Foo Fighters'ın Şehirler Arası Yolculuğu

Haberin Devamı

1994 sonları. Kurt Cobain’in ölümü sonrası Nirvana kepenkleri kapatmış, geriye kalan iki üye Dave Grohl ve Krist Novoselic ise müzikten uzak birkaç ay geçirmiştir. Dave o günler için “dibi gördüm” der ve ihtiyaç duyduğu çıkış anını yine müziğe sarılarak bulmaya çalışır. Nirvana yıllarında bir köşeye not ettiği fakat o dönem pek ortalıkta dillendirmediği şarkıları adam etmeye yönelir. Tek başına stüdyoya girer. Enstrümanların hepsini çalar, kaydı tek başına gerçekleştirir ve her şeyin sonunda meydana çıkan bir kaset vardır artık. Dinlediği o kaset umduğundan da iyi izlenim bırakır kulaklarında. Sonradan adına Foo Fighters denecek serüvenin ilk adımıdır bu.

Her grubun etki sınırlarında gezindiği birtakım müzikal formlar, daha da özele inersek müzik toplulukları vardır. Foo Fighters da onlardan biriydi şüphesiz. Grunge’a yakın konumlanarak, aslında çoktan bitmiş o rüzgârın sonrasında kendi başlarına ilerlediler. Ama bu ekip için daha fazlasını söylemek lazım. Belki Kurt yaşasaydı, bugün Foo Fighters diye bir grup olmayacaktı. Tam da bu nedenle, bilhassa Nirvana sonrasındaki ilk çıkışlarında kıyaslandıkları ya da eşitlendikleri kulvar daima Kurt’un mirasıydı.

Oysa buradaki diskografiye göz atıldığında, Foo Fighters’ın böyle bir amaca oynamadığı ortada. Örneğin 1995 yılında çıktıkları ilk turnede büyük baskıya rağmen tek bir Nirvana şarkısı bile çalmadılar. Röportajlarda 1995 öncesinden soru almadılar. Yeni bir grup olduklarını vurguladılar ve Dave’in öncülüğünde eldeki şarkılara yenilerini katarak ilerlediler.

Foo Fighters, Dave’e ait solo proje gibi görünmesine karşın vokal merkezli bir ekipti. O ilk kadroda Dave ile birlikte William Goldsmith, Pat Smear ve Nate Mendel vardı. Zaman içerisinde üyelerden kopuşlar yaşandı. Scream’den tanınan gitarist Franz Stahl gibi gruba karışıp kısa sürede ayrılanlar oldu ve hatta Pat Smear gibi bir süre ara verip yeniden kadroya dahil olma süreçleri yaşandı.

Bu kadar yoğun üye sirkülâsyonu bir müzik grubu için sonun işareti olabilir. Foo Fighters için de olabilirdi. Yeni bir albüm için ne yapmaları gerektiğini tam olarak bilemeyip Pixies’le de çalışmış Gil Norton’a sarıldıkları dönemde böyle bir sona yaklaştılar mesela. Fakat 2002 yılındaki 4. stüdyo albüm One by One süreci daha keskindi. Yine de toparlanmayı bildiler. Milyonlarca dolar harcayarak meydana çıkardıkları kayıtların beğenilmemesi grubun sonunu getirmek üzereyken, Dave’in evinde temize çekilen şarkılarla Grammy’ye uzandılar. Düşüşün bir anda zirveye döndüğü andı One by One, Foo Fighters için. Bir yandan Arena Rock mertebesine yavaş yavaş yükselirken, bir yandan da ekip olmaktan tekrar keyif almayı bildiler.

One by One sonrası kısa bir mola alsalar da bir daha irtifa kaybetmediler. Akustik güzergâha uğradılar. 70’ler progressive dünyasına direksiyon kırdılar. 2011 çıkışlı Wasting Light’ta olduğu gibi analog kayıt teknolojisini güncel stüdyo kabullerine tercih ederek yeni sound aradılar. Sonuç olarak Foo Fighters artık 20 yılı doldurmak üzere ve dahası henüz sona gelmedik.

Sonic Highways ise grubun son stüdyo çalışması. Geçtiğimiz günlerde Sony Müzik etiketiyle yayımlanan albümde her biri ayrı stüdyolarda, başka şehirlerde kaydedilen tam 8 şarkı duyuyoruz. Dave Grohl, böyle bir tercihin hem kendi sound’larını güçlendirdiğinden, hem de çalıştıkları farklı müzisyenlerin ve farklı ekipmanların albüme yeni bir boyut katmalarına olanak sağladığından söz ediyor.

Bu albümün ilk işaretini bundan yaklaşık 2 yıl kadar önce verip, Wasting Light ardından çıktıkları turla birlikte yeni şarkıların mesaisine başladıklarını belirtmişlerdi. 2013 ile bu yılın ilk çeyreğini ise şehirler arası yollarda, stüdyo çalışmalarıyla geçirdi Foo Fighters.

Aynı isimle HBO’da yayınlanan bir belgesel serisi de bulunan Sonic Highways’in prodüktör koltuğundaki isim Nevermind’ın da bir parçası olan Butch Vig. Açılıştaki Something from Nothing’ten son perdedeki I Am a River’a kadar birbirinden kopuk olmayan, sert enstrüman geçişlerinin vokali kutsadığı şarkılara sahip Sonic Highways. Ünlü yapımcının varlığı şüphesiz albümün bu tavrını daha da netleştiriyor.

1994’ten başlayıp 2014’ü yakaladı Foo Fighters. Dave Grohl, Nirvana sonrası neredeyse her şeye sıfırdan başlamıştı, artık ikinci bir efsane grubun üyesi. Foo Fighters kendine yadigar izleri yok sayarak, başka yönler aradı ve bugünlere ulaştı. İşte Sonic Highways bunun son kanıtıdır.

Twitter / @BekirzgrAybar
bekirozguraybar@gmail.com