En Yaşanmış Vergi Hikâyeleri

Yaşanmış Vergi Hikâyeleri

09.11.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

İleride doğacak vergi borçlarına mahsup olanağı

Yaşanmış Vergi Hikâyeleri





Kurumlar Vergisi Kanunu'nun geçici 28/a maddesi hükmüne göre, 1.1.1999 - 31.12.2003 tarihleri arasında uygulanmak üzere, tam mükellefiyete tabi kurumların iştirak hisselerinin veya gayrimenkullerinin satışından doğan kazancın sermayeye ilave edilen kısmı, Kurumlar Vergisi'nden istisna edilmişti. Bu istisna daha önce benzerleri geçici maddelerle düzenlenmiş olan istisnanın devamı mahiyetindeydi ve duran varlıkların ekonomik faaliyetlerde daha etkin bir şekilde kullanılmasını amaçlıyordu. İstisnanın temel esprisi, geçmişte edinilen bağlı değerlerin satılması durumunda, enflasyon nedeniyle kayıtlarda oluşan, ancak gerçekte olmayan fiktif kazançlar üzerinden vergi alınmasını önlemekti.
Şayet yeni bir yasal düzenleme yapılarak süresi uzatılmazsa bu istisna uygulaması 2003 sonunda bitecek.
Buna göre 2003 yılında yapılan satışlardan doğan kazançlar, satış bedeli yıl sonuna kadar tahsil edilmek koşuluyla istisnadan yararlanacak, bu süre içinde tahsil edilmeyen bedele isabet eden kazanç için ise Maliye'nin görüşüne göre istisna uygulanamayacak. Yani satıştan doğan kazanç Kurumlar Vergisine tabi tutulacak.
4842 sayılı Kanunla 24.4.2003 tarihinden geçerli olmak üzere, Kurumlar Vergisi beyannamesi üzerinde istisna kullanımına bağlı olarak yüzde 10 oranında stopaj yapılması uygulaması kaldırıldığı, istisna kaynaklı olsun olmasın kazancın sadece dağıtımı aşamasında stopaj yapılması benimsendiği için, bu madde kapsamında 2003 yılında yapılan/yapılacak satışlar nedeniyle doğan kazançlar üzerinden de stopaj hesaplanmayacak. İstisna kullanımı için kazancın sermayeye ilave edilmesi şart olduğundan, satış kazancının dağıtılması mümkün olamayacak, dolayısıyla istisna kullanımına bağlı olarak stopaja tabi tutulmayan bu kazançlar, kâr dağıtım stopajına da konu edilmeyecek. Çünkü stopaja ilişkin maddede kârın sermayeye ilave edilmesinin kâr dağıtımı sayılmayacağı açıkça belirtilmiştir. (GVK Md.94/6-b)
İstisna uygulaması ile ilgili olarak ayrıca şu özet bilgileri de vermeyi yararlı görüyoruz:

  • İstisna uygulamasından yararlanmak için Kurumlar Vergisi beyannamesinin verileceği tarihe kadar, satıştan doğan kazancın sermayeye ilavesi için gerekli müracaatların yapılması ve her halde artırım işleminin o yıl sonuna kadar tamamlanması gerekir.
  • Satışa konu iştirak hisseleri ve gayrimenkuller en az iki yıl (730 gün) aktifte yer almış olmalıdır. Yani bunlara iki yıldan fazla bir süreyle sahip olmak gereklidir.
  • İşlem tapu harçları, BSMV ve KDV'den de istisna edilmiştir.
  • Grup şirketlerine satışı önleyen hiçbir yasal hüküm mevcut değildir. Bu konuda istisnanın amacından hareketle yapılan tarhiyatlar yargı mercileri tarafından terkin olunmaktadır.
  • İstisna uygulandığı takdirde maliyet revizesi yapılamadığı için bazı durumlarda, özellikle KDV doğurmayan iştirak hissesi satışlarında maliyet revizesi daha avantajlı olabilmektedir.
  • Emtia mahiyetini taşıyan (yani alım - satıma konu edilen) gayrimenkuller için istisnadan yararlanılamaz. Sadece sabit kıymet niteliğini taşıyanlar istisnadan yararlanabilir.
  • Bankalara 3.7.2001 tarihi itibariyle borçlu olan kurumların ve kefillerinin, bu borçlara karşılık yine bu tarih itibariyle sahip oldukları gayrimenkulleri veya iştirak hisselerini bankalara devretmelerinden doğan kazançlar için, başka bir geçici maddede, daha avantajlı bir istisna uygulaması vardır. (KVK Geç.29/6) Bu istisna uygulamasında 2 yıllık süre sınırı ve sermayeye ekleme mecburiyeti yoktur. Bu istisna uygulaması da 31.12.2003'te son bulacak.

  • Aktifinde atıl vaziyette duran gayrimenkul veya iştirak hissesi bulunan ve bunları değerlendirmek isteyen kurumların, bu geçici maddelerle düzenlenmiş istisnaları kullanmalarını öneririz.
    Bu maddeler bir fırsattır. İstisnaların süresi yıl sonunda dolacak. Sürenin bu defa uzatılmama olasılığı son derece yüksektir. Çünkü enflasyon muhasebesi tasarısının yıl sonuna kadar yasalaşması bekleniyor.

