çeyrekte yapacak." Bayilik yoluyla Anadolu'ya yayılacaklarını anlatan Boyner, " İki yıl içinde yurtdışına açılmış olacağız" diyor.



BUSINESS


Dünya genetik pazarı 70 milyar doları buldu
Editörden
Eurovısıon katılımcısına 20 dolara hamam turu
Tüketim çılgınlığı yordu
Hayale, hobiye vakit kalmadı
'Mevzuat Hazretleri' Kamuda etik değerleri rafa kaldırır mı?
Beş batık bankadan 5 kuruş bile alınamayacak, çünkü...
Eurobondlar nasıl vergilendirilecek?
'Müteşebbis tanımı ikide bir tartışılmamalı'
Türk reklamcılığının geleceği: Genç yaratıcılar
Outdoor reklamları başarılı oluyor mu?
Korsanlar döndü
Kumarbaz
Makyajlı yeni 50 dolar geliyor
Yeni Megan'ı 'oyun'la tanıttı
'Abi, Çakır vuruldu, bin 500 saat daha gönder!'