En Kamu bankacılığında Egebank kardeşliği

Kamu bankacılığında Egebank kardeşliği

14.12.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Faiz dışı fazlanın mimarı Sener Akkaynak

Kamu bankacılığında Egebank kardeşliği





Saat 18.00 suları, tarih 11 Aralık 2003. Ankara'nın Kurtuluş semtinde zifiri karanlık bir sokak. Sokak üzerinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı binası var. İdarede o saatlerde hararetli bir ihale sonuçlandırılmaya çalışıyor. Pazarlık edilen şirket İstanbul Gübre Sanayi (İGSAŞ). Sokakta siyah Chevrolet Voyager marka bir araba, içinde bir adam, elinde cep telefonu zaman zaman not alıyor. Bu adam kim?
Ankara bürosunun başarılı foto muhabiri Ümit Bektaş yanda gördüğünüz fotoğrafı çekti. Arabadaki adamı tanıdız mı? Batan Sümerbank'ın eski sahibi Hayyam Garipoğlu. Hayyam bey'in İGSAŞ ihalesiyle bu kadar yakından ancak bina dışından ilgilenmesinin nedenini henüz öğrenemedik. Özelleştirme İdaresi yetkilileri Garipoğlu'yla ilgili olarak sessiz kalmayı tercih etti.
Ancak hararetli cep telefonu görüşmeleri aklımıza daha önce yaşanan çekişmeli ve şaibeli başka özelleştirme ihalelerini hatırlatıyor. Çünkü Garipoğlu'nun şirketleri el konulan Sümerbank'tan dolayı halen Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından takip ediliyor. Fon takibi nedeniyle bu şirketlerini özelleştirme ihalelere girme imkanı bulunmuyor.

Keresteci gübre üretecek
İGSAŞ'ın yüzde 99.98'inin satılması için düzenlenen ihale son yılların en iyi fiyatlarını ortaya çıkardı. Toros Gübre, Ege Gübre gibi şirketler elenirken 100.5 milyon dolarla en yüksek teklifi Yıldız Entegre Ağaç Sanayi ve Ticaret A.Ş. verdi.
Kereste ticareti ve imalatıyla uğraşan Yıldız Entegre'nin gübre üretimine neden niyetlendiği merak konusu. Kulağımıza gelenlere bakılırsa Yıldız şirketi Petkim ve Tüpraş'a komşu İGSAŞ'ı limanı için satın almayı istiyor. Bu liman kereste ticaretinde kullanılacak. Bu nedenle Yıldız yüksek fiyat teklifinde bulundu. Üretim kapasitesi itibarıyla İGSAŞ'tan daha büyük olan Gemlik Gübre'ye en fazla 83.1 milyon dolar gelmesi, teklif sahiplerinin gübreci olmasıyla açıklanıyor. Diğer bir deyişle gübre şirketi limanı önemsemediği için daha muhafazakâr teklifler hazırlıyor.

Mali sistemin yöneticileri (oyuncuları) ile "sermayenin dolaşımı" arasında sıkı bir ilişki vardır. Banka sahibi ve yöneticilerinin kişisel tarihleri ve karakter özellikleri bu nedenle kritik önemdedir. Kasım 2000, Şubat 2001 krizlerini hatırlayacak olursak ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılır.
Bize bu cümleleri Halk Bankası'ndaki genel müdürlük yarışında yaşanan olaylar yazdırdı. Genel müdürlük için son güne kadar kamu bankaları murahhas üyesi iki isim yarıştı: Hasan Cebeci ve Murat Ulus. Cebeci genel müdür atandı. Ziraat ve Halk bankaları yönetiminin etkin ismi Ulus, bir kenara çekildi. "Neden?" sorusunun basit ama analitik hikayesi şöyle:
- Ulus'un ataması gerçekleşseydi kamu bankalarındaki ikinci Egebank kökenli genel müdür olacaktı. Çünkü Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar da Egebank'tan geliyor.
- Ulus genel müdür olsaydı, hükümet bankacılığa nasıl baktığını açık hale getirecekti. Çünkü BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, Ulus ve Çağlar arasında dikkat çekici pek çok ortak özellik var.
- Ulus, Egebank'ta 1995-1996 yılları arasında genel müdür yardımcısıydı.
- Çağlar, Ulus'tan sonra Egebank'taki kritik (1997-1998) genel müdür yardımcısıdır. Çağlar o dönem bankanın gelecekteki genel müdürü olarak tanımlanıyordu.
- Çağlar'ın amiri ise Bayraktar Holding ile İhlas Holding'i Egebank'ta ortak yapan ve "yüzde 10 Sami" olarak anılan Sami Erdem'di.
- Ulus 1987, Çağlar 1995, Bilgin ise 1992'de Hazine Müsteşarlığı'nda yeminli mali murakıp olarak göreve başladı. Ulus, Çağlar ve Bilgin, üstadları yeminli mali murakıp Mehmet Savaş tarafından yetiştirildi. Bu ekip o dönem Hazine'nin `muhafazakâr grubu' olarak bilinirdi.
- Mehmet Savaş, Halk Bankası'nda yönetim kurulu üyeliği ve İhlas Holding'te yöneticilik yaptıktan sonra, holdingin zor duruma düşmesi üzerine Enver Ören'in oğlu Mücahit Ören'le birlikte ABD'ye gitti. İkilinin ABD'de de ticaretle uğraştığı belirtiliyor.
- Ulus ve Çağlar'ın, hortumcu yasası olarak bilinen ve geriye dönük olarak batan bankaların yöneticilerinin de soruşturulmasına imkân tanıyan yasadan nasıl etkilenecekleri henüz bilinmiyor. TMSF'nin geçmiş tarihlerde Ulus hakkında Egebank'tan dolayı alacak davası açtığı ve davanın devam ettiği öğrenildi.