    Sermayenin vergi olarak ödendiğine örnektir
    Bir Türk girişimci ile yabancı bir grup, Türkiye'de ortak bir iş konusunda anlaşırlar. Hazine Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü'nden izin alınarak bir şirket kurulur. Fabrika inşaatı ve diğer yatırım harcamaları yapılıncaya değin, sermaye olarak konulan paraların değer kaybetmemesi için, bu paraların vadeli mevduat hesabında nemalandırılmasına karar verilir.
    Ancak idari engeller nedeniyle fabrikanın kurulması bir türlü mümkün olmaz. Bu arada yerli sermaye ile yabancı sermaye arasında ihtilaflar çıkar. Fabrika inşaatından da vazgeçilir. Hal böyle olunca da paraların vadeli mevduatta tutulmasına devam edilir.
    Vadeli döviz mevduat hesapları nedeniyle şirket sürekli kur farkı ve faiz geliri elde eder. Bu gelirlerini beyan eden şirket sürekli vergi ödemek zorunda kalır. Vergi ödemek için de sürekli mevduat bozdurur. Bu kısır döngü devam eder gider. Ta ki şirketin tasfiyesine kadar. Şirket tasfiye edildiğinde başlangıçta konulan sermayenin önemli bir kısmının devlete vergi olarak ödendiği ortaya çıkar. Hissedarlara geri ödenen sermaye kuşa dönmüştür.
    Bu olay, enflasyon muhasebesi uygulamasına neden geçilmesi gerektiğinin açık bir ifadesidir. Kur farkları, gerçek kişilerde gelir sayılmadığı halde kurumlarda gelir sayılarak yıllardır vergilendirilmiştir. Kurumlar sermayeleri üzerinden vergi ödemek zorunda kalmışlardır. Umarız, enflasyon muhasebesi uygulamasına bir an önce geçilerek bu yangın söndürülür. Yabancı sermaye girişinin önündeki en önemli engellerden biri de kaldırılmış olur.

    Yıllık Gelir Vergisi beyannamesinde ücret, serbest meslek kazancı ve gayrimenkul sermaye iradı bulunan mükelleflerin, bu gelirleri üzerinden kesinti yoluyla yıl içinde ödemiş oldukları vergilerin beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisine mahsubundan sonra kalan tutarı, başka vergi borçlarına mahsup talep etmeleri halinde, mükellefin düzenlediği bir tablo yeterli görülüyor. Kesilen vergilerin ödendiğine veya tahakkuk ettirildiğine dair bir yazı ibrazı istenmiyor.
    Ancak, mahsup edilemeyen vergilerin nakden iadesinin talep edilmesi halinde ise, kesilen vergilerin tamamı için bu vergilerin vergi sorumlusu adına tahakkuk ettiğini gösteren ilgili saymanlık yazısının onaylı bir örneğinin ibrazı isteniyor.
    Maliye, 4 sayılı Gelir Vergisi Sirküleri'nde, yıllık Gelir Vergisi beyannamelerinde ücret, serbest meslek kazancı ve gayrimenkul sermaye iradı beyan eden Gelir Vergisi mükelleflerinin, beyanname üzerinde mahsup edilemeyen vergi kesintilerini, ileride doğacak vergi borçlarına mahsup talep etmeleri halinde, bu talebin 'mahsuben iade talebi' olarak değerlendirileceğini, dolayısıyla kesilen vergilerin tahakkuk ettiğini gösteren ilgili saymanlık yazısının onaylı bir örneğinin ibrazına gerek bulunmadığını açıkladı.




    BUSINESS


    Akbank'ta zorlu bir kaptan, Türk filmi izlerken ağlayacak kadar da duygusal
    Kumbaramı geri istiyorum
    Eşi de, işi de Ortadoğu'dan
    Yaşar'da aktif yönetim kızlara Selim Yaşar 'Aile Meclisi'ne
    Bursa'nın kestanesi okka çeker beş tanesi
    Gayrimenkul ve iştirak hissesi satışındaki istisna yıl sonunda bitiyor
    'Noel Anne' Genel Müdür, Emirates'i yükseklere uçurdu
    5.5 milyon kapı çaldı, satışlar patladı Fransız ortak hayrete düştü
    Marka gözlüğe 15 milyon dolar
    Bütün markalar 'dünya markası' olmak istiyor 'farklılık' unutuluyor
    Çalışanlara göre işyerlerinin sadece yüzde 24.8'i 'iş etiği'ne özen gösteriyor
    Halk, adam yerine koymayanı affetmez
    'Koca bulmaya gidiyorsun' diye ABD vizesi vermediler, Meksika'da emlak kraliçesi oldu
    İpekyolu kervansaraylarının yerine dört modern otel yapacak
    İki yıl bankacılık yapamayacak Belki bir telefon, bir ofis...
    İnternetten 51 ülkeye çiçek gönderiyor
    Guccı mi okumak istersiniz, euro'nun yeni patronunu mu?