Hazine'nin 11 aylık nakit gerçekleşmesini açıklamasından kısa bir süre önce Kamu İhale Kurumu'ndan bir heyet Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'la bir araya geldi. Unakıtan yaş haddinden emekliliğe hazırlanan Kurum Başkanı Sener Akkaynak'ı övdü. Unakıtan'a göre faiz dışı fazla hedefinin tutmasının nedeni de Sener Akkaynak'tı. Görüşmede, Unakıtan'ın şöyle dediği belirtiliyor:
"Sener Bey, faiz dışı fazladaki başarının nedeni sizsiniz. Yeni ihale kanunu yüzünden ihale yapılamıyor. Bu durumda kamu harcamaları artmıyor, faiz dışı fazla hedefi tutuyor. Ocak - Kasım döneminde Hazine'nin nakit gelirleri özellikle vergi gelirlerindeki öngörülmeyen 1.5 katrilyonluk fazlayla 80 katrilyon liraya ulaştı. Faiz dışı giderler ise öngörülenin de altında kalarak 64 katrilyon lira gerçekleşti.

Hortumcularla mücadele yasası olarak bilinen yasa tasarısı için IMF'den "istemiyoruz" notu geldiği biliniyor. Ancak hikayenin başka boyutları da var. Tasarı sevk edildiğinde Devlet Bakanı Ali Babacan'ın imza kutusu Çevre Bakanı Osman Pepe imzaladı. Çünkü Babacan yurtdışındaydı. Yakın çevresine anlattığına göre memlekete döndüğünde "Neden bizim görüşümüz alınmadı" diye sordu. O arada IMF'den rutin bir faks gelmiş ve IMF'nin yasaya itirazı ortaya çıkmıştı. Babacan bürokratlardan imzasız faksı istedi ve bir kenara koydu. Ortaya çıkan yasa ne IMF'nin ne de bankacıların görüşlerinin pek fazla dikkate alınmadığını ortaya koydu. Geriye Pepe ile başlayan garip bir hikâye kaldı.

Geçen hafta yayınlanan "Özelleştirmede istifa sancısı" başlıklı yazımız Özelleştirme İdaresi'nde büyük yankı buldu. İsim vermekten kaçınan pek çok bürokrat gazetemizi arayarak Business ekimizi istedi. ÖİB Basın Müşavirliği'nden isteğimiz eleştirel yazıları da internet sitesinde yayınlamasıdır. Aksi halde meraklılarına "milliyet.com.tr sitesini ziyaret etmelerini öneririz.
- "Sırlar Odası'nın Anahtarları Çalındı" başlıklı yazımızda özellikle meslektaşlarımızın ilgisine mazhar oldu. Güvenlik gerekçeleriyle sırlar odası olarak tanımladığımız oda ve kurumun ismini verme imkanı bulamadığımızı bir kez daha vurgulamayı istiyoruz.



BUSINESS


Gürültüsü geçti, şimdi uğultusu baş ağrısı yapıyor
Senden ayrılırken şaşkınım...
Çalışanların 2003 yılı vergi iadesi, eskisi gibi hesaplanacak
Bir benzinin, bir de Ayşe'nin kokusuna âşık
Kastamonu'da üryani eriği seferberliği var
'Türkiye markası'nın değerini artırıyor
Fransız Bertrand getirdi ilk kez Osmanlı sarayı izledi
"Lap - top" etiği
Türk girişimci dünya sahnesine çıkacak
Roman, köyüne dönüyor
Hayyam Garipoğlu arabada ne yapıyor?
Kötülüğün banalliği...
Fransız timsahı, Türk taklitçinin ahı tuttu
ABD, pornoya bir milyar dolar harcıyor
Ekip ve strateji değişti Sıemens cep'te büyüdü